Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

yukarıdan

  • 1 югарыдан

    yukarıdan

    Татарча-Төрекчә сүзлек > югарыдан

  • 2 cor de

    yukarıdan

    Kurdish (Zazaki) - Turkish dictionary > cor de

  • 3 cor ra

    yukarıdan

    Kurdish (Zazaki) - Turkish dictionary > cor ra

  • 4 ზევიგან

    yukarıdan
    z.
    yukarıdan, yukardan

    Georgian-Turkish dictionary > ზევიგან

  • 5 top down design

    yukarıdan aşağı tasarım

    English-Turkish dictionary > top down design

  • 6 topdown programming

    yukarıdan aşağıya programlama

    English-Turkish dictionary > topdown programming

  • 7 shaft lime kiln

    yukaridan doldurmali kireç ocagi

    English to Turkish dictionary > shaft lime kiln

  • 8 overhand

    yukarıdan aşağı inen

    English-Turkish new dictionary > overhand

  • 9 top down design

    yukarıdan aşağı tasarım

    English-Turkish new dictionary > top down design

  • 10 topdown programming

    yukarıdan aşağıya programlama

    English-Turkish new dictionary > topdown programming

  • 11 сверху

    спусти́ться све́рху вниз — yukarıdan aşağı(ya) inmek

    2) üstte; üstünde

    возьми́ тот, кото́рый (лежи́т) све́рху — üsttekini al

    све́рху он не окра́шен — üstü boyasız

    3) перен. yukarıdan

    прика́з све́рху — tepeden inme / gelme emir, tepeden emir

    э́то был челове́к, кото́рого подде́рживали све́рху — yukarıca tutulan biriydi

    ••

    смотре́ть на кого-л. све́рху вниз — birine yüksekten / tepeden bakmak

    Русско-турецкий словарь > сверху

  • 12 overhead

    adj. havai, asma, yukarıdan geçen, genel
    ————————
    adv. yukarıda, tepede, havada, yukarıya, tepeden, üstten
    * * *
    1. genel gider 2. yer üstünde
    * * *
    [əuvə'hed]
    adverb, adjective
    (above; over one's head: The plane flew overhead; an overhead bridge.) havada, tepede, yukarıdan geçen

    English-Turkish dictionary > overhead

  • 13 overhand

    adj. eli omuzlardan daha yüksek olan, yukarıdan aşağı doğru yapılan (vuruş)
    * * *
    yukarıdan aşağı inen

    English-Turkish dictionary > overhand

  • 14 oben

    oben ['o:bən] adv
    1) (a. fig) ( in der Höhe, im Text) yukarıda;
    dort \oben orada yukarıda;
    nach \oben yukarıya;
    von \oben yukarıdan;
    von \oben bis unten baştan aşağı;
    er behandelt die Leute von \oben herab insanlara yukarıdan bakar, insanları hor tutuyor;
    ganz \oben en yukarıda;
    \oben links/rechts yukarı solda/sağda;
    siehe \oben yukarıya bakınız;
    \oben erwähnt yukarıda yazılı; ( bei Personen) yukarıda adı geçen;
    das steht mir bis hier \oben ( fam) bundan bana gına geldi;
    \oben ohne ( fam) üstsüz, göğüsleri çıplak;
    nicht ( mehr) wissen, wo \oben und unten ist ( fam) Hanya'yı Konya'yı (artık) bilmemek
    2) ( an der Oberfläche) yüzeyde, üstte

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > oben

  • 15 نزل

    I
    نَزَلَ
    1. inmek
    2. konmak
    Anlamı: (kuş, uçak vb.) bir yere inmek
    3. alçalmak
    4. düşmek
    Anlamı: yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
    5. basamak
    II
    نُزُل
    1. misafirhane
    Anlamı: konuk evi
    2. lokanta
    Anlamı: kazanç amacıyla açılmış, para karşılğında yemek yenilen yer, restoran
    3. han
    Anlamı: yolcu oteli, konağı

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > نزل

  • 16 вертикаль

    düşey çizgi; dikey no
    * * *
    ж
    2) шахм. dikey
    ••

    по вертика́ли — dikey olarak, dikine, diklemesine; yukarıdan aşağıya

    Русско-турецкий словарь > вертикаль

  • 17 приказ

    м
    emir (- mri); emirname

    по прика́зу кого-л. — birinin emri üzerine / emriyle

    попы́тки проведе́ния рефо́рм прика́зами све́рху — yukarıdan emirnamelerle reform yapma çabaları

    прика́з о наступле́нии — taarruz emri

    прика́з по ча́сти — günlük emir

    Русско-турецкий словарь > приказ

  • 18 свыше

    1) нареч. yukarıdan

    прика́з свы́ше — tepeden inme / gelme emir

    2) предлог üstünde, aşkın, yukarı

    свы́ше ста — yüzün üstünde, yüzü aşkın, yüzden fazla

    де́ти в во́зрасте свы́ше пяти́ лет — beş yaş üstündeki çocuklar

    э́тому пра́зднику свы́ше ста лет — bu bayramın yüz yılı aşan bir geçmişi var

    Русско-турецкий словарь > свыше

  • 19 тон

    ton; renk; ses,
    ton; tarz
    * * *
    м
    1) ton

    звук высо́кого то́на — tonu tiz / ince olan ses

    зада́ть тон — ton vermek

    игра́й то́ном вы́ше — bir ton yukarıdan çal

    2) жив. ton, renk (-ği)

    тон карти́ны — tablonun tonu

    тёплые тона́ — sıcak tonlar

    разли́чные тона́ се́рого цве́та — grinin çeşitli tonları

    3) ton, eda, ses

    мя́гкий тон — yumuşak ton

    вла́стным то́ном — amirane bir eda / ses ile

    говори́ть на повы́шенных тона́х — yüksek perdeden konuşmak

    4) tarz

    в полеми́ческом то́не — polemik tarzında

    ••

    пра́вила хоро́шего то́на — görgü kuralları

    о́бщий тон статьи́ — yazının genel havası

    Русско-турецкий словарь > тон

  • 20 over

    adj. bitmiş, sona ermiş
    ————————
    adv. fazla, aşırı, çok fazla, gereğinden fazla, aşkın, iyice, adamakıllı, tekrar, daha, yine, öte, öteye, ötede, üstünde, tepesinde, tersine, altını üstüne, üzerine, başkasına, her yerinden, her yerine, kalan, geçkin
    ————————
    prep. fazla, çok, aşırı, yüksek, üstün, üstünde, üzerinde, üstüne, üzerinden, aracılığı ile, boyunca, baştan sona, öbür tarafa, karşıya, hakkında
    * * *
    1. aşırı 2. in üstünde
    * * *
    ['əuvə] 1. preposition
    1) (higher than; above in position, number, authority etc: Hang that picture over the fireplace; He's over 90 years old.) üstünde, üstüne
    2) (from one side to another, on or above the top of; on the other side of: He jumped over the gate; She fell over the cat; My friend lives over the street.) üstünden
    3) (covering: He put his handkerchief over his face.) üstüne
    4) (across: You find people like him all over the world.) her tarafını, bütün
    5) (about: a quarrel over money.) hakkında
    6) (by means of: He spoke to her over the telephone.) kullanarak; (telefon)da
    7) (during: Over the years, she grew to hate her husband.) esnasında
    8) (while having etc: He fell asleep over his dinner.) (yapar)ken
    2. adverb
    1) (higher, moving etc above: The plane flew over about an hour ago.) üzerinden
    2) (used to show movement, change of position: He rolled over on his back; He turned over the page.) başka bir tarafı/yanı görülebilecek şekilde
    3) (across: He went over and spoke to them.) karşı tarafa
    4) (downwards: He fell over.) aşağı, yere doğru
    5) (higher in number etc: for people aged twenty and over.)...-den daha fazla
    6) (remaining: There are two cakes for each of us, and two over.) artık, artmış
    7) (through from beginning to end, carefully: Read it over; Talk it over between you.) başından sonuna kadar
    3. adjective
    (finished: The affair is over now.) bitmiş, sona ermiş
    4. noun
    ((in cricket) a certain number of balls bowled from one end of the wicket: He bowled thirty overs in the match.) birbiri arkasına yuvarlanan 5-6 top
    5. as part of a word
    1) (too (much), as in overdo.) abartmak, aşırısına kaçmak
    2) (in a higher position, as in overhead.) başın üstünde, yukarıdan geçen
    3) (covering, as in overcoat.) palto, manto
    4) (down from an upright position, as in overturn.) devirmek, alabora olmak
    5) (completely, as in overcome.) tamamen
    - over all
    - over and done with

    English-Turkish dictionary > over

См. также в других словарях:

  • yukarıdan — zf. Tepeden, üstten Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yukarıdan almak yukarıdan bakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yukarıdan almak — yumuşaklık göstermemek, ağır önerilerde bulunmak, sert davranmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yukarıdan bakmak — (birine) kendini karşısındakinden üstün görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • AMUDÎ — Yukarıdan aşağıya dikey olarak. Direk gibi yukarıdan aşağıya düz ve şakulünde olarak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İNHİBAT — Yukarıdan aşağı inme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • yukardan aşşa — yukarıdan aşağıya …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración …   Wikipedia Español

  • akrostiş — is., ed., Fr. acrostiche Her dizenin ilk harfi yukarıdan aşağıya doğru okunduğunda ortaya bir söz çıkacak biçimde düzenlenmiş manzume, muvaşşah, tevşih …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dönme dolap — is., bı 1) Eğlence alanlarında, bir eksen çevresinde yukarıdan aşağı dönen ve oturma yerleri olan eğlence aracı 2) esk. Büyük konaklarda bir yerden bir yere yemek geçirmek için duvardaki bir açmaya yerleştirilmiş olan dönebilen dolap …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • duvar ayağı — is. Yapılarda süs ögesinin dışında görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yukarıdan aşağıya yivler bulunan yarım ayak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»