-
1 отскакивать
несов.; сов. - отскочи́ть1) geri(ye) sıçramak ( назад); yana sıçramak ( в сторону)2) sıçramak; sekmekмяч отскочи́л от шта́нги — top direkten döndü
мяч отскочи́л от шта́нги в воро́та — top direğe çarpıp kaleye girdi
3) разг. kopmak; atmakпу́говица отскочи́ла — düğme koptu
-
2 скакать
1) atlamak; sıçramak; hoplamak, zıplamak; sekmek; seğirtmekскака́ть через верёвочку — ip atlamak
скака́ть на одно́й ноге́ — sekmek, tek ayak üzerinde sıçramak
скака́ть от ра́дости — sevinçten hoplamak / zıplamak
мяч ска́чет по́ двору — top avluda zıplaya zıplaya gidiyor
2) (о птицах, насекомых) sekmek, sıçramak3) ( галопом) dörtnala gitmekскака́ть во весь опо́р — doludizgin gitmek, atı doludizgin sürmek
4) ( участвовать в скачках - о лошади) koşmak -
3 брызгать
saçmak,sıçratmak; sıçramak,fışkırmak; serpmek,püskürmek* * *несов.; сов. - бры́знуть, однокр.1) saçmak; sıçratmakбры́згать слюно́й — tükürükler saçmak; salyalar saçmak ( о животных)
маши́на бры́згала гря́зью во все сто́роны — araba etrafa çamur sıçratıyordu
2) sıçramak; fışkırmakбры́згать и́скрами — kıvılcımlar saçmak
ка́ждая его́ строка́ бры́зжет ю́мором — her satırından mizah fışkırır
3) serpmek; püskürmekбры́згать водо́й в лицо́ — yüzüne su serpmek
бры́згать водо́й на кого-л. — (birinin) üstüne su püskürmek
••бры́згать слюно́й — ağzından salya(lar) saçmak
-
4 лететь
uçmak,gitmek,geçmek (üzerinden); düşmek,yuvarlanmak; çabuk geçmek,su gibi akmak* * *1) uçmak; gitmek; geçmek; sıçramak (об искрах, грязи и т. п.)над на́ми лете́ли журавли́ — başımızın üzerinden turnalar geçiyordu
сего́дня мы лети́м в Ки́ев — bugün Kiev'e uçuyoruz
мы лети́м самолётом — uçakla gidiyoruz
2) разг. ( падать) düşmek; uçmak; yuvarlanmakлете́ть в про́пасть — uçuruma uçmak / yuvarlanmak
3) ( мчаться) uçarak gitmekлете́ть стрело́й / пу́лей — kurşun gibi / hızıyla gitmek
лете́ть как на кры́льях — kuş kanadıyla gitmek
4) ( о времени) çabuk geçmek; su gibi akmak; kovalamakкак лети́т вре́мя! — vakit ne çabuk geçiyor!
лете́ли неде́ли, ме́сяцы — haftalar, aylar birbirini kovalıyordu
-
5 отпрыгивать
несов.; сов. - отпры́гнуть( в сторону) yana sıçramak -
6 перебрасываться
несов.; сов. - перебро́ситься1) sıçramakого́нь перебро́сился на сосе́днее зда́ние — ateş bitişik yapıya sıçradı
2) birbirine atmak / atıp durmakперебра́сываться мячо́м — topu birbirine atmak
перебро́ситься не́сколькими слова́ми — перен. bir iki kelime konuşmak
перебра́сываться шу́тками — перен. şakalaşmak, şakalaşıp durmak
-
7 перекидываться
несов.; сов. - переки́нутьсяого́нь переки́нулся на сосе́дний дом — ateş bitişik eve sıçradı
забасто́вка переки́нулась на други́е заво́ды — grev başka fabrikalara da sıçradı
-
8 подпрыгивать
несов.; сов. - подпры́гнутьhoplamak, zıplamak, (durduğu yerde) sıçramakподпры́гнуть от ра́дости — sevincinden hoplamak
он так сту́кнул по́ столу, что подпры́гнули таре́лки — yumruğunu masaya bir vurdu ki tabaklar sıçradı
-
9 подскакивать
несов.; сов. - подскочи́ть1) hoplamak, sıçramak, zıplamakподскочи́ть от ра́дости — sevincinden hoplamak
2) перен., разг. (о цене, температуре и т. п.) fırlamak3) koşarak gelmek; bir sıçrayışta varmakон двумя́ прыжка́ми подскочи́л к две́ри — iki sıçrayışta kapının önüne vardı
-
10 полететь
сов.1) см. лететь2) uçmak; gitmekполете́ть на Луну́ — Aya uçmak
он полети́т самолётом — uçakla gidecek
4) ( помчаться) çok hızlı gitmeye başlamakон стрело́й полете́л на вокза́л — yaydan çıkmış ok gibi gara koştu
5) ( о времени) birbirini kovalamak; su gibi akmak6) (о письмах, донесениях, пулях и т. п.) yağmakв него́ полетели ка́мни — üstüne taş(lar) yağdı
7) (об искрах, грязи и т. п.) sıçramak8) ( быстро распространиться) yayılıvermek9) перен., разг. (лишиться должности и т. п.) yuvarlanmakполетел ещё оди́н дикта́тор — bir diktatör daha yuvarlandı
10) перен., разг. (сломаться, нарушиться) kırılmak, bozulmakполете́ли все мои́ пла́ны — tüm planlarım altüst oldu
-
11 попрыгать
сов.(bir süre) atlamak; sıçramak, zıplamak; sekmek ( на одной ноге) -
12 приливать
-
13 прыгать
atlamak; sıçramak, zıplamak, hoplamak; sekmekпры́гать с парашю́том — paraşütle atlamak
(от ра́дости) он пры́гал, как ребёнок — adam çocuklar gibi tepindi
См. также в других словарях:
sıçramak — e 1) Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti. 2) nsz Bir uyarı veya heyecan sebebiyle ürkerek birdenbire olduğu yerde doğrulur gibi sarsılmak Uyumuş olacak ki yataktan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can başına sıçramak — çok korkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
öfkesi başına sıçramak (veya çıkmak veya vurmak) — çok öfkelenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyni sıçramak — aklı başından gitmek Akşam eve gelip de heykelin başını boyun yerinden çatlamış ve güzelim mermer başlığı tuzla buz olmuş görünce beynim sıçradı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan (veya kanı) başına çıkmak (veya sıçramak veya toplanmak) — öfkelenmek Kan başına çıkarmış zavallının ve hep bağırmak, bağırmak istermiş. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan beynine sıçramak (veya çıkmak) — çok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek O görüntü gözlerimin önünde canlanınca kan beynime sıçrıyor, kendimi kaybediyorum. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
uykusu başına sıçramak — 1) uyuyamadığı için sersemleşmek 2) uykusunu iyi alamadığından hırçınlaşmak Eğer bu patırtıdan, ikinci uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda, saç saça, baş başa dövüşeceklerdi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEZEVEN — Sıçramak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAFZ (KAFAZÂN) — Sıçramak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEFEZAN — Sıçramak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEZV — Sıçramak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük