-
1 kaçırmak
похища́ть сгоня́ть угоня́ть упуска́ть* * *-i1) уводи́ть, угоня́ть, похища́ть кого-чтоkız kaçırmak — умыкну́ть де́вушку
uykumu kaçırdı — он переби́л мне сон
2) упуска́ть (случай и т. п.); пропуска́ть; опа́здывать (на поезд и т. п.)elden kaçırmak — упусти́ть из рук
fırsatı kaçırmak — упусти́ть слу́чай, прозева́ть удо́бный моме́нт
ilâcın saatini kaçırdım — я пропусти́л вре́мя приёма лека́рства
penalti kaçırmak — спорт. пропусти́ть пена́льти
suçluyu kaçırdılar — престу́пника упусти́ли
vapuru kaçırmak — опозда́ть на парохо́д
çakmak gaz kaçırıyor — зажига́лка пропуска́ет газ
3) сойти́ с ума́zavallı kaçırdı — бедня́га сошёл с ума́
4) провози́ть контраба́ндойsigara kaçırmak — провози́ть контраба́ндой сигаре́ты
5) скрыва́ть, не пока́зывать кого-чтоkarısını benden kaçırıyor — он не пока́зывает мне свою́ жену́
6) чрезме́рно употребля́ть ( спиртные напитки)biraz fazlaca kaçırmıştım — я хвати́л немно́го ли́шнего
7) -e обмочи́тьсяdonuna kaçırmak — упусти́ть в штаны́
-
2 ağzından kaçırmak
сорва́ться с языка́ -
3 aklını kaçırmak
= aklını oynatmak сойти́ с ума́, лиши́ться рассу́дка -
4 altına kaçırmak
-
5 elden kaçırmak
упусти́ть из свои́х рук -
6 ipin ucunu kaçırmak
упусти́ть, прозева́ть -
7 kantarın topunu kaçırmak
не знать ме́ры, впада́ть в кра́йность -
8 keçileri kaçırmak
впасть в психи́ческое расстро́йство; сойти́ с ума́ -
9 kız kaçırmak
умыкну́ть -
10 tadını kaçırmak
не знать ме́ры, допуска́ть изли́шества, переба́рщивать -
11 treni kaçırmak
а) опозда́ть на по́ездб) упусти́ть удо́бный случай; упусти́ть возмо́жность -
12 ucunu kaçırmak
запу́таться, оказа́ться в тупике́; не находи́ть вы́хода -
13 yatağa kaçırmak
[на]пусти́ть под себя́ ( во сне) -
14 فراردادن
kaçırmak -
15 ağız
рот (м)* * *I выпад. -ğzı1) рот, пасть2) го́рло, го́рлышко; выходно́е отве́рстиеağzı dar şişe — буты́лка с у́зким го́рлышком
cebin ağzı — про́резь карма́на
yanardağın ağzı — кра́тер вулка́на
3) вход (в бухту, залив и т. п.)körfezin ağzı — вход в зали́в
4) нача́ло ( дороги)yolun ağzında — в нача́ле доро́ги
5) края́ (сосуда и т. п.)bardağın ağzı — края́ стака́на
testinin ağzı — края́ кувши́на
6) у́стьеçay ağzı — у́стье реки́
7) разви́лка, перекрёстокdört yol ağzı — перекрёсток доро́г
iki yol ağzı — разви́лка
8) ле́звие9) диале́кт, го́ворRumeli ağzı — румели́йский диале́кт
10) тон, мане́ра ( разговора)ağzı değişti — он заговори́л по-друго́му
bana karşı bu ağzı kullanma — ты со мной таки́м то́ном не разгова́ривай
11) муз. мело́дии, напе́вы (какой-л. местности)12) разг. разsobayı günde iki ağız yakıyoruz — мы то́пим печь два ра́за в день
••ağzı torba değil ki büzesin — погов. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
ağız yüreğin artığını / taşkınını söyler — посл. у кого́ что боли́т, тот о том и говори́т
- ağzında- ağzı açık ayran delisi
- ağzı açık kalmak
- ağzını açıp gözünü yummak
- ağız açmak
- ağzını açmak
- ağız açmamak
- ağzını açmamak
- ağız açtırmamak
- ağız ağza vermek
- ağızdan ağza
- ağızdan ağza geçmek
- ağza alınmaz
- ağza almamak
- ağzına aptesle almak
- ağzını aramak
- ağzına atmak
- ağzından baklayı çıkarmak
- ağzında bakla ıslanmamak
- ağzına bakmak
- ağzının içine bakmak
- ağzına baktırmak
- ağzından bal akmak
- ağzını bıçak açmamak
- ağzına bir kemik bırakmak
- ağzına bir parmak bal çalmak
- ağzında gevelemek
- ağız bozukluğu
- ağız burun birbirine karışmak
- ağzı burnu yerinde
- ağzından çıkanı kulağı duymamak
- ağzından çıkanı kulağı işitmemek
- ağzından çıkmak
- ağız değişikliği
- ağız değiştirmek
- ağzını dilini bağlamak
- ağız dil vermemek
- ağzı dili kurumak - ağzından düşürmemek
- ağzından girip burnundan çıkmak
- ağzı havada
- ağzını havaya açmak
- ağzını hayıra aç!
- ağzıyla kuş tutmak
- ağzından kaçırmak
- ağzını kapamak
- ağzını kiraya vermek
- ağzının kokusunu çekmek
- ağzı kulağına varmak
- ağzı kulaklarına varmak
- ağız kullanmak
- ağzı kurusun!
- ağzından lâf almak
- ağzı lâf yapıyor
- ağzı lâkırdı yapıyor
- ağzından lokmasını almak
- ağzını öpeyim!
- ağzının payını vermek
- ağzının ölçüsünü vermek
- ağız persengi
- ağzının perhizi yok
- ağız satmak
- ağzını sıkı tutmak
- ağzını pek tutmak
- ağzı sulanmak
- ağzı süt kokuyor
- ağız tadıyla
- ağzının tadıyla
- ağzının tadını almak
- ağzının tadını bilmek
- ağzını tıkamak
- ağzını topla!
- ağzı var dili yok
- ağzı yanmak
- ağız yaymak
- ağzından yel alsın!
- ağzını yoklamak
- bir ağızdan
- hep bir ağızdan IIмоло́зиво -
16 akıl
ра́зум (м) ум (м)* * *выпад. -klı1) ум, ра́зумaklı başka yerde — его́ голова́ за́нята други́м
2) па́мятьaklından çıkarmamak — не забыва́ть, держа́ть в голове́
adı aklımda kalmadı — его́ и́мя вы́скочило у меня́ из головы́
3) сове́тakıl almak — получи́ть сове́т
akıl danışmak — сове́товаться
akıl vermek — посове́товать, пода́ть мысль
••akıl için tarik / yol birdir — погов. у разу́мных то́лько оди́н путь
akıl para ile satılmaz — погов. ум за де́ньги не ку́пишь
akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış / beğenmiş — посл. ка́ждый счита́ет себя́ умне́е други́х
akıl yaşta değil, baştadır — погов. му́дрость в голове́, а не в бороде́
akıl kişiye sermayedir — погов. ум - бога́тство челове́ка
akıl akıldan üstündür — погов. ум хорошо́, а два - лу́чше
- bunu aklım almıyorakıl kişiye sermayedir — погов. ум - бога́тство челове́ка
- akıl almaz
- aklı başında
- aklı başında olmamak
- aklı başında değil
- aklı başından gitmek
- aklını başına almak
- aklını başına toplamak
- aklını başına devşirmek
- aklını başka yere vermek
- aklını bozmak
- aklını çalmak - aklı dağılıyor
- aklım duruyor
- akıllara durgunluk vermek
- aklına düşmek
- akıl erdirmemek
- bu işe aklım erdirmiyor - aklı fikri... de
- aklından geçirmek
- aklından geçmek
- aklına gelmek
- aklına getirmek
- aklı gitti
- akıl hastalığı
- akla hayale gelmez
- aklını kaçırmak
- aklını oynatmak
- akıl kârı değil
- aklı kesmek
- akıl öğretmek
- aklını peynir ekmekle yemiş
- aklına sığmamak
- akla sığmaz
- aklını şaşırmak
- aklı şaşmak
- aklı takılmak
- aklının terazisi bozuldu
- aklına uymak
- aklına yelken etmek
- aklı yerinde değil
- aklı zıvanadan çıkmak
- aklından zoru olmak -
17 aklını oynatmak
-
18 alt
1.1) низ, ни́жняя часть (чего-л.)2) оконча́ние, коне́ц (книги, письма и т. п.)2.makalenin altını henüz okuyamadım — я пока́ ещё не смог дочита́ть ста́тью до конца́
1) ни́жнийalt dudak — ни́жняя губа
alt kısım — ни́жняя часть
2) ни́зший, ни́зкийalt cins — ни́зкий сорт
alt takım — ни́зшее сосло́вие
3) да́льний3.bahçenin alt köşesi — да́льний уголо́к са́да
в функции служ. имениalt bilinç — подсозна́ние
alt komisyon — подкоми́ссия
б) в роли второго компонента одноаффиксного изафета под влия́нием, под возде́йствиемgüneş altında çalışmak — рабо́тать на солнцепёке
bazı şartlar altında — при не́которых усло́виях
serbest yarışmalar altında — под влия́нием свобо́дной конкуре́нции
altına, altında — под
masanın altında — под столо́м
masanın altından — из-под стола́
••- alttan altaaltta kalanın canı çıksın — погов. сла́бых бьют
- alt alta üst üste
- alt etmek
- altına etmek
- altına kaçırmak
- altından girip üstünden çıkmak
- altını ıslatmak
- altından kalkmak
- altında kalmak
- altında kalmamak
- altı kaval üstü şişane
- altına koymak
- alt olmak
- altını üstüne getirmek
- alt yanı çıkmaz sokak -
19 altına etmek
= altına kaçırmak сде́лать под себя́ -
20 don
за́морозки (мн)* * *I1) уст. оде́жда, пла́тье2) кальсо́ны, подшта́нники; трусы́ ( бельё)don gömlek — полуразде́тый
IIdonuna etmek / doldurmak / kaçırmak — не удержа́ться, наде́лать в штаны́ тж. перен. ( со страху)
IIIbu atın donu kırdır — э́та ло́шадь се́рой ма́сти
моро́з, сту́жа, холода́dona çekmek — уда́рить - о моро́зах
don çözülmek — расста́ять
don tutmak — покрыва́ться льдом
testi don tuttu — вода́ в кувши́не замёрзла
См. также в других словарях:
kaçırmak — i 1) Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak 2) Bir işi belirlenen zamanda yapamamak Maçı kaçırdım. 3) nsz Zor kullanarak yanında götürmek Kız kaçırmak. 4) Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek Fırsatı kaçırdım. 5) Yararlanamamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
endazeyi kaçırmak — fazla abartmak, ölçüyü kaçırmak Endazeyi kaçırmışsındır çancı ustası, dedi, olmayacak bahse sürersin emmi oğlumu. K. Bilbaşar … Çağatay Osmanlı Sözlük
abliyi kaçırmak (veya bırakmak veya koyuvermek) — 1) soğukkanlılığını yitirip davranışlarını denetleyememek 2) şaşırıp ne yapacağını bilememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
donuna etmek (veya kaçırmak veya doldurmak veya yapmak) — 1) küçük veya büyük abdestini donuna etmek 2) mec. çok korkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
döviz kaçırmak — yurt dışına izinsiz döviz çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
treni kaçırmak — bir şeyi elde etme, bir işi gerçekleştirme fırsatını ve imkânını yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
vergi kaçırmak — bildirimde bulunmamak veya eksik bildirim sonucu ödemesi gereken vergiyi ödememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fazla kaçırmak — alışılmış olan ölçüden çok içmek, yemek veya konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gol kaçırmak — uygun durumda olmasına rağmen karşı takımın kalesine topu sokamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kantarın topunu kaçırmak — ölçüyü kaçırıp aşırı davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölçüyü kaçırmak — yiyip içmekte veya davranışlarda aşırı gitmek Ateşli tartışmalara girdiği zaman bile ölçüyü kaçırmazdı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük