-
1 змеевидный
-
2 извилистый
dolambaçlı; büküntülü; yılankaviизви́листая доро́га — dolambaçlı / yılankavi yol; kıvrıla kıvrıla giden yol
-
3 виться
sarılmak,dolanmak; kıvrıla kıvrıla gitmek: dalgalanmak* * *1) ( обвиваться) sarılmak, dolanmakнад де́ревом вили́сь пти́цы — ağacın üstünde kuşlar fırdolayı dönüyordu
3) в соч.у неё во́лосы вьются — pürçeklidir, kıvırcık saçlıdır
4) ( о дороге реке) kıvrıla kıvrıla / yılankavi gitmek5) ( о флагах) dalgalanmak••из трубы́ вьётся дым — bacadan kıvrılarak duman çıkıyor
-
4 извиваться
1) kıvrılmak; kıvranmak; bükünmek ( от боли)2) (о дороге, реке) kıvrıla kıvrıla / kıvrıla büküle gitmek; yılankavi gitmek -
5 лента
bando,şerit* * *ж1) kurdele; kordeleшёлковая ле́нта — ipek kordele
2) şerit (-di); bant (-dı)ле́нта для пи́шущей маши́нки — daktilo şeridi; şerit
конве́йерная ле́нта — bant; yürüyen şerit
пулемётная ле́нта — makinalı (tüfek) şeridi
3) ( кинофильм) kurdele••ви́ться ле́нтой (о дороге, реке) — yılankavi gitmek
-
6 петлять
(о дороге, реке и т. п.) kıvrıla kıvrıla / yılankavi gitmek, menderesler çizerek gitmek -
7 зигзагообразный
zigzak, yılankaviТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > зигзагообразный
-
8 спиральный
helezoni, helisel, sarmal, spiral, yılankaviТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > спиральный
См. также в других словарях:
yılankavi — sf. Dolambaçlı, dolanarak giden Şam ın yılankavi sokakları o kadar birbirine benzer. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
helezon — is., Ar. ḥalezūn Kıvrımlı, yılankavi biçim, helis Bir toz kasırgası yerden yelpaze biçimi havalandı, iç içe bir sürü helezonlar çizerek yükseldi. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kağnı arabası — is. Kağnı Şimdi önümüzde bir kağnı arabasının yılankavi çizgileri uzanıyor. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
taraklamak — i 1) Bağ, bahçe toprağının yüzünü tarakla düzeltmek 2) Gereksiz maddelerden ayıklamak amacıyla araç geçirmek, taramak 3) Yılankavi çizgilerle boyamak 4) Tarar gibi yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılan — is., hay. b. 1) Sürüngenlerden, ayaksız, ince ve uzun olanların genel adı, yerdegezen Ok yılanı. Su yılanı. Çıngıraklı yılan. Gözlüklü yılan. 2) sf., mec. Sinsi ve hain Gözlerinde ancak annemin bildiği bir yılan ışıltısıyla gülüyor. Y. Z. Ortaç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
helezon — (A.) [ نوﺰﻠﺣ ] 1. sümüklüböcek. 2. yılankavî … Osmanli Türkçesİ sözlüğü