-
1 учащать
sıklaştırmak,hızlandırmak* * *несов.; сов. - участи́тьsıklaştırmak; hızlandırmakучасти́ть свои́ посеще́ния — ziyaretlerini sıklaştırmak
-
2 сплачивать
несов.; сов. - сплоти́тьсплоти́ть брёвна в плот — tomrukları yanyana mıhlayıp sal yapmak
2) sıklaştırmakсплоти́ть (свои́) ряды́ — saflarını sıklaştırmak
3) перен. ( объединять) (toplayıp) birleştirmek -
3 смыкать
несов.; сов. - сомкну́ть1) bitiştirmek; sıkıştırmakсмыка́ть ряды́ — sıralarını sıklaştırmak / sıkıştırmak
сомкну́ть кольцо́ окруже́ния — kuşatma çemberini kapamak
2) ( о глазах) kapamakя до утра́ не сомкну́л глаз (не мог заснуть) — sabaha kadar göz kırpmadım / yummadım / gözüme uyku girmedi
-
4 усиление
artırma; şiddetlendirme,yoğunlaştırma; hızlandırma; şiddetlenme,artma; yükseltme* * *1) artırma; yoğunlaştırma, şiddetlendirme; hızlandırma; artma; yoğunlaşma, şiddetlenme; hızlanmaусиле́ние ве́тра — rüzgarın hızlanması
дальне́йшее усиле́ние кри́зиса — bunalımın daha da yoğunlaşması
усиле́ние противоре́чий — çelişkilerin şiddetlenmesi
для усиле́ния конта́ктов — temasları sıklaştırmak için
усиле́ние го́нки вооруже́ний — silahlanma yarışının hızlanması
2) радио, эл. amplifikasyon, yükseltme -
5 усиливать
yoğunlaştırmak; artırmak,şiddetlendirmek; hızlandırmak; güçlendirmek* * *несов.; сов. - уси́литьartırmak; yoğunlaştırmak, şiddetlendirmek; hızlandırmak; güçlendirmekуси́лить жа́жду — susuzluğu artırmak
уси́лить внима́ние к чему-л. — bir şeye daha yakın bir ilgi göstermek
уси́лить контро́ль — kontrolu sıklaştırmak / daha etkili kılmak
уси́лить борьбу́ за разоруже́ние — silahsızlanma için verilen savaşımı hızlandırmak
э́та поли́тика уси́ливала национа́льный гнёт — bu politika ulusal baskıyı yoğunlaştırmaktaydı
э́та а́кция не уси́лила их пози́цию — bu eylem onların konumunu güçlendirmedi
См. также в других словарях:
sıklaştırmak — i Sık duruma getirmek veya sıkça yapmak, sayısını artırmak Böyle gecelerde karanlık, gölgeli yerlerden geçerlerken adımlarını sıklaştırırlardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
şıklaştırmak — i Şık duruma getirmek, şık olmasını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
adımlarını sıklaştırmak — daha küçük ve çabuk adımlar atarak hızlı yürümek, ivmek, acele etmek Ferit daha hızlı yürüdü, onlar da adımlarını sıklaştırarak aradaki mesafeyi muhafazaya çalışıyorlardı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
adım — is. 1) Yürümek için yapılan ayak atışlarının her biri 2) Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 cm olan mesafe 3) Girişim, hamle 4) mat. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol 5) sp. Bir yarışın belirli … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözemek — i, hlk. 1) Kumaştaki deliği örerek kapatmak 2) Dikilen bitkilerin seyrek yerlerini sıklaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıklaştırma — is. Sıklaştırmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
şıklaştırma — is. Şıklaştırmak işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük