-
1 кипеть
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > кипеть
-
2 вскипать
kaynamak; parlamak,öfkelenmek* * *1) тк. сов. kaynamak2) перен. ( о человеке) parlamak, beyni atmak -
3 кипеть
kaynamak* * *kaynamak тж. перен.мо́ре кипе́ло — deniz kaynıyordu
рабо́та у них кипе́ла — harıl harıl çalışıyorlardı
же́нщина вся так и кипе́ла — kadın fıkır fıkır kaynıyordu
в нём кипе́ли стра́сти — (adamın) içinde tutkular kaynaşıyordu
-
4 бурлить
fıkırdamak,kaynamak* * *fıkırdamak; (fıkır fıkır) kaynamak тж. перен. -
5 клокотать
1) (о жидкости и т. п.) fokurdamak; fokur fokur kaynamak2) перен. fıkır fıkır kaynamak; içi içine sığmamakв нём клокота́л гнев — öfkesinden fıkır fıkır kaynıyordu
в ней клокота́ла ра́дость — sevincinden içi içine sığmıyordu
-
6 затягиваться
несов.; сов. - затяну́ться1) ( об узле) sıkıca bağlanmakзатя́гиваться ремнём — kayışını sıkmak
затя́гиваться льдо́м (о жидкости) — buz bağlamak
3) ( о ране) kapanmak; kaynamak; kabuk bağlamak4) uzamak; sürüncemede kalmakбесе́да затяну́лась — söyleşi uzadı
затяну́вшаяся тя́жба — sürüp giden uzun bir dava
5) nefes çekmekзатя́гиваться сигаре́той — sigaranın dumanını içine çekmek
затяну́ться сигаре́той — sigaradan bir nefes çekmek
-
7 кипятиться
-
8 полюбиться
сов., разг.sevmek, hoşlanmak; kanı kaynamakмне сра́зу полюби́лся э́тот па́рень — bu çocuğa kanım kaynadı
-
9 провариваться
-
10 прокипеть
сов. -
11 срастаться
несов.; сов. - срасти́сьkaynamak, kaynaşmakсло́манная кость сросла́сь — kırılan kemik kaynadı
сро́сшиеся бро́ви — çatık kaşlar
(две) сро́сшиеся сли́вы — çatak / ikiz erik
См. также в других словарях:
kaynamak — kaynamak; karşı gelmek, kabulden çekinmek, sözünü reddetmek I, 166, 225, 248, 390, 441; II I, 191, 280, 302bkz: kayınamak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kaynamak — nsz 1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak Su, 100 °C de kaynar. 2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. T. Buğra 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
fıkır fıkır kaynamak — 1) bir şeyden bir yerde çok bulunmak Peynir tenekesinde fıkır fıkır kurt kaynıyor. 2) yerinde duramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için kaynamak — aşırı heyecan, gözü peklik ve hareket içindeyken bunu belli etmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
karınca yuvası gibi kaynamak — (bir yer) çok kalabalık ve hareketli olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazanı kapalı kaynamak — (birinin) içyüzü bilinmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
midesi ekşimek (veya kaynamak veya yanmak) — yeni yenilmiş yiyeceklerden ötürü midede rahatsızlık duymak Mebuslardan midesi ekşiyen birine bizmut, başı ağrıyan bir başkasına veronal verdim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyni kaynamak — aşırı sıcaktan sersemlemek, bunalmak Kızgın güneşin altında bütün gün beynim kaynıyor. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenceresi (veya tencereleri) kaynamak — geçimleri az çok yerinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arada kaynamak — karışık bir durumda gereken ilgiyi görmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği kaynamak — içinde şüphe ve endişe uyanmak Namazı nasıl kıldığını bilmedi, yüreğinde bir şeyler kaynıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük