-
1 məcburiyyət
zorunluk -
2 необходимость
zorunluk, ihtiyaç, gereklikТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > необходимость
-
3 إجبار
إِجْبار1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. ikrahAnlamı: tiksinme4. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik5. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim6. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu7. zorunlulukAnlamı: zorunluk8. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet9. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
4 إرغام
إرْغام1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. ikrahAnlamı: tiksinme5. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi6. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. zorunlulukAnlamı: zorunluk9. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet10. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
5 إكراه
إِكْراه1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. ikrahAnlamı: tiksinme4. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi5. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim6. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. zorunlulukAnlamı: zorunluk9. forsAnlamı: söz geçirirlik10. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet11. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
6 إلزام
إِلْزام1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. ikrahAnlamı: tiksinme6. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu7. zorunlulukAnlamı: zorunluk8. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet9. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
7 اضطرار
اِضْطِرار1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim4. ikrahAnlamı: tiksinme5. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi6. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. zorunlulukAnlamı: zorunluk9. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet10. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
8 جبر
جَبْر1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. mukadderatAnlamı: yazgı4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik6. ikrahAnlamı: tiksinme7. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi8. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet9. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu10. zorunlulukAnlamı: zorunluk11. ortopedi12. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet13. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
9 دفع
Iدَفَعَ1. deflemekAnlamı: defetmek2. göğüslemekAnlamı: göğüsle zorlamak3. itmek4. kakalamakAnlamı: sürekli çekiştirmek, itmek5. defetmekAnlamı: kovmakIIدَفْع1. likide2. tahrikAnlamı: kışkırtma3. gasp4. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet5. kışkırtıcılıkAnlamı: kışkırtıcı olma durumu6. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim7. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik8. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu9. motivasyonAnlamı: güdülenme10. zorunlulukAnlamı: zorunluk11. kahırAnlamı: yok etme, mahvetme12. karşılamakAnlamı: duldurmak, önlemek13. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet14. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
10 عنت
Iعَنَت1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik6. ikrahAnlamı: tiksinme7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. ezinçAnlamı: şiddetli acı ve sıkıntı, azap9. zorunlulukAnlamı: zorunluk10. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet11. cebirAnlamı: zor, zorlayışIIعَنَّتَ1. gaspetmekAnlamı: zorla, izinsiz almak2. zorlamakAnlamı: mecbur etmek, zor kullanmak -
11 عنوة
عَنْوَة1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. cebrenAnlamı: zorla, zoraki4. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi5. zorlaAnlamı: zor kullanarak, zecren, metazori6. ikrahAnlamı: tiksinme7. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik8. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim9. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu10. zorunlulukAnlamı: zorunluk11. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet12. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
12 غصب
غَصْب1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi6. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu7. zorunlulukAnlamı: zorunluk8. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet9. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
13 قسر
قَسْر1. zorAnlamı: güçlükle, zorla2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. gasp4. ikrahAnlamı: tiksinme5. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim6. kuvvetleAnlamı: kuvvet bir şekil ile7. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik8. zorlaAnlamı: zor kullanarak, zecren, metazori9. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi10. metazoriAnlamı: zorla11. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu12. zorunlulukAnlamı: zorunluk13. zorakiAnlamı: ıstemeye istemeye, istemeyerek (yapılan), zorla14. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet15. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
14 قهر
Iقَهَرَ1. kazanmakAnlamı: yenmek, galip gelmek2. kahretmekAnlamı: ezmek, perişan etmek3. gaspetmekAnlamı: zorla, izinsiz almak4. zorlamakAnlamı: mecbur etmek, zor kullanmakIIقَهْر1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. ikrahAnlamı: tiksinme4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik6. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. zorunlulukAnlamı: zorunluk9. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet10. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
15 لزوم
لُزُوم1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. içlem3. hacetAnlamı: herhangi bir şey için gerekli olma, lüzum4. lüzumAnlamı: gerek, gereklik, icap5. gereklikAnlamı: gerek olma durumu, lüzum, icap6. zorunlulukAnlamı: zorunluk -
16 необходимость
жgereklilik; gereksinim; ihtiyaç (-cı); zorunlulukобъекти́вная необходи́мость — nesnel zorunluk / zorunluluk
предме́ты пе́рвой необходи́мости — temel gereksinim / ihtiyaç maddeleri
я не ви́жу необходи́мости в э́том — buna gerek / lüzum görmüyorum
-
17 случайность
жслуча́йность э́того явле́ния — bu olgunun raslantısallığı
2) raslantı тж. филос.необходи́мость и случа́йность — филос. zorunluk ve raslantı
по счастли́вой случа́йности — mutlu bir raslantı ile
по несча́стной случа́йности — kötü bir raslantı sonucu
э́то чи́стая случа́йность — bu basbayağı bir raslantıdır
-
18 إجبار
cebir; dürtü; gasp; ikrah; mecburiyet; zor; zorunluk; zorbalık; zorunluluk -
19 إرغام
cebir; dürtü; gasp; ikrah; mecburiyet; zor; zorbalık; zorgu; zorunluk; zorunluluk -
20 إكراه
cebir; dürtü; fors; gasp; ikrah; mecburiyet; zor; zorbalık; zorgu; zorunluk; zorunluluk
- 1
- 2
См. также в других словарях:
zorunluk — is., ğu 1) Zorunluluk 2) top. b. Olayların iç ve özlerindeki düzenlilik, yasaya bağlılık ve yapı gereği, belli şartlar altında ortaya çıkması kaçınılmaz olan şey 3) top. b. İnsanın, doğanın ve toplumun nesnel yasalarına bağımlı olması durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorunluluk — is., ğu Olması gerekme, olduğundan başka olmama, zorunlu olma, mecburiyet, zaruret, ıstırar, zorunluk, olumsallık karşıtı Bu zorunluluk, başkalarınca savsaklanmış görevi yerine getirmekten doğuyor. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük