-
1 вес
м1) ağırlıkкако́й у тебя́ вес? — kaç kilosun sen?
весом в то́нну — bir ton ağırlığında, bir tonluk
(поло́женный) вес по́рции — porsiyonun gramajı
продава́ться на вес — kilo / tartı ile satılmak
прибавля́ть в весе, набира́ть вес — kilo almak / toplamak
2) спорт. sıklet, kiloнаилегча́йший вес — sinek sıklet
легча́йший вес — horoz sıklet
сре́дний вес — orta sıklet
он стал чемпио́ном в своём весе — kilosunda şampiyon oldu
3) перен. (влияние, авторитет) ağırlık; nüfuz, itibar -
2 комиссионный
komisyonla ilgili* * *1) в соч.комиссио́нное вознагражде́ние — komisyon
комиссио́нный това́р — satılmak üzere emanet olarak bırakılan mal
2) (комиссио́нные) → сущ., мн. komisyon -
3 комиссия
komisyon* * *ж1) kurul; komisyon; yarkurulизбира́тельная коми́ссия — seçim kurulu
избра́ть коми́ссию — bir yarkurul / komisyon seçmek
2) в соч.сдать что-л. на коми́ссию — satılmak üzere emanet olarak bırakmak
-
4 продаваться
-
5 расходиться
несов.; сов. - разойти́сь1) dağılmakмы разошли́сь по дома́м — evlerimize dağıldık
они́ разошли́сь в ра́зные сто́роны — her biri bir yana gitti
2) ( рассеиваться) dağılmak; erimek ( таять)ту́чи разошли́сь — (kara) bulutlar dağıldı
3) ( распродаваться) satılmak; harcanmak ( расходоваться)э́тот журна́л расхо́дится миллио́нными тиража́ми — bu dergi milyonlar satar
его́ кни́ги расхо́дятся в коли́честве деся́тков ты́сяч экземпля́ров — kitapları onbinlerce satılıyor
кни́га уже́ разошла́сь — kitap tükenmiştir (artık)
де́ньги разошли́сь — para gitti / harcandı / suyunu çekti
4) ( не встречаться в пути) yolda raslaşmamak5) (встретившись, давать пройти) geçmek6) ( порывать отношения) alış-verişi kesmek; ayrılmakона́ разошла́сь с му́жем — kocasından ayrıldı
у нас с ни́ми пути́ давно́ разошли́сь — onlarla yollarımız dünden ayrılmıştır
7) ( не соглашаться) ayrılmakеди́нственное, в чём мы расхо́димся... — ayrıldığımız tek nokta...
мы ре́зко расхо́димся с ним во мне́ниях — onunla aramızda kesin görüş ayrılıkları var
8) ( разветвляться) ayrılmak, çatallanmak ( о дороге)9) перен. ( не совпадать) birbirini tutmamak, çetişmek; ters düşmekу него́ слова́ расхо́дятся с де́лом — sözü / söylediği ile yaptığı birbirini tutmuyor, söylediği yaptığı ile celişiyor
10) перен. azmak; coşmakу него́ разошёлся ревмати́зм — adamın romatizması azmış
е́сли он разойдется, он тебя́ в порошо́к сотрёт — bir azarsa seni un ufak eder
См. также в других словарях:
satılmak — II, 121 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
satılmak — nsz, e 1) Satma işi yapılmak Belki babam, güvercinlerin satıldıklarını iyi karşılamayacaktır. M. Ş. Esendal 2) mec. Para veya çıkar karşılığı, gizlice karşı tarafa hizmet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapan kapana — zf. 1) Yağma edilir biçimde (satılmak) 2) Çok ucuz fiyatla (satılmak) … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gitmek — e, der 1) Bir yere doğru yönelmek 2) den Bir yerden veya bir işten ayrılmak 3) Çıkmak, ulaşmak Bu yol nereye gider? 4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak Her gün çalışmaya gidiyor. 5) nsz Sürmek, devam etmek Ama böyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapan — 1. is., esk., Ar. ḳabbān Pazara satılmak üzere gelen yiyecek maddelerinin tartıldığı resmî büyük kantar ve bu kantarın bulunduğu yer 2. is., Ar. ḳabbān 1) Bazı hayvanları yakalamak için kullanılan, hayvanın ayağının değmesiyle işleyen tuzak 2)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
satılma — is. Satılmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sergen — is., hlk. 1) Raf 2) Nesnelerin, insanlara gösterilmek, satılmak için sergilendiği camlı bölme veya yer, camekân, vitrin … Çağatay Osmanlı Sözlük
işlem görmek — ekon. herhangi bir mal, kıymetli kâğıt, döviz vb. piyasada alınmak, satılmak, değiştirilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapış kapış gitmek — çok çabuk satılmak, çok istenir olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağma gitmek — bir şey çok alıcı bulmak, çok satılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük