-
1 sokmak
vt1) einführen (-e in), hineinschieben (-e in)2) (hinein) stecken (-e in), (ein) stecken (-e in)cebine \sokmak in die Tasche steckenfişi prize \sokmak den Stecker in die Steckdose stecken4) ( gizlice getirmek) einschmuggeln, schleusen (-e in), (illegal) einführenülkeye kaçak eşya \sokmak Schmuggelware ins Land einführen5) ( fig) andrehen6) araya \sokmak einschiebendevreye \sokmak einschaltenbir şeyi düzene \sokmak etw in Ordnung bringenhizmete \sokmak einsetzenkomaya \sokmak ins Koma versetzentehlikeye \sokmak gefährden, in Gefahr bringen -
2 sokmak
sokmak <- ar> (-e) v/t stecken (in A); einlassen, (herein)lassen (in A); (jemanden ins Parlament) schicken; Insekt stechen; Schlange beißen; in ein Land einführen, schmuggeln; Messer stoßen in A; Sonde einführen in A; Tiere in den Stall lassen; fam jemandem schlechte Waren andrehen -
3 sokmak
v. stick, insert, let in, take into, thrust, tuck in, tuck, dig into, drive, put in, put, enter, instill, sting, bite, drag, engraft, immerse, implicate, ingraft, inject, instil, involve, land, pitchfork, poke, ram, sink into, slide in, work up--------sokmak (arı vs.)v. sting--------sokmak (duruma)v. send--------sokmak (yılan)v. strike* * *pierce -
4 sokmak
(sokar)В1) всо́вывать, втыка́ть, вгоня́ть, вта́лкивать, впи́хивать, вти́скивать; вводи́ть (внутрь)cebine sokmak — спря́тать (засу́нуть) в карма́н
içeri(ye) sokmak — впуска́ть; загоня́ть внутрь
topu kaleye sokmak — заби́ть мяч в воро́та
yanına sokmamak — бли́зко не подпуска́ть к себе или к кому-л
2) жа́лить, куса́ть (об осе, змее)çocuğu arı sokmuş — ребёнка ужа́лила пчела́
3) всучи́ть; наду́ть4) говори́ть ядови́то, жа́лить (коло́ть) слова́ми -
5 sokmak
всу́нуть втыка́ть засу́нуть коло́ть пиха́ть* * *-i1) впуска́ть; вводи́ть, дать войти́ (в помещение и т. п.)hastahaneye ziyaret saatı dışında kimseyi sokmazlar — в больни́цу вне приёмные часы́ никого́ не впуска́ют
2) вонза́ть, втыка́ть, вса́живатьiğne sokmak — кольну́ть иго́лкой
3) жа́лить, куса́ть (об осе, змее и т. п.)çocuğu arı sokmuş — ма́льчика ужа́лила пчела́
onu yılan sokmuş — его́ укуси́ла змея́
4) та́йно ввози́ть в страну́ контраба́нду5) всучи́ть, подсу́нутьsatıcı, elmaların çürüklerini sokmuş — продаве́ц подсу́нул гнилы́е я́блоки
6) неожи́данно вмеша́ться в разгово́р7) перен. уколо́ть, уязви́ть, жа́лить слова́ми -
6 sokmak
2) (çakmak) ХЭIУН -
7 sokmak
тыгып кую; тыгу -
8 sokmak
втыкать, втискивать, вводить внутрь, всовывать, ввинчиватьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > sokmak
-
9 sokmak
pêvedan--------radan--------têxistin -
10 sokmak
1. Soxmaq2. Vurmaq (məs. ilan) -
11 sokmak
дэгъэхьан, хэгъэхьан, хиIун, пеIу -
12 sokmak
(sokmağ)Ein vom Hauptwege abzweigender schmaler Nebenweg -
13 sokmak
"to thrust into, to insert, to stick in, to put in, to plunge into, to dip, to poke; to let in; to sting, to bite; to introduce; to involve, to embroil; to put sb through sth, to put to" -
14 sokmak
"1. /ı, a/ to insert in, thrust in, shove in, stick in, put in. 2. /ı, a/ to let (someone, something) in, admit (someone, something) to (a place), allow (someone, something) to enter. 3. /ı, a/ to smuggle (someone, something) into. 4. /ı/ (for an insect) to sting or bite; (for a snake) to bite." -
15 sokmak
soxmaq -
16 sokmak
wkładać; wprawiać; wstawiać; wsuwać; wtrącać; zamieścić; zamieszczać -
17 itin götüne sokmak
= itin kıçına sokmak осрами́ть, опозо́рить, втопта́ть в грязь -
18 itin kıçına sokmak
-
19 deliğe sokmak
v. hole, hole out--------deliğe sokmak (bilardo)v. pocket -
20 gizlice sokmak
gizlice sokmak (mektup vb.)v. smuggle
См. также в других словарях:
sokmak — sokmak, delmek, döverek inceltmek, toplamak I, 425; I I,18; III, 142bkz: sukmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sokmak — i, ar 1) İçine veya arasına girmesini sağlamak 2) e Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu. F. R. Atay 3) Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak 4) Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokmak — (sokmağ) büyük yollarda münşaib olan dar yol … Çağatay Osmanlı Sözlük
işkenceye sokmak — maddi veya manevi sıkıntı vermek, zora sokmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafasını sokmak — barınabilecek bir yere yerleşmek, başını sokmak Bazen yapayalnız, kafasını sokacak bir damdan mahrum, aç, avare dolaşmış. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
cendereye sokmak — manevi baskı altına almak Yanımızdaki kızı umursamadığımızı göstermek için kör olası bir gururla kendimizi cendereye soktuğumuz çağlar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çomak sokmak (veya koymak) — bir işi aksatan, engelleyen davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
felfelek sokmak — (birinin içine) birini kuşkuya düşürmek ... sen beni bekle, bir gün seni alırım, diye kıza bir felfelek sokmuş. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
fit vermek (veya sokmak) — 1) (birine) birini başkasına karşı kışkırtmak, arayı açmak 2) (birine) kuşku uyandırmak Muhtar, paraları alıp kaçmış olmasınlar diye zihnine bir fit sokmaya bakıyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kundak sokmak (veya koymak) — 1) yangın çıkarmak için bir yere tutuşmuş yağlı bez parçası koymak 2) mec. ara bozacak bir söz söylemek veya böyle bir davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
nifak sokmak — ara açmak, bozgunculuk yapmak Bülent ile haminnesinin arasına derin bir nifak sokmuştu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük