-
1 yüzüstü
bir iş \yüzüstü kalmak etw bleibt liegenbir işi \yüzüstü bırakmak etw liegen lassenbirini \yüzüstü bırakmak jdn im Stich stehen lassen -
2 yüzüstü
-i yüzüstü bırakmak Arbeit halb fertig liegen lassen; Person ihrem Schicksal überlassen; im Stich lassen;yüzüstü kalmak liegen bleiben, ungetan bleiben -
3 yüzüstü
забро́шенный, запу́щенный; оста́вленный без внима́нияyüzüstü kalmak — быть забро́шенным / незако́нченным
-
4 yüzüstü
face downwards -
5 yüzüstü
(lying, falling) facedown, prone, pronely, prostrate, procumbent. - bırakmak /ı/ 1. to leave (someone) in the lurch, leave (someone) sitting high and dry. 2. to leave (something) unfinished, leave (something) incomplete. - kalmak (for something) to be left unfinished, be left incomplete. -
6 yüzüstü bırakmak
а) оставля́ть без внима́нияб) забро́сить, бро́сить на полпути́ (дела́ и т. п.)bütün işi yüzüstü bıraktı — он все дела́ забро́сил
-
7 yüzüstü bırak
turn adrift -
8 yüzüstü bırakmak
v. abandon, walk-on, desert, fail, let down, leave in the lurch, leave smb. in the lurch, walk out on -
9 yüzüstü kalmak
adj. be left stranded -
10 yüzüstü yatmak
v. welter -
11 yüzüstü bırakmak
a) to let sb down, to desert, to walk out on sb, to leave sb in the lurch b) to leave sth unfinished -
12 yüzüstü düşmek
to fall prostrate -
13 turn adrift
yüzüstü bırak -
14 walk on
yüzüstü bırakmak, terketmek -
15 walk on
yüzüstü bırakmak, terketmek -
16 in de steek laten
yüzüstü bırakmak -
17 απίστομα
yüzüstü, yüzükoyun -
18 leave high and dry, in the lurch
yüzüstü, yaya birakmakEnglish to Turkish dictionary > leave high and dry, in the lurch
-
19 leave sb holding the bag
yüzüstü birakmak -
20 walk out on
yüzüstü birakmak, terk etmek
См. также в других словарях:
yüzüstü — zf. 1) Yüzü yere gelecek biçimde Dişçi, kendini yüzüstü bir kanepeye attı. R. N. Güntekin 2) mec. Başlanmış fakat tamamlanmamış bir durumda Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yüzüstü bırakmak yüzüstü kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüstü bırakmak — 1) birini yapayalnız, kimsesiz, kötü bir durumda bırakmak 2) bir işi zamanında yapmayıp savsaklamak, olduğu gibi bırakmak, ihmal etmek Evdeki işimi gücümü yüzüstü bıraktım. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüstü kalmak — 1) bir iş, zamanında yapılmayıp olduğu gibi bırakılmak Altı hücreyle cümle kapısının taş kemeri, kalın meşe tahtasından kapı kanatları yüzüstü kaldılar. K. Tahir 2) bir iş bitirilmeden bırakılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜNEKKİB — Yüzüstü düşen, kapanan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İKBAB — Yüzüstü düşme, kapanma. * Bir şeyin üstüne fazla düşme. Olması için aşırı derecede çalışma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNKİBAB — Yüzüstü düşme, yere kapanma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bakımsızlık — is., ğı Bakımsız olma, terk edilme, yüzüstü bırakılma durumu Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış. F. H. Dağlarca … Çağatay Osmanlı Sözlük
beşik — is., ği 1) Bebekleri yatırmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yapılmış sallanır bir çeşit küçük karyola Ayaklarının ucuna basarak beşiğin yanına geldi. H. E. Adıvar 2) Ambalajlanacak malın biçimine uygun olarak alta konulan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalleş — sf., Ar. ḳallāş 1) Sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan Gene gülümsüyordu ama artık kalleş bir hınç vardı gülümseyişinde. T. Buğra 2) Birine gizlice kötülük eden … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapaklanmak — nsz 1) Ayağı takılıp yüzüstü düşmek Sofraya ağzı aşağı kapaklanmıştı. Y. Kemal 2) den. Yelkenli tekne güçlü rüzgâr veya ansızın gelen sağanak etkisiyle devrilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük