-
1 будить
uyandırmak; tahrik etmek,isteklendirmek* * *1) uyandırmak2) перен. tahrik etmek; isteklendirmekбуди́ть мысль — düşünceyi tahrik etmek
буди́ть тво́рческую акти́вность масс — yığınları yaratıcı etkinlikte bulunmaya isteklendirmek
-
2 заронить
-
3 вызывать
çağırmak; derse kaldırmak; sevk etmek; neden olmak* * *несов.; сов. - вы́зватьвызыва́ть кого-л. к доске́ — tahtaya kaldırmak
вызыва́ть мили́цию — polis çağırmak
вызыва́ть по телефо́ну — telefondan aramak
вызыва́ть кого-л. на соревнова́ние — yarışmaya çağırmak / davet etmek
вы́звать кого-л. (по)боро́ться — güreşe çağırmak
2) ( побуждать) sevketmek, itmekвы́звать кого-л. на открове́нность — samimi konuşmaya sevketmek
3) ( быть причиной) neden olmak; yol açmak, uğratmak (приводить к чему-л.), uyandırmak ( пробуждать), doğurmak ( порождать)вызыва́ть аппети́т — iştah açmak
вызыва́ть аллерги́ю — alerji yapmak
вызыва́ть головну́ю боль — baş ağrısı yapmak
вызыва́ть восто́рг — hayranlık uyandırmak
вызыва́ть насме́шки — alaylara yol açmak
вызыва́ть интере́с — ilgi toplamak; ilgi uyandırmak
вызыва́ть па́нику — panik yaratmak, paniğe kaptırmak
вы́звать серьёзные после́дствия — ciddi sonuçlar doğurmak
с тем, что́бы вы́звать вражду́ и не́нависть ме́жду... —... arasında kin ve adaveti tahrik etmek için
вызыва́ть широ́кие о́тклики — geniş yankılar uyandırmak
вызыва́ть разочарова́ние у кого-л. — birinde düş kırıklığı yaratmak, birini hayal kırıklığına uğratmak
вызыва́ть беспоря́дки — ( спровоцировать) karışıklıklar çıkarmak; ( явиться причиной) karışıklıklara neden olmak / yol açmak
вызыва́ть беспоко́йство у кого-л. — birine huzursuzluk vermek
вызыва́ть чу́вство благода́рности — şükran duygusu uyandırmak
причи́на вызыва́ет сле́дствие — neden sonucu meydana getirir
э́то утвержде́ние вызыва́ет лишь улы́бку — bu iddia sadece tebessüme değer
факт, не вызыва́ющий сомне́ний — kuşku götürmez bir olay
-
4 внушать
telkin etmek; uyandırmak (şüphe/güven)* * *1) telkin etmekвнушить кому-л. мысль, что... —... fikrini telkin etmek
2) uyandırmakвнуша́ть дове́рие — güven (duygusu) vermek
внуша́ть подозрение — şüphe uyandırmak
что́бы внуши́ть уваже́ние к себе́ — kendini saydırmak için
-
5 возбуждать
heyecanlandırmak; uyandırmak (ilgi); kışkırtmak* * *несов.; сов. - возбуди́ть1) uyandırmakвозбужда́ть аппети́т — iştah açmak
возбужда́ть жа́жду — susatmak
возбужда́ть интере́с — ilgi uyandırmak
2) açmakвозбужда́ть иск / де́ло — dava açmak
3) ( волновать) heyecanlandırmak; coşturmak4) ( восстанавливать против кого-либо) birine karşı kışkırtmak -
6 дразнить
-
7 зажигать
yakmak,tutuşturmak; coşturmak,uyandırmak* * *несов.; сов. - заже́чь1) yakmak, tutuşturmakзажига́ть спи́чку — bir kibrit çakmak
зажига́ть свет — ışığı / elektriği yakmak
-
8 заинтриговать
-
9 пробуждать
несов.; сов. - пробуди́ть, врзпробужда́ть в ком-л. любо́вь к природе — birinde doğa sevgisi uyandırmak
пробуди́ть к жи́зни но́вые пробле́мы — yeni sorunlar yaratmak
-
10 производить
несов.; сов. - произвести́1) (делать, совершить) yapmakпроизводи́ть ремо́нт — onarım yapmak
производи́ть киносъёмку — filim çevirmek
производи́ть раско́пки — kazı(lar) yapmak
в го́роде произведены́ аресты — şehirde tevkifat yapıldı
2) (изготовлять, вырабатывать) üretmekпроизводи́ть нефть — petrol üretmek
стра́ны, производя́щие хло́пок — pamuk üreten / üreticisi ülkeler
промы́шленность, производя́щая сре́дства произво́дства — üretim araçları endüstrisi
производи́ть тра́кторы — traktör üretmek / yapmak / çıkarmak
3) (вызывать, делать) yapmak, uyandırmak, yaratmakпроизводи́ть впечатле́ние на кого-л. — birine izlenim bırakmak
произвести́ сенса́цию — sansasyon uyandırmak
4) ( присваивать звание) terfi ettirmek, yapmakпроизвести́ кого-л. в офице́ры — subaylığa terfi ettirmek, subay yapmak
••произвести́ на свет — dünyaya getirmek
-
11 раздразнить
сов.1) kızdırmakраздразни́ть соба́ку — köpeği kızdırmak
2) uyandırmakраздразни́ть чей-л. аппети́т — birinde iştah uyandırmak
-
12 большой
büyük,geniş* * *врз, тж. → сущ., мbüyük; genişбольшо́й го́род — büyük şehir
большо́й успе́х — büyük başarı
большо́й писа́тель — büyük yazar
слу́шаться больши́х — büyüklerin sözünü dinlemek
больша́я статья́ — geniş bir yazı
большо́й жи́зненный о́пыт — geniş hayat tecrübesi
большое коли́чество заводов и фа́брик — çok sayıda fabrika
все госуда́рства, больши́е и ма́лые — büyük küçük her devlet
у него́ большая семья́ — ailesi kalabalıktır
здесь большо́го ума не тре́буется — bunun için aşırı akıl gerekmiyor
по́льзоваться большо́й симпа́тией — geniş sempati görmek
сли́шком большая вы́держка — фото çok uzun poz
э́то большо́й по́льзы не принесёт — bu fazla bir yarar sağlamaz
вы́звать большо́й интере́с (у) обще́ственности — kamuoyunda geniş ilgi uyandırmak
удели́ть чему-л. большое ме́сто (в газете и т. п.) — geniş bir yer ayırmak
не бу́дет большо́й оши́бкой, е́сли... —...sa pek yanlış olmayacak
••больша́я бу́ква — büyük harf
большо́й па́лец — büyük parmak
большо́й теа́тр — Bolşoy (tiyatrosu)
большо́й ребёнок — koca bebek
больша́я ложь — koca bir yalan
кома́нда продемонстри́ровала большо́й футбо́л — takım büyük bir futbol gösterdi
-
13 возмущать
öfkelendirmek; isyan ettirmek* * *несов.; сов. - возмути́тьöfkelendirmek, infial uyandırmak, isyan ettirmekменя́ бо́льше всего́ возмуща́ет то, что... — beni en çok öfkelendiren / isyan ettiren şey...
-
14 всеобщий
genel* * *1) genelвсео́бщие вы́боры — genel seçim
всео́бщая пе́репись населе́ния — genel nüfus sayımı
всео́бщая мобилиза́ция — genel seferberlik
всео́бщая забасто́вка — genel grev
2) herkesвызыва́ть всео́бщий восто́рг — herkesi hayran bırakmak
вы́звать всео́бщую озабо́ченность — herkeste kaygı uyandırmak
привле́чь к себе́ всео́бщее внима́ние — herkesin dikkatini kendi üzerine çekmek
начала́сь всео́бщая па́ника — âlem / herkes paniğe uğradı
3) evrenselвсео́бщие зако́ны приро́ды — evrensel doğa yasaları
угрожа́ть всео́бщему миру — dünya barışı için tehdit oluşturmak
-
15 жалость
acıma* * *жвы́звать чу́вство жа́лости у кого-л. — birinim acıma duygusu uyandırmak, birini acındırmak
••кака́я жа́лость! — ne yazık!
-
16 интерес
faiz* * *м1) ilgi; ilginçlikвозбужда́ть / вызыва́ть интере́с — ilgi / merak uyandırmak
те́ма потеря́ла для него́ вся́кий интере́с — bu konu kendisi için bütün ilginçliğini yitirdi
слу́шать с интере́сом — ilgi ile dinlemek
2) (интере́сы) мн. çıkar; yararкла́ссовые интере́сы — sınıfsal çıkarlar
в интере́сах ми́ра во всём ми́ре — dünya barışının yararına
ли́чные интере́сы — kişisel çıkarlar
сфе́ра интере́сов молодёжи — gençlerin ilgi alanları
э́то в ва́ших интере́сах — bu, çıkarınızadır
-
17 интересовать
ilgilendirmek; ilgi uyandırmak; meraklı / merakı olmak; merak etmekего́ интересова́ла то́лько му́зыка — ancak müziğe meraklıydı
пье́са интересова́ла всех — piyes / oyun herkeste ilgi uyandırıyordu
э́то меня́ не интересу́ет! — bu beni ilgilendirmez!
-
18 интриговать
-
19 наводить
1) (оружие, приборы) doğrultmak; tevcih etmekнаводи́ть самолёт на цель — uçağı hedefe yöneltmek
наводи́ть на ре́зкость — фото netlik ayarı yapmak
2) перен. vermek; salmakнаводи́ть тоску́ на кого-л. — birine kasvet vermek
наводи́ть страх / у́жас на кого-л. — birine korku / dehşet salmak / saçmak
3) перен. uyandırmakнавести́ кого-л. на размышле́ния о чём-л. — birine bir şeyi düşündürmek
э́то навело́ его́ на подозре́ние — bu onda şüphe uyandırdı
4) в соч.наводи́ть вре́менный мост — eğreti köprü kurmak
••наводи́ть мосты́ — köprüler kurmak
наводи́ть поря́док — düzene koymak / sokmak; düzen vermek; derleyip toplamak / toparlamak ( в помещении); kamu düzenini sağlamak ( общественный)
навести́ красоту́ (подкраситься) — разг. makyajını tazelemek
-
20 озабоченность
- 1
- 2
См. также в других словарях:
uyandırmak — i 1) Uyanmasına yol açmak Anası sabah namazı okunurken Ali yi uyandırdı. S. F. Abasıyanık 2) Çıra, lamba, soba vb. ışık veren şeyleri yakmak, tutuşturmak Köşede kuru odun var, uyandır ocağı. A. Gündüz 3) mec. Üstü küllenmiş ateşi yeniden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilgi çekmek (veya uyandırmak) — çevresinde ilgiyi, dikkati ve merakı üzerine toplamak, alaka çekmek, alaka toplamak veya alaka uyandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
... duygusu uyandırmak — bir duygu oluşturmak Bu çeşit mülahazalar bizde ancak bir isyan duygusu uyandırabilirdi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
akis uyandırmak — bir konu üzerinde düşünülmesine, tartışılmasına yol açmak, ilgi veya tepki yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alaka çekmek (veya toplamak veya uyandırmak) — ilgi çekmek Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
infial uyandırmak — kızgınlığa yol açmak, öfke yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
istek uyandırmak — istemesine, arzu duymasına yol açmak İnsanda ille de saçını, yanağını okşamak isteğini uyandıran güzel kız çocuklarını andırırdı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yankı uyandırmak — bir olgu çevrede duygusallık, düşünce, dedikodu gibi tepki yapmak Memleket dışında bile birtakım yankılar uyandırmaya başlamıştı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefret uyandırmak — nefret etmesine sebep olmak Çünkü Ömer Bey, başka birinde son derece nefret uyandıran bir kabalık, bir kusur sayılması lazım gelen o gurur ve azamet buhranları içinde bile bir çocuk saflığını saklıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
merakını uyandırmak — merak etmesine sebep olmak, meraklanmak Kızın en çok merakını uyandıran şey, Hasan ın yeni kıyafetiydi. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateşi uyandırmak — sönmek üzere olan ateşi canlandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük