-
41 iş başında
adv. at work, on duty, on the job, in charge -
42 iş başında eğitim
n. on the job training -
43 kitabın başında ve sonundaki boş sayfa
n. flyleafTurkish-English dictionary > kitabın başında ve sonundaki boş sayfa
-
44 sakin ve aklı başında
adj. calm and collected -
45 ölünün başında beklemek
v. wake -
46 iş başında
li serkar -
47 iş başında olmak
Iофым ышъхьэ тетын -
48 yanı başında
ышъхьагъы -
49 aklı başında
in one's right mind, sane, rational, sensible -
50 aklı başında biri olmak
to have a good head on one's shoulders -
51 aklı başında olmak
to be in one's right mind, to have both one's feet on the ground -
52 görev başında
on duty -
53 iş başında
at work -
54 iş başında olmak
to be at work -
55 sofra başında
at the table, while eating -
56 vazife başında
on duty -
57 yanı başında
by the side of, just beside, close by -
58 возглавлять
başında olmak,başını çekmek,önderlik etmek* * *başında olmak / bulunmak; başını çekmek; önderlik etmekвозглавля́ть прави́тельство — hükümetin başkanı olmak / başında bulunmak
возглавля́ть борьбу́ — savaşımın başını çekmek, savaşıma öncülük etmek
возглавля́ть оппози́цию (о партии) — muhalefete önderlik etmek
возглавля́ть делега́цию — heyetin başkanlığını yapmak
кто возглавля́ет делега́цию? — heyete kim başkanlık ediyor?
-
59 başta bulunmak
-
60 αλειτούργητος
başında dua okunmadan ölen
См. также в других словарях:
başında — is. Bir şeyin sırada önde olanı, önde geleni Öldürücü illetlerin başında kalp hastalıklarının geldiği malum. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında kavak yeli esmek — 1) genç sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak Kocası yaşlı diye genç bir kadının başında kavak yelleri estiğine hükmetmek lazım gelmez. R. H. Karay 2) gerçekleşmeyecek şeyler düşünerek vakit geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında beklemek (veya durmak) — (bir şeyin) yanında durup gözetlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında değirmen çevirmek — (birinin) gürültü ile tedirgin etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında olmak — (bir durum birinin) aynı sıkıntılı, belalı durumda bulunmak Senin müdür başımda olduğu sürece bana da rahat yüzü yoktur … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında paralansın — yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında torbası eksik — kaba saba, yontulmamış (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklı başında — sf. 1) Sürekli akıllı davranan Belçikalıların aklı başında aydınları, bu sergi organizasyonlarını bir yüz karası sayıyorlar. H. Taner 2) Doğru dürüst, kusursuz Bazı günler ne aklı başında ve rabıtalı bir insandır. M. Yesari Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur) — kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz anlamında kullanılan bir söz Hekimler ne bilirmiş? Kelin medarı olsa kendi başında olur. Onlar ölmeyecek mi? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstündeki üstünde, başındaki başında — üstündekinden başka hiçbir şey kalmadan anlamında kullanılan bir söz Karanfil, üstündeki üstünde, başındaki başında sokağa kovulmuş. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
masa başında — zf. Uygulamaya yönelik olup olmadığına bakmaksızın tartışarak, konuşarak, görüşerek … Çağatay Osmanlı Sözlük