-
1 birdenbire
بغتةفجأةفجاءةفلتةمباغتة -
2 birdenbire
-
3 badire
1. إصابة [إِصَابَة]2. بائقة [بائِقَة]3. باقعة [باقِعَة]4. بلاء [بَلَاء]5. بلوى [بَلْوَى]6. بلية [بَلِيَّة]7. جائحة [جائِحَة]8. حادث [حادِث]9. حادثة [حادِثَة]10. حازب [حازِب]11. حاقة [حاقَّة]12. حدث [حدث]13. حين [حَيْن]14. داهية [داهِيَة]15. رزء [رُزْء]16. رزية [رَزِيَّة]17. طارئ [طارِئ]18. طارقة [طارِقَة]19. طامة [طامَّة]20. عادية [عادِيَة]21. عظيمة [عَظِيمَة]22. غائلة [غائِلَة]23. غاشية [غاشِيَة]24. فاجعة [فاجِعَة]25. فادحة [فادِحَة]26. فجيعة [فَجِيعة]27. قارعة [قارِعَة]28. كارثة [كارِثَة]29. كريهة [كَرِيهَة]30. لمة [لَمَّة]31. مأساة [مَأْساة]32. محنة [مِحْنَة]33. مصاب [مُصَابٌ]34. مصيبة [مُصِيبة]35. مكروه [مَكْرُوه]36. مكروهة [مَكْرُوهَة]37. ملمة [مُلِمَّة]38. نائبة [نائِبَة]39. نازلة [نازِلَة]40. ناقرة [ناقِرَة]41. نكب [نَكْب]42. نكبة [نَكْبَة]43. نوبة [نُوبَة]44. ويلة [وَيْلَة]45. عواد [عَوَادٍ] -
4 acı
1. أسى [أَسَى]2. ابتئاس [اِبْتِئاس]3. اكتئاب [اِكْتِئاب]4. بأس [بَأْس]5. بث [بَثّ]6. زعاق [زُعَاق]Anlamı: tat alma organında bazı maddelerin bıraktığı yakıcı durum, tatlı karşıtı7. عذاب [عَذَاب]8. كرب [كَرْب]9. كربة [كُرْبَة]10. مر [مُرّ]Anlamı: tat alma organında bazı maddelerin bıraktığı yakıcı durum, tatlı karşıtı11. مض [مَضّ]12. مضض [مَضَض] -
5 sıçramak
1. توثب [تَوَثَّبَ]Anlamı: ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya atılmak2. حجل [حَجَلَ]Anlamı: ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya atılmak3. طفر [طَفَرَ]Anlamı: ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya atılmak4. قفز [قَفَزَ]Anlamı: ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya atılmak5. نزا [نَزَا]Anlamı: ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya atılmak6. نط [نَطَّ]Anlamı: ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya atılmak7. نقز [نَقزَ]Anlamı: ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya atılmak8. وثب [وَثَبَ]Anlamı: ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya atılmak -
6 aniden
1. بغتة [بَغْتَة]Anlamı: ansızın, birdenbire2. فجأة [فَجْأَة]Anlamı: ansızın, birdenbire3. فجاءة [فُجَاءَة]Anlamı: ansızın, birdenbire4. فلتة [فَلْتَة]Anlamı: ansızın, birdenbire5. مباغتة [مُبَاغَتَة]Anlamı: ansızın, birdenbire -
7 ansızın
1. بغتة [بَغْتَة]Anlamı: birdenbire, anî olarak, anîden2. فجأة [فَجْأَة]Anlamı: birdenbire, anî olarak, anîden3. فجاءة [فُجَاءَة]Anlamı: birdenbire, anî olarak, anîden4. فلتة [فَلْتَة]Anlamı: birdenbire, anî olarak, anîden5. مباغتة [مُبَاغَتَة]Anlamı: birdenbire, anî olarak, anîden -
8 cartadak
1. بغتة [بَغْتَة]Anlamı: birdenbire ve gürültü ile, cartadan2. فجأة [فَجْأَة]Anlamı: birdenbire ve gürültü ile, cartadan3. فجاءة [فُجَاءَة]Anlamı: birdenbire ve gürültü ile, cartadan4. فلتة [فَلْتَة]Anlamı: birdenbire ve gürültü ile, cartadan5. مباغتة [مُبَاغَتَة]Anlamı: birdenbire ve gürültü ile, cartadan -
9 gümbedek
1. بغتة [بَغْتَة]Anlamı: beklenmedik bir zamanda, birdenbire2. فجأة [فَجْأَة]Anlamı: beklenmedik bir zamanda, birdenbire3. فجاءة [فُجَاءَة]Anlamı: beklenmedik bir zamanda, birdenbire4. فلتة [فَلْتَة]Anlamı: beklenmedik bir zamanda, birdenbire5. مباغتة [مُبَاغَتَة]Anlamı: beklenmedik bir zamanda, birdenbire -
10 şıppadak
1. بغتة [بَغْتَة]2. فجأة [فَجْأَة]3. فجاءة [فُجَاءَة]4. فلتة [فَلْتَة]5. مباغتة [مُبَاغَتَة] -
11 şırakkadak
1. بغتة [بَغْتَة]Anlamı: ansızın birdenbire2. فجأة [فَجْأَة]Anlamı: ansızın birdenbire3. فجاءة [فُجَاءَة]Anlamı: ansızın birdenbire4. فلتة [فَلْتَة]Anlamı: ansızın birdenbire5. مباغتة [مُبَاغَتَة]Anlamı: ansızın birdenbire -
12 zıp
1. بغتة [بَغْتَة]Anlamı: zıplayan veya birdenbire fırlayan bir şeyin hareketini veya çıkardığı sesi anlatı2. فجأة [فَجْأَة]Anlamı: zıplayan veya birdenbire fırlayan bir şeyin hareketini veya çıkardığı sesi anlatı3. فجاءة [فُجَاءَة]Anlamı: zıplayan veya birdenbire fırlayan bir şeyin hareketini veya çıkardığı sesi anlatı4. فلتة [فَلْتَة]Anlamı: zıplayan veya birdenbire fırlayan bir şeyin hareketini veya çıkardığı sesi anlatı5. مباغتة [مُبَاغَتَة]Anlamı: zıplayan veya birdenbire fırlayan bir şeyin hareketini veya çıkardığı sesi anlatı -
13 kapmak
1. اجتنى [اِجْتَنَى]Anlamı: koparmak, kıstırmak2. اختطف [اِخْتَطَفَ]Anlamı: birdenbire yakalayarak, çekerek almak3. اقتطف [اِقْتَطَفَ]Anlamı: koparmak, kıstırmak4. تخطف [تَخَطَّفَ]Anlamı: birdenbire yakalayarak, çekerek almak5. جنى [جَنَى]Anlamı: koparmak, kıstırmak6. خطف [خَطَفَ]Anlamı: birdenbire yakalayarak, çekerek almak7. قطف [قَطَفَ]Anlamı: koparmak, kıstırmak8. ندل [نَدَلَ]Anlamı: birdenbire yakalayarak, çekerek almak -
14 lumbago
1. خزرة [خَزْرَة]2. خزرة [خُزَرَة]3. لمباجو [لَمْباجُو]4. عناج [عِنَاج] -
15 fırlamak
1. انجرف [اِنْجَرَفَ]2. انطلق [اِنْطَلَقَ]3. انقذف [اِنْقَذَفَ] -
16 burkulmak
1. التوى [اِلْتَوَى]2. انجدل [اِنْجَدَلَ] -
17 feveran
-
18 fevrî
1. حالي [حالِيّ]Anlamı: birdenbire, düşünmeden yapılan2. فوري [فَوْرِيّ]Anlamı: birdenbire, düşünmeden yapılan -
19 öksürmek
1. أح [أَحَّ]2. سعل [سَعَلَ] -
20 çarpmak
مرض [مَرِضَ]Anlamı: etkisiyle birdenbire hasta etmek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
birdenbire — zf. Ansızın Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
FEC'ET — Birdenbire … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
damdan düşer gibi (veya düşercesine) — birdenbire ve yersiz olarak Damdan düşer gibi birdenbire söyleyecek, açacak olursam itiraz eder. M. Yesari … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği yerinden oynamak — birdenbire heyecanlanmak veya korkmak Odanın içinde birdenbire kızılca kıyamet kopmasın mı zavallı halamın yüreği yerinden oynamış. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
feveran etmek — birdenbire öfkelenmek, köpürmek, parlamak Beni dinlemeden öyle feveran etme ... hiddetlenme! E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
gök delinmek — birdenbire çok ve hızlı yağmur yağmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahkaha tufanı kopmak — birdenbire toplu olarak kahkaha atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmur boşanmak — birdenbire çok yağmur yağmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zemberek gibi — birdenbire, aniden Halim zemberek gibi boşanıyor, sağa bir omuz, sola bir omuz, kalabalığı yarıp Korkut un karşısına dikiliyor. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
zınk diye durmak — birdenbire durmak Askerî bir cip, Camekân Sokağı nı sarsıla sarsıla geçti, apartmanın kapısı önünde zınk diye durdu. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
alkış kopmak — birdenbire güçlü bir biçimde el çırpılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük