-
1 hodować
yetiştirmek -
2 fokken
yetiştirmek [-ir] v -
3 kweken
yetiştirmek [-ir] v -
4 устигати
yetiştirmek -
5 устигнути
yetiştirmek -
6 vychovat
yetiştirmek -
7 vypěstovat
yetiştirmek -
8 выращивать
yetiştirmek,büyütmek,beslemek* * *несов.; сов. - вы́растить, врз -
9 культивировать
-
10 үстерү
yetiştirmek, üretmek -
11 ανατρέφω
yetiştirmek büyütmek -
12 produzieren
yetiştirmeküretmek -
13 bring sb up
yetistirmek, büyütmek -
14 rear
yetistirmek, büyütmek, beslemek, bakmak; dikmek, insa etmek; kaldirmak, yukari kaldirmak; (at, vb.) saha kalkmak, sahlanmak; geri, arka, art; en geri saf; kiç, popo; arkadaki, arka, geri -
15 растить
1) yetiştirmek; beslemekрасти́ть цветы́ — çiçek yetiştirmek
она́ расти́т двух порося́т — iki domuz yavrusu besliyor
2) büyütmek, yetiştirmek тж. перен.расти́ть вну́ков — torunlarını büyütmek
расти́ть ка́дры — kadro yetiştirmek
-
16 выводить
çıkarmak,götürmek;sonucunu çıkarmak,anlamını çıkarmak;yetiştirmek; yok etmek* * *несов.; сов. - вы́вести1) врз çıkarmak; götürmekвыводи́ть дете́й в сад — çocukları bahçeye götürmek / çıkarmak
выводи́ть из соста́ва прави́тельства — hükumetten çıkarmak / ihraç etmek
тропи́нка вы́ведет вас на опу́шку — patika sizi ormanın kenarına çıkarır / götürür
2) ( делать вывод) sonucunu çıkarmak; anlamını çıkarmak3) в соч.вы́вести брига́ду на пе́рвое ме́сто — ekipe birinciliği kazandırmak
вы́вести из многовеково́й нищеты́ — yüzyıllardır süregelen yoksulluktan kurtarmak
вы́вести кого-л. из забытья́ — dalgınlığından ayıltmak
э́тот гол вы́вел кома́нду вперёд — bu gol takımı öne geçirdi
4) ( о птицах) çıkarmakвыводи́ть цыпля́т — civciv çıkarmak
5) yetiştirmekвы́вести но́вый сорт слив — yeni çeşit bir erik yetiştirmek
6) ( уничтожать) yok etmekвыводи́ть пя́тна — leke çıkarmak
7) ( старательно писать) özenerek yazmakвыводи́ть ка́ждую бу́кву — her harfi özene özene yazmak
••выводи́ть кого-л. из себя́ — çileden / zıvanadan çıkarmak
выводи́ть кого-л. из терпе́ния — birinin sabrını tüketmek / taşırmak
вы́вести кого-л. на чи́стую во́ду — birinin ipliğini pazara çıkarmak
выводи́ть из стро́я (о моторе и т. п.) — işlemez hale getirmek; savaş dışı etmek
-
17 готовить
hazırlamak; yetiştirmek,eğitmek; yemek pişirmek; tedarik etmek; tezgâhlamak,hazırlamak* * *1) hazırlamakгото́вить самолёт — uçağı hazırlamak
гото́вить уроки — ders(e) çalışmak
2) yetiştirmek, eğitmekгото́вить ка́дры — personel yetiştirmek
гото́вить кого-л. к экза́менам — birini sınava hazırlamak
3) ( стряпать) yemek pişirmekгото́вить за́втрак — kahvaltı hazırlamak
там хорошо́ гото́вят — oranın yemekleri iyidir
гото́вить дрова́ на́ зиму — kışlık odun tedarik etmek
5) tezgahlamak, hazırlamakгото́вить за́говор — bir komplo tezgahlamak
-
18 raise
n. çıkıntı, kabartı, yükselme, artış, zam, yokuş, rampa————————v. kabartmak, kaldırmak, artırmak, yükseltmek, dikmek, ayağa kaldırmak, yol açmak, neden olmak, toplamak, yetiştirmek, büyütmek, beslemek, zam yapmak, son vermek, ruh çağırmak, karayı görmek* * *yükselt* * *[reiz] 1. verb1) (to move or lift to a high(er) position: Raise your right hand; Raise the flag.) kaldırmak2) (to make higher: If you paint your flat, that will raise the value of it considerably; We'll raise that wall about 20 centimetres.) yükseltmek3) (to grow (crops) or breed (animals) for food: We don't raise pigs on this farm.) yetiştirmek, beslemek4) (to rear, bring up (a child): She has raised a large family.) yetiştirmek, bakmak5) (to state (a question, objection etc which one wishes to have discussed): Has anyone in the audience any points they would like to raise?) ortaya atmak, ileri sürmek6) (to collect; to gather: We'll try to raise money; The revolutionaries managed to raise a small army.) toplamak7) (to cause: His remarks raised a laugh.) neden olmak, yol açmak8) (to cause to rise or appear: The car raised a cloud of dust.) kaldırmak9) (to build (a monument etc): They've raised a statue of Robert Burns / in memory of Robert Burns.) dikmek, yapmak10) (to give (a shout etc).) bağırmak, haykırmak11) (to make contact with by radio: I can't raise the mainland.) temasa geçmek, haberleşme sağlamak2. noun(an increase in wages or salary: I'm going to ask the boss for a raise.) zam, artış- raise hell/Cain / the roof
- raise someone's spirits -
19 élever
-
20 возделывать
См. также в других словарях:
yetiştirmek — i, e 1) Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak 2) Vaktinde hazır olmasını sağlamak, tamamlamak, bitirmek Kitabı önümüzdeki aya yetiştireceğim. 3) Birini gerekli bir iş için tam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf yetiştirmek — birinin söylediklerine olur olmaz karşılık vermek, çene yarıştırmaya kalkmak Evin hanımı sokaktan geçene laf yetiştirmek için vakit yitirmemeli. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz yetiştirmek — 1) laf yetiştirmek Kadın, kocasına söz yetiştirmeyi bıraktı, konuk kadına baktı. B. Günel 2) birinin söylediğini başkasına götürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
lakırtı yetiştirmek — bir söze karşılık vermekte gecikmemek Birbirine lakırtı yetiştirmeye, cevap bulmaya çalışıyorlar . M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk yetiştirmek — çocuğu topluma yararlı bir duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEEDDİ — Yetiştirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çırıtman — yetiştirmek, yetiştirecek kişi … Beypazari ağzindan sözcükler
yetirmek — yetiştirmek, denk getirmek … Beypazari ağzindan sözcükler
yetirmek — i, e, hlk. 1) Bitirmek, tamamlamak 2) Besleyip büyütmek, yetiştirmek 3) Yetiştirmek, idare etmek Parayı yetirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TENMİYE — (Nemâ. dan) Büyütmek. Yetiştirmek. Artırmak. Bereketlenmek. * Fesad veren haber yetiştirmek. * Ateş içine odun atmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
acemi ocağı — is., tar. Osmanlı ordusuna kapı kulu eri yetiştirmek için kurulan okul … Çağatay Osmanlı Sözlük