-
1 диагноз
-
2 неопознанный
неопо́знанный труп — kime ait olduğu saptanamamış ceset
самолёт неопо́знанной национа́льной принадле́жности — milliyeti saptanamamış uçak
-
3 опознавать
-
4 безошибочный
hatasız,doğru,şaşmaz* * *hatasız; doğru ( правильный); şaşmaz ( точный)безоши́бочный диа́гноз — тж. перен. şaşmaz teşhis
-
5 диагностика
ж, мед.кли́ника, специализи́рующаяся на диагно́стике ра́ка — kanser teşhisi üzerinde uzmanlaşmış klinik
-
6 олицетворение
-
7 олицетворять
несов.; сов. - олицетвори́ть1) ( представлять в образе живого существа) teşhis etmek; kişileştirmek2) (выражать в каком-л. образе) bir imaj biçiminde betimlemek3) тк. несов. (являться воплощением чего-л.) (canlı) timsali olmak -
8 опознание
-
9 определение
с1) (установление чего-л.) belirleme, tayin (etme); teşhis (etme)определе́ние наказа́ния — юр. cezanın tayini
2) ( формулировка) tanımфилосо́фское определе́ние мате́рии — maddenin felsefi tanımı
дать определе́ние чему-л. — bir şeyin tanımını yapmak
э́тому тру́дно дать определе́ние — bunu tanımlamak güçtür
3) грам. belirten4) юр. karar -
10 определять
несов.; сов. - определи́ть1) врз belirlemek, tayin etmek; teşhis etmekопредели́ть свою́ пози́цию — tutumunu belirlemek
определи́ть судьбу́ кого-чего-л. — kaderini belirlemek
определи́ть задачу́ / цель — hedefi tesbit etmek
определить вы́держку кого-чего-л. — фото pozu kararlaştırmak
день мы ещё не определи́ли — gününü daha kesmedik
2) ( давать характеристику) tanımlamak3) уст., прост. yerleştirmekопредели́ть ребёнка в шко́лу — çocuğu okula yazdırmak
-
11 распознавать
несов.; сов. - распозна́тьраспозна́ть чьи-л. наме́рения — niyetini öğrenmek
-
12 точный
kesin; doğru; vaktim şaşmaz* * *1) kesin; doğru, hassasто́чные све́дения / да́нные — kesin bilgiler
то́чная да́та — kesin bir tarih
то́чный диа́гноз — kesin teşhis
то́чные весы́ — hassas terazi
то́чные прибо́ры — hassas aletler
то́чные часы́ — doğru / dakik saat
то́чный перево́д — doğru çeviri
то́чное попада́ние (в цель) — tam isabet
2) ( пунктуальный - о человеке) vaktini şaşmazэ́то был челове́к, то́чный как часы́ — saat gibi muntazam bir insandı
••то́чные нау́ки — kesin / sağın bilimler
-
13 точный диагноз
kesin teşhis
См. также в других словарях:
teşhis — is., Ar. teşḫīṣ 1) Kim ve ne olduğunu anlama, tanıma, seçme 2) ed. Kişileştirme 3) tıp Tanı Önceden koyduğu nice teşhislerin doğruluğu sonradan kaç defa sabit olmuş. A. Ş. Hisar Birleşik Sözler teşhis ve intak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşhis etmek (veya koymak) — 1) kim ve ne olduğunu anlamak, tanımak, seçmek Acaba kendiniz hakkında siz ne teşhis koymuş ve son olarak ne hüküm vermiştiniz? A. Ş. Hisar 2) elde bulunan verilere, belgelere göre bir durumun sebeplerini, niteliklerini tespit etmek 3) tıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşhîs etmek — 1. ayırt etmek. 2. tanı koymak. ♦ teşhîs olunmak. ayırt edilmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
teşhîs — (A.) [ ﺺﻴﺨﺸﺕ ] 1. ayırt etme. 2. kişilik kazandırma. 3. tanı … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TEŞHİS — Şahıslandırma. Şekil ve suret verme. Seçme, ayırma, ne olduğunu anlama. Tanıma. * Hastalığın ne olduğunu anlayıp bilmek. * Edb: Canlılandırmak, suretlendirmek. * Eşyaya şahsiyet vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
teşhis ve intak — is., ed. Cansızları canlandırma ve konuşmayan varlıkları konuşturma … Çağatay Osmanlı Sözlük
teşhîs edilmek — 1. ayırt edilmek. 2. tanı konulmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
elektroradyoloji — is., tıp, Fr. électroradiologie Hastalıkların teşhis ve tedavi edilmesinde elektrik ışınlarının uygulanmasını öngören tıp dalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hekim — is., Ar. ḥakīm İnsanlardaki hastalıkları teşhis ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimse, doktor, tabip Hekim, ebenin kendi odasına geleceğini sandıysa doğru çıkmadı. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler hekimbaşı başhekim Lokman hekim… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hikâye — is., Ar. ḥikāye 1) Bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılması İşte en geniş bir programla başlamış kırk senenin hikâyesi. R. N. Güntekin 2) Aslı olmayan söz, olay Anlattıkları hep hikâye idi. 3) ed. Gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
intak — is., esk., Ar. inṭāḳ 1) Konuşturma söyletme 2) ed. Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme Birleşik Sözler teşhis ve intak … Çağatay Osmanlı Sözlük