Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

'yüzüstü

См. также в других словарях:

  • yüzüstü — zf. 1) Yüzü yere gelecek biçimde Dişçi, kendini yüzüstü bir kanepeye attı. R. N. Güntekin 2) mec. Başlanmış fakat tamamlanmamış bir durumda Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yüzüstü bırakmak yüzüstü kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzüstü bırakmak — 1) birini yapayalnız, kimsesiz, kötü bir durumda bırakmak 2) bir işi zamanında yapmayıp savsaklamak, olduğu gibi bırakmak, ihmal etmek Evdeki işimi gücümü yüzüstü bıraktım. H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzüstü kalmak — 1) bir iş, zamanında yapılmayıp olduğu gibi bırakılmak Altı hücreyle cümle kapısının taş kemeri, kalın meşe tahtasından kapı kanatları yüzüstü kaldılar. K. Tahir 2) bir iş bitirilmeden bırakılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MÜNEKKİB — Yüzüstü düşen, kapanan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İKBAB — Yüzüstü düşme, kapanma. * Bir şeyin üstüne fazla düşme. Olması için aşırı derecede çalışma …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İNKİBAB — Yüzüstü düşme, yere kapanma …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • bakımsızlık — is., ğı Bakımsız olma, terk edilme, yüzüstü bırakılma durumu Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış. F. H. Dağlarca …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beşik — is., ği 1) Bebekleri yatırmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yapılmış sallanır bir çeşit küçük karyola Ayaklarının ucuna basarak beşiğin yanına geldi. H. E. Adıvar 2) Ambalajlanacak malın biçimine uygun olarak alta konulan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalleş — sf., Ar. ḳallāş 1) Sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan Gene gülümsüyordu ama artık kalleş bir hınç vardı gülümseyişinde. T. Buğra 2) Birine gizlice kötülük eden …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapaklanmak — nsz 1) Ayağı takılıp yüzüstü düşmek Sofraya ağzı aşağı kapaklanmıştı. Y. Kemal 2) den. Yelkenli tekne güçlü rüzgâr veya ansızın gelen sağanak etkisiyle devrilmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»