-
1 испуг
-
2 боязнь
korku,endişe* * *жkorku; endişeбоя́знь одино́чества — yalnızlık korkusu
испы́тывать смерте́льную боя́знь перед чем-л. — bir şeyden ölesiye korkmak, ödü patlamak
из боя́зни опозда́ть на по́езд — trene yetişememek korkusuyla / endişesiyle
-
3 испуганно
korku ile; korka korka; ürkek ürkek ( робко) -
4 вселять
yerleştirmek; vermek (korku/umut)* * *несов.; сов. - всели́ть1) yerleştirmek2) перен. vermekвселя́ть наде́жду — umut vermek
вселя́ть страх — yüreğine korku salmak
-
5 страх
мkorku; dehşet, yılgı ( ужас)без стра́ха — korkusuzca
страх сме́рти — ölüm korkusu
из стра́ха перед кем-чем-л. — korkusundan
страх перед боле́знью — hastalık korkusu
он был в стра́хе — korkuya düşmüştü
дрожа́ть от стра́ха — korkudan titremek
наводи́ть страх на кого-л. — birine korku / dehşet salmak, birini titretmek
испы́тывать страх перед кем-л. — birinden titremek / korkmak
жи́ть всю жизнь в стра́хе — ömrü boyunca korkarak yaşamak
не поддава́ться стра́ху — yüreğini pek tutmak
•• -
6 трепет
titreme; heyecan; korku* * *мтре́пет ли́стьев — yaprakların titreşmesi
тре́пет се́рдца — çarpıntı, yürek çarpıntısı
2) heyecanтре́пет ра́дости, ра́достный тре́пет — sevincin verdiği heyecan
3) перен. ( страх) korkuприводи́ть кого-л. в тре́пет — birini titretmek
испы́тывать тре́пет перед кем-л. — birinden titremek
с тре́петом в го́лосе — sesi titreyerek
-
7 пробочник
-
8 безотчётный
( бессознательный) insiyaki -
9 вселяться
taşınmak,yerleşmek* * *несов.; сов. - всели́ться1) taşınmak, yerleşmek2) перен.в её се́рдце всели́лся страх — yüreğine korku düştü
-
10 закрадываться
несов.; сов. - закра́стьсяgirmek, düşmekв ду́шу его́ закра́лся страх — içine korku girdi
-
11 испытывать
denemek,denemek,duymak,hissetmek,test* * *несов.; сов. - испыта́ть1) denemek; sınamakиспы́тывать мото́р — motoru denemek
испыта́й своё сча́стье — bahtını dene
2) görmek; (görüp) geçirmek; tatmak; çekmek; maruz kalmakиспы́тывать чье-л. терпе́ние — birinin sabrını sınamak
испы́тывать чу́вство за́висти к кому-л. — birine karşı bir kıskançlık duygusu hissetmek
испы́тывать страх перед чем-л. — bir şeyden korku duymak
он мно́гое испыта́л на своём веку́ — ömründe görüp geçirdikleri pek çok
испыта́ть ра́дость побе́ды — zafer sevincini tatmak
он испыта́л мно́го го́ря — çok dert ve acı çekmişti / görmüştü
испы́тывать на себе́ влия́ние чего-л. — bir şeyin etkisine maruz kalmak
испы́тывать нужду́ и го́лод — açlık ve sefalet çekmek
испы́тывать недоста́ток в чём-л. — bir şey sıkıntısı çekmek
-
12 наводить
1) (оружие, приборы) doğrultmak; tevcih etmekнаводи́ть самолёт на цель — uçağı hedefe yöneltmek
наводи́ть на ре́зкость — фото netlik ayarı yapmak
2) перен. vermek; salmakнаводи́ть тоску́ на кого-л. — birine kasvet vermek
наводи́ть страх / у́жас на кого-л. — birine korku / dehşet salmak / saçmak
3) перен. uyandırmakнавести́ кого-л. на размышле́ния о чём-л. — birine bir şeyi düşündürmek
э́то навело́ его́ на подозре́ние — bu onda şüphe uyandırdı
4) в соч.наводи́ть вре́менный мост — eğreti köprü kurmak
••наводи́ть мосты́ — köprüler kurmak
наводи́ть поря́док — düzene koymak / sokmak; düzen vermek; derleyip toplamak / toparlamak ( в помещении); kamu düzenini sağlamak ( общественный)
навести́ красоту́ (подкраситься) — разг. makyajını tazelemek
-
13 непонятный
anlaşılmaz; anlakalmaz; tuhafони́ говори́ли на непоня́тном нам языке́ — anlamadığımız bir dil konuşuluyordu
непоня́тный страх — sebebi bilinmez bir korku
непоня́тный слу́чай — tuhaf bir olay
что тут / здесь непоня́тного? — bunu anlamayacak ne var?
-
14 опасение
сkorku; kuşkuвызыва́ть опасе́ния — kuşku uyandırmak
есть опасе́ние, что... —...dan korkuluyor
-
15 охватывать
несов.; сов. - охвати́ть1) sarmakохвати́ть рука́ми поду́шку — yastığı kollarıyla sarmak
2) воен. (kanadını) kuşatmak3) врз sarmak; kaplamakпла́мя охвати́ло зда́ние — alevler yapıyı sardı
се́рдце её охвати́ла ра́дость — yüreğini sevinç kapladı
его́ охвати́л страх — içinin korku kapladı, onu bir korkudur aldı
4) yayılmakдвиже́ние охвати́ло широ́кие наро́дные ма́ссы — hareket geniş halk kitlelerine yayıldı
забасто́вка охвати́ла не́сколько отрасле́й промы́шленности — grev, birkaç sanayi dalını kapladı
5) тк. несов. içine almak, kapsamakэ́тот пери́од охва́тывает сле́дующие го́ды — bu dönem şu yılları kapsar
6) teşmil etmekохвати́ть всех соцсоревнова́нием — herkesin sosyalist yarışmaya katılmasını sağlamak
-
16 подсознательный
подсозна́тельный страх — bilinçaltı korku
-
17 пугать
несов.; сов. - испуга́тьkorkutmak, ürkütmek; göz(ünü) korkutmak ( угрожать)вот э́то меня́ и пуга́ет — benim gözümü korkutan da budur işte
меня́ пуга́ет то, что... — bana korku veren,...
-
18 пробочный
aizbāžņu, korķu -
19 штопор
-
20 пробочник штопор
ncolloq. korķu velkamais
См. также в других словарях:
Korku — Infobox Language name=Korku region=Central India (Madhya Pradesh, Maharashtra) speakers=478,000 (as of 1997) [ [http://www.ethnologue.com/show language.asp?code=kfq Ethnologue report for the Korku language] ] familycolor=Austro Asiatic… … Wikipedia
korku — is. 1) Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor. Y. Z. Ortaç 2) Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara Yollarda korku kalmadı. 3) ruh b. Gerçek veya beklenen bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Korku — ▪ people tribal people of central India concentrated in the states of Mahārāshtra and Madhya Pradesh. At the end of the 20th century, they numbered about 560,000. However, poverty and restricted use of ancestral land due to government… … Universalium
korku — ˈkȯ(ə)r(ˌ)kü noun (plural korku or korkus) Usage: usually capitalized 1. a. : a people inhabiting the forested hills of southern Madhya Pradesh, India b. : a member of such people … Useful english dictionary
Korku — Kọrku, westlichste Volksgruppe mit Mundasprache in Indien. Die etwa 200 000 Korku leben in mehreren isolierten Gruppen im Satpuragebirge von Madhya Pradesh und Maharashtra. Sie sind Hindu … Universal-Lexikon
korku dağları bekler (veya aşırır) — korku her yerde varlığını duyurur … Çağatay Osmanlı Sözlük
korku damarı — is. Kasıklarda olduğu sanılan, korkuyu atlatmak için sıkılması gerektiğine inanılan damar Yere yatırdı. Uzun uzadıya kasıklarıma, korku damarlarıma bastı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
korku düşmek — endişelenmek, korkmak Bir korku düştü canıma acep nola benim hâlim / Derman olmaz ise bana acep nola benim hâlim? Yunus Emre … Çağatay Osmanlı Sözlük
korku salmak — (birine) korkutmak Devletin bu türden denetimlere kalkması, korku salma amacına yöneliktir. M. C. Anday … Çağatay Osmanlı Sözlük
korku vermek — korkutmak Kadınlıktan, erkeklikten tiksiniyordu ve etteki sır ona korku veriyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
Korku — ISO 639 3 Code : kfq ISO 639 2/B Code : ISO 639 2/T Code : ISO 639 1 Code : Scope : Individual Language Type : Living … Names of Languages ISO 639-3