-
1 югарыдан
yukarıdan -
2 cor de
yukarıdan -
3 cor ra
yukarıdan -
4 ზევიგან
yukarıdanz.yukarıdan, yukardan -
5 top down design
yukarıdan aşağı tasarım -
6 topdown programming
yukarıdan aşağıya programlama -
7 shaft lime kiln
yukaridan doldurmali kireç ocagi -
8 overhand
yukarıdan aşağı inen -
9 top down design
yukarıdan aşağı tasarım -
10 topdown programming
yukarıdan aşağıya programlama -
11 сверху
1) yukarıdanспусти́ться све́рху вниз — yukarıdan aşağı(ya) inmek
2) üstte; üstündeвозьми́ тот, кото́рый (лежи́т) све́рху — üsttekini al
све́рху он не окра́шен — üstü boyasız
3) перен. yukarıdanприка́з све́рху — tepeden inme / gelme emir, tepeden emir
э́то был челове́к, кото́рого подде́рживали све́рху — yukarıca tutulan biriydi
••смотре́ть на кого-л. све́рху вниз — birine yüksekten / tepeden bakmak
све́рху до́низу (на всех уровнях) — üst kademeden tabana kadar
-
12 overhead
adj. havai, asma, yukarıdan geçen, genel————————adv. yukarıda, tepede, havada, yukarıya, tepeden, üstten* * *1. genel gider 2. yer üstünde* * *[əuvə'hed]adverb, adjective(above; over one's head: The plane flew overhead; an overhead bridge.) havada, tepede, yukarıdan geçen -
13 overhand
adj. eli omuzlardan daha yüksek olan, yukarıdan aşağı doğru yapılan (vuruş)* * *yukarıdan aşağı inen -
14 oben
dort \oben orada yukarıda;nach \oben yukarıya;von \oben yukarıdan;von \oben bis unten baştan aşağı;er behandelt die Leute von \oben herab insanlara yukarıdan bakar, insanları hor tutuyor;ganz \oben en yukarıda;\oben links/rechts yukarı solda/sağda;siehe \oben yukarıya bakınız;\oben erwähnt yukarıda yazılı; ( bei Personen) yukarıda adı geçen;das steht mir bis hier \oben ( fam) bundan bana gına geldi;\oben ohne ( fam) üstsüz, göğüsleri çıplak;2) ( an der Oberfläche) yüzeyde, üstte -
15 نزل
Iنَزَلَ1. inmekAnlamı: yukarıdan aşağıya doğru gelmek2. konmakAnlamı: (kuş, uçak vb.) bir yere inmek3. alçalmakAnlamı: yüksekten aşağı doğru inmek4. düşmekAnlamı: yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek5. basamakIIنُزُل1. misafirhaneAnlamı: konuk evi2. lokantaAnlamı: kazanç amacıyla açılmış, para karşılğında yemek yenilen yer, restoran3. hanAnlamı: yolcu oteli, konağı -
16 вертикаль
düşey çizgi; dikey no* * *ж1) düşey çizgi2) шахм. dikey••по вертика́ли — dikey olarak, dikine, diklemesine; yukarıdan aşağıya
-
17 приказ
мпо прика́зу кого-л. — birinin emri üzerine / emriyle
попы́тки проведе́ния рефо́рм прика́зами све́рху — yukarıdan emirnamelerle reform yapma çabaları
прика́з о наступле́нии — taarruz emri
прика́з по ча́сти — günlük emir
-
18 свыше
1) нареч. yukarıdanприка́з свы́ше — tepeden inme / gelme emir
2) предлог üstünde, aşkın, yukarıсвы́ше ста — yüzün üstünde, yüzü aşkın, yüzden fazla
де́ти в во́зрасте свы́ше пяти́ лет — beş yaş üstündeki çocuklar
э́тому пра́зднику свы́ше ста лет — bu bayramın yüz yılı aşan bir geçmişi var
-
19 тон
ton; renk; ses,ton; tarz* * *м1) tonзвук высо́кого то́на — tonu tiz / ince olan ses
зада́ть тон — ton vermek
игра́й то́ном вы́ше — bir ton yukarıdan çal
2) жив. ton, renk (-ği)тон карти́ны — tablonun tonu
тёплые тона́ — sıcak tonlar
разли́чные тона́ се́рого цве́та — grinin çeşitli tonları
3) ton, eda, sesмя́гкий тон — yumuşak ton
вла́стным то́ном — amirane bir eda / ses ile
говори́ть на повы́шенных тона́х — yüksek perdeden konuşmak
4) tarzв полеми́ческом то́не — polemik tarzında
••пра́вила хоро́шего то́на — görgü kuralları
о́бщий тон статьи́ — yazının genel havası
-
20 over
adj. bitmiş, sona ermiş————————adv. fazla, aşırı, çok fazla, gereğinden fazla, aşkın, iyice, adamakıllı, tekrar, daha, yine, öte, öteye, ötede, üstünde, tepesinde, tersine, altını üstüne, üzerine, başkasına, her yerinden, her yerine, kalan, geçkin————————prep. fazla, çok, aşırı, yüksek, üstün, üstünde, üzerinde, üstüne, üzerinden, aracılığı ile, boyunca, baştan sona, öbür tarafa, karşıya, hakkında* * *1. aşırı 2. in üstünde* * *['əuvə] 1. preposition1) (higher than; above in position, number, authority etc: Hang that picture over the fireplace; He's over 90 years old.) üstünde, üstüne2) (from one side to another, on or above the top of; on the other side of: He jumped over the gate; She fell over the cat; My friend lives over the street.) üstünden3) (covering: He put his handkerchief over his face.) üstüne4) (across: You find people like him all over the world.) her tarafını, bütün5) (about: a quarrel over money.) hakkında6) (by means of: He spoke to her over the telephone.) kullanarak; (telefon)da7) (during: Over the years, she grew to hate her husband.) esnasında8) (while having etc: He fell asleep over his dinner.) (yapar)ken2. adverb1) (higher, moving etc above: The plane flew over about an hour ago.) üzerinden2) (used to show movement, change of position: He rolled over on his back; He turned over the page.) başka bir tarafı/yanı görülebilecek şekilde3) (across: He went over and spoke to them.) karşı tarafa4) (downwards: He fell over.) aşağı, yere doğru5) (higher in number etc: for people aged twenty and over.)...-den daha fazla6) (remaining: There are two cakes for each of us, and two over.) artık, artmış7) (through from beginning to end, carefully: Read it over; Talk it over between you.) başından sonuna kadar3. adjective(finished: The affair is over now.) bitmiş, sona ermiş4. noun((in cricket) a certain number of balls bowled from one end of the wicket: He bowled thirty overs in the match.) birbiri arkasına yuvarlanan 5-6 top5. as part of a word1) (too (much), as in overdo.) abartmak, aşırısına kaçmak2) (in a higher position, as in overhead.) başın üstünde, yukarıdan geçen3) (covering, as in overcoat.) palto, manto4) (down from an upright position, as in overturn.) devirmek, alabora olmak5) (completely, as in overcome.) tamamen•- over all
- over and done with
См. также в других словарях:
yukarıdan — zf. Tepeden, üstten Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yukarıdan almak yukarıdan bakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yukarıdan almak — yumuşaklık göstermemek, ağır önerilerde bulunmak, sert davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yukarıdan bakmak — (birine) kendini karşısındakinden üstün görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
AMUDÎ — Yukarıdan aşağıya dikey olarak. Direk gibi yukarıdan aşağıya düz ve şakulünde olarak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNHİBAT — Yukarıdan aşağı inme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yukardan aşşa — yukarıdan aşağıya … Beypazari ağzindan sözcükler
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración … Wikipedia Español
akrostiş — is., ed., Fr. acrostiche Her dizenin ilk harfi yukarıdan aşağıya doğru okunduğunda ortaya bir söz çıkacak biçimde düzenlenmiş manzume, muvaşşah, tevşih … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönme dolap — is., bı 1) Eğlence alanlarında, bir eksen çevresinde yukarıdan aşağı dönen ve oturma yerleri olan eğlence aracı 2) esk. Büyük konaklarda bir yerden bir yere yemek geçirmek için duvardaki bir açmaya yerleştirilmiş olan dönebilen dolap … Çağatay Osmanlı Sözlük
duvar ayağı — is. Yapılarda süs ögesinin dışında görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yukarıdan aşağıya yivler bulunan yarım ayak … Çağatay Osmanlı Sözlük