-
1 завертеть
kapılmak* * *I сов., разг.II сов.жизнь его́ заверте́ла — hayatın hızlı akışına kapıldı gidiyor
( начать вращать) döndürmeye / çevirmeye başlamak -
2 поддаваться
несов.; сов. - подда́ться1) kapılmakподда́ться па́нике — paniğe kapılmak / uğramak
подда́ться на чьи-л. угово́ры — birinin kandırmalarına kapılmak
не поддава́ться на угро́зы — tehditler karşısında yılıp teslim olmamak
2) тк. несов., в соч.не поддава́ться перево́ду (о слове и т. п.) — çeviriye gelmemek
не поддава́ться контро́лю — kontrol edilememek
пластма́сса легко́ поддаётся обрабо́тке — plastik kolay işlenir
э́та боле́знь почти́ не поддаётся лече́нию — bu hastalığın tedavisi hemen hemen olanaksızdır
••не поддава́ться описа́нию — kaleme / yazıya gelmemek
-
3 заражаться
bulaşmak,geçmek* * *несов.; сов. - зарази́ться1) bulaşmak; geçmek; tutulmakон зарази́лся гри́ппом — ona grip bulaştı / geçti
2) перен. geçmek; kapılmakзарази́ться о́бщей ра́достью — umumi sevince kapılmak
-
4 предаваться
несов.; сов. - преда́тьсяkendini vermek / koyvermek, kapılmak, dalmakпредава́ться мечта́м — hayallere kapılmak
предава́ться пья́нству — kendini içkiye vermek
она́ не предала́сь отча́янию — kendini umutsuzluğa koyvermemişti
-
5 ударяться
çarpmak,vurmak* * *несов.; сов. - удари́ться1) çarpmak, vurmakон упа́л и уда́рился голово́й о ка́мень — düştü, başı taşa çarptı
я уда́рился руко́й о дверь — kolumu kapıya vurmuşum / çarpmışım
2) перен. kapılmak; kendini......a vermekуда́риться в бе́гство — tabana kuvvet kaçmak
уда́риться в кра́йность — ifrata kaçmak
уда́риться в па́нику — paniğe kapılmak
-
6 впадать
dökülmek,kavuşmak; çökmek* * *несов.; сов. - впасть1) тк. несов. ( о реке) dökülmek, kavuşmak2) (о глазах, щеках и т. п.) çökmek••впада́ть в отча́яние — ye'se düşmek
впада́ть в па́нику — paniğe kapılmak
впада́ть в противоре́чия — tezatlara düşmek
-
7 забеспокоиться
meraka düşmek,endişelenmek* * *сов.meraka düşmek; telaşa düşmek / kapılmak, endişelenmekвсе мы забеспоко́ились — hepimizde bir endişedir / telaştır başladı
-
8 зажигаться
-
9 захватывать
tutmak,avuçlamak; yakalamak; ele geçirmek,istila etmek,işgal etmek; gasp etmek,zapt etmek* * *I несов.; сов. - захвата́ть, разг.elleye elleye kirletmek; parmaklarıyla kirletmekII несов.; сов. - захвати́ть1) ( брать) tutmak; avuçlamak ( в горсть); yakalamak ( крепко зажимать)2) ( брать с собой) (yanına) almak3) ( завладевать) ele geçirmek; zaptetmek; istila etmek (страну, район); işgal etmek ( оккупировать)захва́тить власть — iktidarı ele geçirmek
захва́ти́ть кре́пость — воен. kaleyi zaptetmek
захва́ти́ть лу́чшие места́ — en iyi yerleri kapmak
4) ( присваивать) gaspetmek, zaptetmek5) (занимать, распространяться на что-л.) istila etmek; tecavüz etmek6) разг. ( заставать) yakalamakдождь захва́тил нас в лесу́ — yağmur bizi ormanda yakaladı
7) ( увлекать) kendini kaptırmak, kapılmakигра́ захва́ти́ла его́ — kendini oyuna kaptırdı
••захва́ти́ть пожа́р во́время — yangını henüz çıkarken bastırmak
у неё дух / дыха́ние захва́ти́ло — soluğu kesildi
-
10 мечтать
düşlemek* * *1) hayale / düşe kapılmak; hayal / düş kurmak2) ( желать) düşlemek; rüyası olmak; özlemekмечта́ть о путеше́ствии — bir seyahat yapmayı düşlemek
-
11 нападать
saldırmak* * *I нап`адатьсов.düşmek; düşe düşe birikmekII напад`атьнесов.; сов. - напа́сть1) saldırmak; basmak; baskın yapmak (совершать внезапный налёт на деревню, помещение и т. п.)2) разг. (о с.-х. вредителях) dadanmak, musallat olmakна де́рево напа́л како́й-то червь — ağaca bir kurt dadandı
напа́сть на след кого-чего-л. — birinin, bir şeyin izini bulmak / yakalamak
4) ( овладевать) kapılmak; almak; sarmakна неё напа́л страх — korkuya kapıldı; onu bir korkudur aldı
5) разг. (обрушиваться с упреками и т. п.) çatmak; saldırmak -
12 находить
I несов.; сов. - найти́врз bulmakон нахо́дит, что э́того ма́ло — bunu az buluyor
э́тот това́р не находи́л спро́са — bu mal rağbet görmüyordu
я не нахожу́ слов, что́бы... —...acak söz bulamıyorum
II несов.; сов. - найти́нашёл вре́мя игра́ть! — tam buldun oynayacak zamanı!
1) kaplamakна го́род нахо́дят ту́чи — şehrin üzerini kara bulutlar kaplamakta
2) перен., разг. kapılmak -
13 обольщаться
несов.; сов. - обольсти́ться -
14 овладевать
несов.; сов. - овладе́ть1) zaptetmek; almak; ele geçirmekовладе́ть го́родом — şehri almak / zaptetmek
2) (о мыслях, чувствах) almak; kapılmak; tutmakим овладе́л страх — korkuya kapıldı, onu bir korkudur aldı
э́та иде́я ста́ла овладева́ть ма́ссами — bu fikir yığınların bilincinde yer edinmeye başladı
3) ( усваивать) özümlemek; öğrenmekовладева́ть но́вой профе́ссией — yeni mesleği öğrenmek
овладева́ть культу́рным наследи́ем про́шлого — geçmişin kültür mirasını özümlemek
овладева́ть зна́ниями — bilgiler edinmek
••овладе́ть собо́й — kendine hakim olmak
-
15 паника
жpanik (-ği)они́ в па́нике — onlar panik içindedir
впасть в па́нику — paniğe kapılmak
вы́звать па́нику среди́ населе́ния — halkta panik yaratmak
-
16 переполошиться
сов., разг.telaşa düşürmek / kapılmak, birbirine girmek -
17 прельщаться
-
18 увлекаться
merak sarmak; düşkün olmak; gönlünü kaptırmak* * *несов.; сов. - увле́чься1) meraklı olmak; merak sarmak; düşkün olmak; düşmekон о́чень увлека́ется жи́вописью — resime çok meraklıdır
он увлёкся литерату́рой — edebiyata merak sardı
он стра́шно увлека́лся футбо́лом — futbol delisiydi
ты сли́шком увлёкся футбо́лом — futbola fazla düştün
он увлёкся кни́гой — kitabın cazibesine kapıldı, kitaba daldı
он увлека́ется спиртны́м — içkiye düşkündür
есть лю́ди, кото́рые так увлекли́сь поуче́нием други́х, что... — akıl hocalığına kendilerini öyle kaptırmış insanlar var ki,...
2) ( влюбляться) kapılmak, gönlünü kaptırmak -
19 фантазия
hayal gücü; fantezi; hayal* * *ж1) hayal gücüтво́рческая фанта́зия — yaratıcı hayal gücü
плод фанта́зии — hayal ürünü
2) ( мечта) hayal (-li); fanteziпредава́ться фанта́зиям — hayallere kapılmak
э́то совсе́м не фанта́зия — bu asla hayal değildir
всё э́то ка́жется фанта́зией — tüm bunlar fantezi gibi geliyor
3) муз. fantezi -
20 впасть в панику
paniğe kapılmak
См. также в других словарях:
kapılmak — e 1) Kapma işine konu olmak Bir ara korkuya kapıldım. R. H. Karay 2) Sürüklenmek Aralarından biri akıntıya kapıldığı zaman ötekiler var kuvvetleriyle dayanarak onu geri çekiyorlardı. R. N. Güntekin 3) mec. Birine güvenip boş bulunarak aldanmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapılmak — kapanmak, hapsedilmek; kap ılmak II, 120 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
vehme kapılmak (veya düşmek) — yersiz korkuya, yanlış düşünceye kapılmak Etrafımda bütün sisleri ve kokularıyla onu görür gibi bir vehme düşerim. R. N. Güntekin Göreceksiniz işin sonu, bize vehme kapıldığımızı anlatacak. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıntıya kapılmak — 1) bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürüklenmek 2) mec. etki altında kalarak bir topluluğun davranışına katılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cereyana kapılmak — 1) elektrik akımıyla çarpılmak 2) suyun akışı içinde kalıp sürüklenmek 3) bir eğilim, bir görüş hareketi içinde yer almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cezbeye tutulmak (veya kapılmak) — bir duygu veya bir inanışın etkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçmek Cezbeye tutulmuş gibi haykırdım, Türkçe haykırdım. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
hissine (veya hislerine) kapılmak — duygusal davranmak Ona mantık ve kıyaslarını yaparken, hissine ve taassubuna kapılmamasını tavsiye edecektim. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
komplekse kapılmak — aşağılık duygusu hissetmek Haklarında yazılan yüceltici eleştirileri de tam anladığımı söyleyemem. O zaman biraz komplekse kapılıyorum. N. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
sanısına kapılmak — sanmak, zannetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutkuya kapılmak — aşırı istek ve eğilim içinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
umutsuzluğa düşmek (veya kapılmak) — umudu kalmamak, güveni sarsılmak, olumsuzluğa sürüklenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük