-
1 oralarda
adv. there, thereabout, thereabouts -
2 oralarda
in those parts -
3 óralarda olmamak
не замеча́ть, не обраща́ть внима́ния -
4 óra
то ме́стоóralarda — там, в тех места́х
bizim óraları bu mevsimde soğuk olur — там, в на́ших места́х, в э́то вре́мя го́да быва́ет хо́лодно
óram değil, buram ağrıyor — у меня́ не там, а тут боли́т
óranın havası güzel! — там чуде́сный кли́мат!
••- óradan buradan
- óralarda olmamak -
5 ora
'ora jene(r) Ort, die Gegend (da);orada burada in der ganzen Gegend;oradan buradan hier und da ein bisschen (z.B. lesen);oradan oraya koşmak hin- und herrennen;oralarda dort, in der Gegend; -
6 там
orada* * *1) нареч. orada; orasıтам жа́рко — orası sıcak
там семь ме́сяцев - зима́ — yedi ay kış sürer oralarda
там у меня́ не боли́т — oram ağrımıyor
там, где позволя́ют усло́вия — koşulların mümkün kıldığı yerlerde
наро́д там до́брый — oranın halkı iyi kalplidir
там мы бу́дем то́лько к ве́черу — oraya ancak akşama doğru varırız
2) нареч. (потом, затем) sonraты бери́, а там уж сторгу́емся — al sen, fiyatta uyuşuruz sonra
3) → частица, разг. ne gezerда у него́ како́е-то там де́ло... — bir işi varmış da...
куда́ / како́е там! — ne gezer!
чего́ там! — aldırma! boş ver!
-
7 укрытие
-
8 there
adv. şurada, orada, oralarda, oraya, o konuda————————interj. gördün mü, işte————————pron. şuradaki* * *orada -
9 thereabout
adv. oralarda, civarında, aşağı yukarı, yaklaşık olarak -
10 thereabouts
adv. oralarda, civarında, yaklaşık olarak -
11 thereabout
adv. oralarda, civarında, aşağı yukarı, yaklaşık olarak -
12 thereabouts
adv. oralarda, civarında, yaklaşık olarak -
13 thereabouts
o civarda, o yakinlarda, o ara, oralarda -
14 coin
n m1 köşe [cœ'ʃe]◊La boulangerie fait le coin. — Ekmekçi tam köşede.
2 yer [jeɾ]◊Il a une maison dans le coin. — Oralarda bir evi var.
См. также в других словарях:
oralarda olmamak — işi sezmemiş gibi davranmak, anlamazlıktan gelmek Fakat o hiç oralarda değildi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
artık — sf., ğı 1) İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan 2) Daha çok, daha fazla 3) zf. Bundan böyle, sonra, daha, yeter Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. T. Buğra 4) is. Kalan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrıca — zf. 1) Ayrı olarak, başkaca Devlet konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler. Anayasa 2) Ayrı bir önem verilerek Bu bitki oralarda ayrıca yetiştirilir. 3) Bundan başka … Çağatay Osmanlı Sözlük
coşturmak — i Coşmasını sağlamak, coşmasına yol açmak Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için kopuzlarını çalıyorlar. O. S. Orhon … Çağatay Osmanlı Sözlük
gecelemek — nsz 1) Geceyi bir yerde geçirmek Gönül oralarda gecelemek, ertesi sabahı görmek istiyor. A. Rasim 2) Gecenin geç saatlerine kadar bir şeyle uğraşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gür — sf. 1) Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran Gür, kumral saçlarının çerçevelediği narin yüzü kıpkırmızı idi. Ö. Seyfettin 2) Bol, verimli, feyyaz Oralarda deve dikenleri ve çalı süpürgeleri gür, yeşil, pembe bitmişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
keşke — ünl., Far. kāşki Dilek anlatan cümlelerin başına getirilerek ne olurdu anlamında özlem veya pişmanlık bildiren bir söz, bari, keşki Keşke vazifesi oralarda olsaydı! F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kopuz — is., müz., esk. Ozanların çaldığı telli Türk sazı Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar. O. S. Orhon … Çağatay Osmanlı Sözlük
ora — is. O yer Bizimkiler ora senin, bura benim derken bir ulu dağın başına geldiler. Y. Kemal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller oralarda olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ozan — is. 1) Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar. O. S. Orhon 2) Şiir yazan kimse, şair Birleşik Sözler halk ozanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öğütme — is. Öğütmek işi Bizim oralarda buğdaylarını öğütmeye gelip değirmende kalan köylülere nöbetçi derler. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler öğütme haznesi … Çağatay Osmanlı Sözlük