-
1 kaynatmak
vt1) (auf) kochensu \kaynatmak Wasser kochenel kazanıyla aş \kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken2) ( kaynak yapmak) schweißen3) ( fig) vertuschen -
2 kaynatmak
kaynatmak v/t (auf)kochen, (auf)brühen; TECH schweißen; fig schwatzen, tratschen; fam (Geborgtes) behalten;dersi kaynatmak Lehrer vom Unterricht abhalten -
3 kaynatmak
2) гъэжъун (гущыIэр kaynatmak)/ гъэвын (псалъэр kaynatmak) -
4 kaynatmak
кипяти́ть* * *-i1) кипяти́ть; вари́тьeti on dakika kaynattı — она́ вари́ла мя́со в тече́ние десяти́ мину́т
su[yu] kaynatmak — кипяти́ть во́ду
2) тех. соединя́ть, спа́ивать, сва́ривать3) разг. болта́ть; перемыва́ть ко́сточки кому4) вызыва́ть изжо́гуbu yemek midemi kaynattı — э́та еда́ вы́звала у меня́ изжо́гу
5) арго незаме́тно стащи́ть, зажи́лить -
5 kaynatmak
v. boil, coddle, scald, keep at a simmer--------kaynatmak (yiyecek)v. poach -
6 kaynatmak
кайнату -
7 kaynatmak
варить, заваривать, сваривать; кипятитьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > kaynatmak
-
8 kaynatmak
kelandin -
9 kaynatmak
Qaynatmaq -
10 kaynatmak
1) В кипяти́ть, вари́ть; зава́ривать2) В тех. сва́ривать, спа́ивать, соединя́ть -
11 kaynatmak
гъэжъон -
12 kaynatmak
أغلىتخاطبتسامرتكالم -
13 kaynatmak
1. أغلى [أَغْلَى]Anlamı: kaynamasını sağlamak2. تخاطب [تَخَاطَبَ]Anlamı: sohbet etmek3. تسامر [تَسَامَرَ]Anlamı: sohbet etmek4. تكالم [تَكَالَمَ]Anlamı: sohbet etmek -
14 kaynatmak
"to boil; to weld; to chat, to gossip" -
15 kaynatmak
/ı/ 1. to boil. 2. to weld. 3. slang to waste (a lesson hour) talking. 4. slang to gab about. 5. slang to nick, steal. 6. slang to leave (a debt) unpaid. -
16 kanını kaynatmak
возбужда́ть, вызыва́ть волне́ние -
17 içten içe kaynatmak
v. simmer -
18 su kaynatmak
v. put the kettle on -
19 uç uca kaynatmak
v. butt weld -
20 yarı kaynatmak
v. parboil
См. также в других словарях:
kaynatmak — II, 357 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kaynatmak — i 1) Kaynamasını sağlamak Kalksam, bir ıhlamur kaynatıp içsem. S. F. Abasıyanık 2) Kaynak yaptırmak 3) argo Unutturmak Ara sıra kendi gecikmelerini araya kaynatmak için beni birkaç gün izinle gönderiyordu. R. N. Güntekin 4) argo Belli etmeden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pekmez kaynatmak — pekmez yapmak Karısı ile kaynatası çoktan kalkmışlar, bahçede pekmez kaynatıyorlar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gır kaynatmak — birkaç kişi işlerini bırakıp yârenlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
el kazanıyla aş kaynatmak — başkasının hazırladığı imkânları kendi hesabına kullanarak iş çevirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanını kaynatmak — heyecanlandırmak, coşturmak Görenin kanını kaynatan bir tadı vardı duruşunun, bakışının. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokratmak — kaynatmak. I I, 333, 334 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fıkırdatmak — i 1) Fıkır fıkır kaynatmak 2) mec. Cilve yapmasına sebep olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gır — is., argo 1) Söz, lakırtı 2) sf. Yalan, uydurma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gır atmak gır geçmek gır kaynatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan — is. 1) Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. Ö. Seyfettin 2) mec … Çağatay Osmanlı Sözlük