-
1 elevation
yükseltme -
2 elevation plane
yükseltme yüzeyi -
3 lifting condensation level
yükseltme yoğunlaşma seviyesi -
4 upgrade kit
yükseltme paketi -
5 elevation plane
yükseltme yüzeyi -
6 lifting condensation level
yükseltme yoğunlaşma seviyesi -
7 upgrade kit
yükseltme paketi -
8 amplification
n. büyütme, genişletme; ayrıntıları ile açıklama; amplifikasyon, sesi yükseltme* * *1. büyültme 2. hacmini yükseltme* * *[-fi-]noun büyütme, yükseltme -
9 elevation
n. yükseltme, irtifa, kaldırma, yükselti, yükseklik, eğim, dikey kesit, moral verme* * *1. yükseklik 2. yükseltme* * *1) (the act of elevating, or state of being elevated.) yükselme, yükseltilme2) (height above sea-level: at an elevation of 1,500 metres.) yükseklik, rakım3) (an architect's drawing of one side of a building.) cephe resmi, elevasyon -
10 upgrade
adj. yükselen, artan————————adv. yokuş yukarı————————n. yokuş————————v. yükseltmek, terfi ettirmek, artırmak, iyileştirmek, düzeltmek* * *1. geliştir 2. kalitesini yükselt (v.) 3. kalite yükseltme (n.)* * *1. verb(to improve the performance of a computer or other machine by installing better components or parts: How much will it cost me to upgrade my computer?) yükseltmek, kapasitesini artırmak2. noun -
11 boost
n. destekleme; yükseltme, artırma, yardım etme; propaganda, reklamını yapma————————v. yukarıya itmek, kaldırmak; yükseltmek, artırmak, övmek, reklâmını yapmak; voltajını yükseltmek* * *1. arttır (v.) 2. arttırma (n.)* * *[bu:st] 1. verb(to expand; to make greater; to improve: We've boosted the sales figures; It's boosted his reputation.) artırmak, geliştirmek, düzeltmek2. noun(a piece of help, encouragement etc: This publicity will give our sales a real boost.) yardım, destek, teşvik- booster -
12 edification
-
13 lift
n. kaldırma, teleferik, yükseltme, asansör, yardım, arabasına alma————————v. kaldırmak, yukarı kaldırmak, yükseltmek, topraktan çıkarmak, çalmak, yürütmek, germek, kalkmak, havalanmak* * *1. kaldır (v.) 2. kaldırma (n.)* * *[lift] 1. verb1) (to raise or bring to a higher position: The box was so heavy I couldn't lift it.) kaldırmak2) (to take and carry away: He lifted the table through into the kitchen.) kaldırıp taşımak3) ((of mist etc) to disappear: By noon, the fog was beginning to lift.) kaybolmak, dağılmak4) (to rise: The aeroplane lifted into the air.) yükselmek, kalkmak2. noun1) (the act of lifting: a lift of the eyebrows.) kaldırma2) ((American elevator) a small enclosed platform etc that moves up and down between floors carrying goods or people: Since she was too tired to climb the stairs, she went up in the lift.) asansör3) (a ride in someone's car etc: Can I give you a lift into town?) arabasına alma, bedava götürme/biniş4) (a raising of the spirits: Her success in the exam gave her a great lift.) moralini düzeltmek•- lift off -
14 promotion
n. reklâm, tanıtım, yükseltme, yükselme, terfi, artırma, kurma, sınıf geçme, piyonun vezir olması, mevki, rütbe, tanıtma* * *terfi* * *[-ʃən]1) (the raising of a person to a higher rank or position: He has just been given (a) promotion.) terfi2) (encouragement (of a cause, charity etc): the promotion of world peace.) geliştirme3) (the activity of advertising a product etc: He is against the promotion of cigarettes.) reklamını/tanıtımını yapma -
15 swelling
adj. kabaran, kabarık, şişirilmiş, abartılı, şiş————————n. şişirme, kabarma, yükseltme, yükselme, şişme, şiş, şişkinlik, şişlik, kabartı, yumru, çıban* * *1. şiş (n.) 2. şiş (v.) 3. şişerek (prep.)* * *noun (a swollen area, especially on the body as a result of injury, disease etc: She had a swelling on her arm where the wasp had stung her.) şiş, şişlik -
16 uprising
n. kalkma, başkaldırma, yükselme, kabarma, ayaklanma, isyan* * *1. yükseltme (n.) 2. yükseğe çıkar (v.) 3. yükselterek (prep.)* * *(a rebellion or revolt: The Hungarian uprising was quickly suppressed.) ayaklanma, isyan -
17 volume
n. cilt (kitap), cilt, yığın, hacim, yoğunluk, tutar, ses kuvveti, ses yükseltme* * *1. hacim 2. ses* * *['voljum]1) (a book: This library contains over a million volumes.) kitap2) (one of a series of connected books: Where is volume fifteen of the encyclopedia?) cilt3) (the amount of space occupied by something, expressed in cubic measurement: What is the volume of the petrol tank?) hacim, oylum4) (amount: A large volume of work remains to be done.) miktar, hacim5) (level of sound eg on a radio, television etc: Turn up the volume on the radio.) ses yüksekliği, volüm -
18 aggrandizement
n. büyütme, çoğaltma, yükseltme, abartma* * *büyütme -
19 auctioneering device
alçaltma yükseltme aygıtı -
20 booster diode
gerilim yükseltme diyodu
- 1
- 2
См. также в других словарях:
yükseltme — is. Yükseltmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
TA'LİYE — Yükseltme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNŞAZ — Yükseltme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TESEYYÜD — Yükseltme. * Sağlam olma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEŞEYYÜD — Yükseltme. Sağlamlaştırma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yükseltilmek — nsz Yükseltme işine konu olmak veya yükseltme işi yapılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
terfî' — (A.) [ ﻊﻴﻓﺮﺕ ] 1. yükseltme. 2. rütbesini yükseltme. 3. bir üst sınıfa geçme … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
basarna — is. 1) Bir cismin bir yanını kaldıraçla yükseltme işi 2) den. Dalyanın kapak yeri … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir terimli — sf., mat. Aralarında yalnız çarpma, bölme, kuvvete yükseltme, kök alma işlemleri yapılacak olan (nicelikleri gösteren terim) 5b² bir terimlidir … Çağatay Osmanlı Sözlük
değer artırma — is., ekon. Fiyatını yükseltme … Çağatay Osmanlı Sözlük
terfi — is., Ar. terfīˁ 1) Derece, makam bakımından yükselme 2) Yükseltme Zafer üzerine orduda terfiler yapılmıştı. F. R. Atay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller terfi etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük