-
1 веер
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > веер
-
2 җилләткеч
yelpaze -
3 җилпәзә
yelpaze -
4 waaier
yelpaze s -
5 ριπίδιο
yelpaze -
6 віяло
yelpaze -
7 yelpik
yelpaze -
8 веер
-
9 веерообразный
yelpaze, yelpaze biçimindeТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > веерообразный
-
10 веерный свод
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > веерный свод
-
11 веерообразное окно
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > веерообразное окно
-
12 fan tracery
yelpaze şeklinde kemer süsü -
13 fan out
yelpaze şeklinde açılmak, yayılmak, esmek -
14 fan out
yelpaze şeklinde açılmak, yayılmak, esmek -
15 fan
yelpaze; pervane (kanadi); vantilatör; harman savurma makinesi; fanatik, hayran,yelpazelemek, yellenmek; (out ile) yayilmak -
16 fan antenna
yelpaze anten -
17 fan fold
yelpaze kivrim -
18 fan vaulting
yelpaze tonoz -
19 fan tracery
yelpaze şeklinde kemer süsü -
20 fan
n. yelpaze, vantilatör, körük, tahıl savurma makinesi, yaba, pervane (gemi), fan, hayran, taraftar, hasta————————v. yelpazelenmek, havalandırmak, hava vermek, körüklemek, tahrik etmek, alevlendirmek, tahıl savurmak, yelpaze şeklinde açılmak, yayılmak, esmek* * *1. fan 2. havalandır (v.) 3. yelpaze (n.)* * *I 1. [fæn] noun1) (a flat instrument held in the hand and waved to direct a current of air across the face in hot weather: Ladies used to carry fans to keep themselves cool.) yelpaze2) (a mechanical instrument causing a current of air: He has had a fan fitted in the kitchen for extracting smells.) vantilâtör2. verb1) (to cool (as if) with a fan: She sat in the corner, fanning herself.) yelpazelemek, serinletmek, yellemek2) (to increase or strengthen (a fire) by directing air towards it with a fan etc: They fanned the fire until it burst into flames.) yellemek, körüklemekII [fæn] noun(an enthusiastic admirer of a sport, hobby or well-known person: I'm a great fan of his; football fans; ( also adjective) fan mail/letters (= letters etc sent by admirers).) taraftar, hayran
См. также в других словарях:
yelpaze — is. 1) Sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, küçük, katlanabilir, taşınabilir araç Sarayında olduğu gibi başının üzerinde uzun saplı yelpazelerin serinletici nazik havasını istermiş. R. H. Karay 2) sf.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MİZEBBE — Yelpaze … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
YELPEZ — Yelpaze. * Serinletmek için el ile havalandırma âleti … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Emrah — Erdoğan (* 1. Januar 1971 in Ergani, Provinz Diyarbakır), auch bekannt unter seinem Künstlernamen Emrah, ist ein türkischer Sänger und Schauspieler. Er benutzt den Geburtsnamen seiner Mutter İpek als seinen Nachnamen. Emrah verlor seinen Vater im … Deutsch Wikipedia
tarak — is., ğı 1) Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç Fil dişi tarağı da aşırmışlar, asıl buna canım yandı. R. H. Karay 2) Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Cemal Süreya — Saltar a navegación, búsqueda Cemal Süreya (1931, Erzincan – 1990, Estambul) fue un poeta y escritor turco. Se licenció en la Facultad de Ciencias Políticas de la Universidad de Ankara, siendo posteriormente redactor jefe de la revista literaria… … Wikipedia Español
birikinti konisi — is., coğ. Dağlık bölgelerden, yamaçlardan suların getirdiği kum veya taş parçalarının bir düzlükte oluşturduğu yelpaze biçimindeki yığın … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeşitlilik — is., ği Çeşidi çok olma durumu, yelpaze, tenevvü, spektrum Onun gülüşünü ve gülüşlerindeki mana çeşitliliğini bilmesi gereken ve bildiğini sandığı üç beş kişiden biri. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
genişlemek — nsz 1) Geniş duruma gelmek, büyümek 2) Bollaşmak 3) Rahat bir duruma gelmek, açılmak, ferahlamak Ahali dar parmaklıklardan kurtulur kurtulmaz, yelpaze gibi açılıp genişleyerek dağılıyorlardı. P. Safa 4) mec. Yaygın duruma gelmek Ünü, ölümünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
helezon — is., Ar. ḥalezūn Kıvrımlı, yılankavi biçim, helis Bir toz kasırgası yerden yelpaze biçimi havalandı, iç içe bir sürü helezonlar çizerek yükseldi. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
işve — is., Ar. ˁişve Kadınların ilgi çekmek, gönül çelmek için takındıkları hoş, aldatıcı tavır, kırıtma, naz, cilve, eda Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri, işveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri... Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük