-
1 брызгать
saçmak,sıçratmak; sıçramak,fışkırmak; serpmek,püskürmek* * *несов.; сов. - бры́знуть, однокр.1) saçmak; sıçratmakбры́згать слюно́й — tükürükler saçmak; salyalar saçmak ( о животных)
маши́на бры́згала гря́зью во все сто́роны — araba etrafa çamur sıçratıyordu
2) sıçramak; fışkırmakбры́згать и́скрами — kıvılcımlar saçmak
ка́ждая его́ строка́ бры́зжет ю́мором — her satırından mizah fışkırır
3) serpmek; püskürmekбры́згать водо́й в лицо́ — yüzüne su serpmek
бры́згать водо́й на кого-л. — (birinin) üstüne su püskürmek
••бры́згать слюно́й — ağzından salya(lar) saçmak
-
2 источать
saçmak; neşretmek -
3 сеять
несов.; сов. - посе́ять1) ekmek, ekim yapmakсе́ять рожь — çavdar ekmek
2) перен. saçmakсе́ять и́скры — kıvılcımlar saçmak
се́ять смерть — ölüm saçmak
се́ять вражду́ ме́жду наро́дами — halklar arasına düşmanlık tohumları ekmek / atmak / saçmak
••кто се́ет ве́тер - пожнёт бу́рю — посл. rüzgar eken fırtına biçer
не посе́яв, не пожнёшь — погов. ekmeden biçilmez
-
4 сыпать
1) dökmek, serpmekсы́пать корм пти́цам — kuşlara yem dökmek
2) saçmakсы́пать и́скрами — kıvılcım saçmak
3) (о снеге, дожде) serpmek4) перен. yağdırmakсы́пать руга́тельствами — küfür yağdırmak
••сы́пать деньга́ми — para saçmak
-
5 издавать
I несов.; сов. - изда́ть, врзyayımlamak; çıkarmakиздава́ть журна́л — bir dergi çıkarmak
кни́га прекра́сно и́здана — kitabın baskısı çok iyi
II несов.; сов. - изда́тьизда́ть зако́н — bir yasa çıkarmak
издава́ть злово́ние — etrafa pis kokular saçmak
-
6 излучать
yaymak; saçmak -
7 искрить
kıvılcım saçmak; şerare yapmak эл. -
8 наводить
1) (оружие, приборы) doğrultmak; tevcih etmekнаводи́ть самолёт на цель — uçağı hedefe yöneltmek
наводи́ть на ре́зкость — фото netlik ayarı yapmak
2) перен. vermek; salmakнаводи́ть тоску́ на кого-л. — birine kasvet vermek
наводи́ть страх / у́жас на кого-л. — birine korku / dehşet salmak / saçmak
3) перен. uyandırmakнавести́ кого-л. на размышле́ния о чём-л. — birine bir şeyi düşündürmek
э́то навело́ его́ на подозре́ние — bu onda şüphe uyandırdı
4) в соч.наводи́ть вре́менный мост — eğreti köprü kurmak
••наводи́ть мосты́ — köprüler kurmak
наводи́ть поря́док — düzene koymak / sokmak; düzen vermek; derleyip toplamak / toparlamak ( в помещении); kamu düzenini sağlamak ( общественный)
навести́ красоту́ (подкраситься) — разг. makyajını tazelemek
-
9 разбрасывать
несов.; сов. - разброса́ть1) serpiştirmek, serpmekразбра́сывать семена́ — tokum serpmek
2) разг. saçmak; dağıtmakсоро́чки, га́лстуки и други́е ве́щи бы́ли разбро́саны по ко́мнате — gömlek, kravat gibiler ortalığa saçılmıştı
на столе́ всё разбро́сано — masanın üstü pek dağınık
3) разг.его́ друзья́ разбро́саны по всей стране́ — dostları tüm ülkeye dağılmış
разбро́санные по степи́ сёла — istepe serpili / serpilmiş köyler
э́ти два́дцать заво́дов разбро́саны по ра́зным райо́нам — bu yirmi fabrika çeşitli bölgelere dağılmış durumdadır
-
10 раскидывать
несов.; сов. - раски́нуть1) сов. раскида́ть dağıtmak; saçmak; dört yana fırlatmakраски́нуть ковёр по́ полу — (dürülü) halıyı yere yaymak
••раски́нуть умо́м — düşünüp taşınmak
раски́нь мозга́ми! — kafanı işlet!
-
11 рассыпать
несов. - рассып`ать, сов. - расс`ыпать, врзdökmek; serpmek; saçmakрассыпа́ть муку́ по мешка́м — unu çuvallara dökmek / aktarmak
рассыпа́ть корм для кур — tavuklara yem serpmek
собери́ рассы́панные зёрна — dökülmüş taneleri topla
-
12 светиться
1) ışımak, ışık saçmakсвети́лось то́лько одно́ окно́ — yalnız bir pencerede ışık vardı
2) перен. parlamakв её глаза́х свети́лось сча́стье — gözleri mutlulukla parlıyordu, gözlerinde mutluluk parlıyordu
••фо́сфор све́тится в темноте́ — fosfor karanlıkla ışıldar
См. также в других словарях:
saçmak — I, 79, 272; II, 4 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
saçmak — i, ar 1) Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı. M. Ş. Esendal 2) Işık ve ısı yaymak Büyümüş gözler örste dövülen kızgın demir gibi kıvılcımlar saçtı. R. N. Güntekin 3) mec. Belli bir görüşü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sacmak — bir uzvun içten zonklayarak ağrıması … Beypazari ağzindan sözcükler
dehşet saçmak — ortalığa korku vermek Oyun, okuyanı hiçbir tarih kitabının etkilemeyeceği kadar kuvvetle Fransız İhtilali nin amansız, dehşet saçan günleriyle karşı karşıya bırakır. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
döküp saçmak — dağıtmak, ziyan etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
nifak tohumu ekmek (veya saçmak) — huzursuzluk, ara bozma sebebi olacak şeyleri yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
inci saçmak — (ağzından) birbirinden güzel sözler söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
korku saçmak — herkesi korkutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zehir saçmak — çevreye kötü propaganda yapmak veya insanları olumsuz davranışlara yönlendirmek, tahrik etmek, ortalığı karıştırmak Bunlar, etraflarına mütemadiyen zehir saçmakta ve kendi kuruntularını ancak birtakım garip snopluklarla avutmaya çalışmaktadırlar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş saçmak — çok kızmak, çok öfkelenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜNASERE — Saçmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük