-
1 tutulmak
viverilen söz tutulur was man verspricht, muss man auch halten2) sich verlieben (-e in)birine \tutulmak sich in jdn verlieben3) ( rağbet görmek) ankommen, Anklang findenbiri tarafından \tutulmak bei jdm ankommen4) birinin büyüsüne \tutulmak in jds Bann geratenkapana \tutulmak in eine Falle tappen5) bir hastalığa \tutulmak von einer Krankheit befallen seinkara sevdaya \tutulmak in Melancholie verfallen6) ( uyuşmak) einschlafenbacağım tutuldu mein Bein ist eingeschlafenboynu \tutulmak einen steifen Hals habenbirinin dili [o nutku] \tutulmak ( fig) jdm bleibt die Sprache wegkorkudan dili [o nutku] tutuldu der Schreck verschlug ihm die Sprache -
2 tutulmak
tutulmak pass von tutmak; -e geraten (z.B. in einen Regenguss); gelähmt sein; betroffen werden (-e z.B. von einer Krankheit); erkranken (an D); Stimme heiser werden; ASTR sich verfinstern; sich ärgern (-e über jemanden); sich verlieben (in jemanden);bu işe tutuluyorum fam die Sache hängt mir zum Hals raus -
3 tutulmak
зарази́ться* * *страд. от tutmak1) быть захва́ченным / засти́гнутымyağmura tutulmak — попа́сть под дождь
2) -e заболе́ть чем; подцепи́ть, схвати́тьgrip hastalığına tutulmak — заболе́ть гри́ппом
nezleye tutulmak — схвати́ть на́сморк
3) отнима́тьсяdili tutuldu — а) у него́ язы́к отня́лся́; б) он онеме́л ( от страха)
4) быть по́йманным / схва́ченным5) астр. произойти́ ( о затмении)6) -i влюби́ться в кого7) -e испы́тывать неприя́знь к кому-чему•• -
4 tutulmak
n. have a crush on smb.--------v. be held, be taken, be at a premium, be in a request, make a hit, attack, attaint, catch on, come in, come up, drop, be enamored of, go into, incur, indulge, smite, be smitten with, stiffen, be stuck, be stuck on, be taken with -
5 tutulmak
Tutulmaq -
6 tutulmak
انخسفتعشقخسف -
7 tutulmak
1. انخسف [اِنْخَسَفَ]Anlamı: tutulma olayına uğramak2. تعشق [تَعَشَّقَ]Anlamı: sevmek3. خسف [خَسَفَ]Anlamı: tutulma olayına uğramak -
8 tutulmak
"to be held; (güneþ, ay) to be eclipsed; to fall for, to fall/be in love with; to catch on, to click (with sb); to become stiff, to be stiff; (hastalýk) to go down with sth" -
9 tutulmak
1. to be held or caught. 2. (for something) to catch on, become popular. 3. (for a celestial body) to be obscured from view (owing to an eclipse). 4. (for a part of one´s body) to get stiff: Boynum tutuldu. I´ve got a crick in my neck. 5. (for a part of one´s body) to become paralyzed. 6. to freeze up, become tongue-tied. 7. /a/ to fall in love with. 8. /a/ to get caught in (a storm). 9. /a/ to get mad at, get angry at. -
10 diliyle tutulmak
= diliyle yakalanmak быть по́йманным на́ слове -
11 kendi ağzıyla tutulmak
проговори́ться, вы́дать себя́ -
12 nutku tutulmak
лиша́ться да́ра ре́чи, онеме́ть -
13 yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
≈ из огня́ да в по́лымя -
14 kara sevdaya tutulmak
гыйшык тоту -
15 boynu tutulmak
v. have a stiff neck -
16 dili tutulmak
v. be tongue tied -
17 sırtı tutulmak
n. crick one's back -
18 yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
jump out of the frying pan into the fireTurkish-English dictionary > yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
-
19 yağmuruna tutulmak
v. shower -
20 çok tutulmak
v. be in a great request
См. также в других словарях:
tutulmak — tutulmak, yakalanma < II, 120 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tutulmak — nsz 1) Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak Bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu. E. E. Talu 2) Ay ve güneş tutulma olayına uğramak 3) Ünlü olmak, meşhur olmak 4) Tutuk duruma gelmek 5) Bir organı işleyemez olmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cezbeye tutulmak (veya kapılmak) — bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçmek Cezbeye tutulmuş gibi haykırdım, Türkçe haykırdım. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
delicesine tutulmak — aşırı bir biçimde bağlanmak, çok sevmek Mozart müziğine delicesine tutulduğum yıllarda İstanbul daki sanat hareketleri pek cılızdı. N. Nadi … Çağatay Osmanlı Sözlük
hastalık almak (veya kapmak veya hastalığa tutulmak) — bulaşıcı bir hastalığa yakalanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıspazmoza tutulmak — aşırı derecede titremeye başlamak Ben durup dururken ıspazmoza tutulmuş gibi titredikten sonra... B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi ağzıyla tutulmak — suçu, yalanı veya iddiasının yanlışlığı kendi sözüyle ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaibe altında tutulmak — kusurlu, ayıplı olmak, lekeli sayılmak Yakın zamanlarda bizim parlamentomuz da bu gibi şaibeler altında tutuldu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
buhrana tutulmak — buhran geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapana düşmek (veya girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak) — içinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
muaf tutulmak — bir ödev, bir görev bağışlanmak, ayrıcalık tanınmak Askerlikten muaf tutuldu … Çağatay Osmanlı Sözlük