-
1 zaruret
zaruret hali Härtefall m;-mek zaruretindeyim ich bin gezwungen, zu … -
2 zaruret
\zarurete düşmek in Not geraten -
3 zaruret
1) необходи́мость, на́добностьçalışma zarureti var — есть необходи́мость рабо́тать
2) нужда́, нищета́, бе́дностьzaruret içinde yaşıyorlar — они́ живу́т в бе́дности
zaruret insana her şeyi yaptırır — нужда́ всему́ нау́чит
-
4 zaruret
(-ti)а1) необходи́мость; на́добность- mak zaruretindeyim — я вы́нужден, я обя́зан (сделать что-л.)
2) нужда́, нищета́; стесне́ние, затрудне́ниеzaruret çekmeksizin — безбе́дно; не испы́тывая нужды́
-
5 zaruret
divêtin -
6 zaruret
необходимость надобность -
7 zaruret
Zərurət -
8 zaruret
егъэзыгъэныгъ -
9 zarüret
αναγκαιότητα, ανέχεια -
10 zarûret
arapça ضرورت 1.sıkıntı. 2.yoksulluk. 3.zorunluluk. -
11 zaruret
أهميةضرورةوجوب -
12 zaruret
1. أهمية [أَهَمِّيَّة]Anlamı: mecburiyet, zorunluluk, zorunluk2. ضرورة [ضَرُورَة]Anlamı: mecburiyet, zorunluluk, zorunluk3. وجوب [وُجُوب]Anlamı: mecburiyet, zorunluluk, zorunluk -
13 zaruret
"necessity, need, want; distress, poverty" -
14 zaruret
",-ti 1. absolute necessity, essentiality, vitalness; indispensability; imperativeness. 2. unavoidability; inevitability, inescapableness; ineluctability. 3. extreme poverty, destitution." -
15 zaruret
zərurət -
16 distress freight
zaruret navlunu -
17 zorunluk
1. إجبار [إِجْبار]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. إرغام [إرْغام]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. إكراه [إِكْراه]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet4. إلزام [إِلْزام]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet5. اضطرار [اِضْطِرار]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet6. جبر [جَبْر]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet7. دفع [دَفْع]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet8. غصب [غَصْب]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet9. قسر [قَسْر]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet10. قهر [قَهْر]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet11. لزوم [لُزُوم]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet12. عنت [عَنَت]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet13. عنوة [عَنْوَة]Anlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet -
18 нужда
ihtiyaç* * *ж1) ihtiyaç (-cı); zaruretжить в нужде́ — ihtiyaç / zaruret içinde olmak
терпе́ть нужду́ — zaruret çekmek
нужда́ заста́вит калачи́ есть — посл. acıkan yemeğini taştan çıkarır
2) gereksinim; ihtiyaç (-cı); gerekрасхо́ды на социа́льные ну́жды — sosyal harcamalar
без нужды́ — gereği yokken
в слу́чае нужды́ — gerekirse
испы́тывать нужду́ в чём-л. — bir şeye gereksinmek; muhtaç olmak
-
19 Not
1. kein pl ( Mangel) yokluk (an -); ( Elend) yoksulluk, sıkıntı, sefalet; ( Armut) fakirlik, zaruret;\Not leiden ( geh) sıkıntı çekmek;das geht zur \Not icabı halinde, gerekirse;jdm seine \Not klagen birine dert yanmak;wenn \Not am Mann ist ( fam) acele yardım gerekirse;aus der \Not eine Tugend machen sinekten yağ çıkarmak2. 1) (\Notlage) darlık, zaruret;in \Not sein darda bulunmak;in \Not geraten başı dara düşmek, zarurete düşmek, sıkıntıya girmeker hat seine liebe \Not damit onun kahrını çekiyor;mit knapper \Not güç bela -
20 zərurət
icap, zarureticap, zaruret, zorunluk
См. также в других словарях:
ZARURET — Çaresizlik. Muhtaçlık. Sıkıntı. Yoksulluk. ( $ kaidesi, yâni: Zaruret, haramı helâl derecesine getirir. İşte şu kaide ise, küllî değil. Zaruret, eğer haram yoluyla olmamış ise, haramı helâl etmeye sebebiyet verir. Yoksa, su i ihtiyariyle, gayr ı… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
zaruret — is., Ar. żarūret 1) Zorunluluk Kültür hâkim olduktan sonra, sanat ve hayat, mazi ve yeni zaruretler ne güzel uyuşuyor. F. R. Atay 2) Gereklilik 3) Sıkıntı, yoksulluk, fakirlik Kıyafetinden dışarılıklı ve zarurette olduğu anlaşılan bir kadın ...… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zarûret — (A.) [ تروﺮﺽ ] 1. sıkıntı. 2. yoksulluk. 3. zorunluluk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
BEYAN-I ZARURET — Huk: Zaruri beyandır. Susmak suretiyle ifade edilen mâna, beyan ı zaruret kabilindendir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ıdu — zaruret, zahmet I, 110 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
FÂKA(T) — Zaruret, ihtiyaç. Yoksulluk, fakirlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZARURAT — (Zaruret. C.) Zaruretler. Sıkıntı ve muhtaçlıklar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
fakruzaruret — is., Ar. faḳr + żarūret İleri derecede yoksulluk Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorunluluk — is., ğu Olması gerekme, olduğundan başka olmama, zorunlu olma, mecburiyet, zaruret, ıstırar, zorunluk, olumsallık karşıtı Bu zorunluluk, başkalarınca savsaklanmış görevi yerine getirmekten doğuyor. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
DUCRET — Sıkıntı, gönül darlığı, zahmet. Zaruret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LECA' — Sığınmak. * Saklanmak, gizlenmek. * Zaruret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük