-
1 отгиб
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > отгиб
-
2 завиток
kıvrım, spiral bezekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > завиток
-
3 загиб
kıvrım, büküm, bükmeТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > загиб
-
4 складка
kıvrım, büküm, büküntüТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > складка
-
5 завиток
-
6 серпантин
-
7 складка
ж1) kırma, pli; kıvrım; potur ( строчёная)ю́бка в скла́дку — kırmalı / plili etek
скла́дка на брю́ках — pantolonun ütü yeri
немну́щаяся скла́дка — bozulmaz pli
скла́дки портье́ры — perdenin kıvrımları
2) ( морщина) buruşuk(luk), kırışık(lık); kırmaскла́дка на нёбе — damağın poturu
у неё скла́дки на ше́е — gerdanı kırmalıdır
3) геол. kıvrım -
8 извив
м -
9 извилина
жkıvrıntı; kıvrım; dolambaç (-cı)изви́лины мо́зга — анат. beyin kıvrımları / büklümleri
-
10 изгиб
-
11 петля
ж1) ilmik (-ği)пе́тля́ арка́на — kemendin ilmiği
два ряда́ пе́те́ль — iki sıra ilmik
верёвка с пе́тлёй на конце́ — ucu ilmikli ip
наки́нуть кому-л. пе́тлю на ше́ю — birinin boynuna ilmik geçirmek
2) ( движение по кривой) geniş kıvrım; lup, luping ав.; havada takla спорт.сде́лать пе́тлю в во́здухе — havada daire çizmek
3) ( для пуговицы) ilik (-ği); halka, dişi kopça ( для крючка)4) (дверная, оконная) menteşe, reze5) перен. ipпе́тли́ ему́ не минова́ть — ipten kurtulamaz
-
12 волюта
helezonvari kıvrım, sütun başlığı süsü, spiral bezekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > волюта
-
13 изгиб
eğilme, eğme, bükme, bükülme, kıvrım, kıvrıntı, sehimТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > изгиб
См. также в других словарях:
kıvrım — is. 1) Bir şeyin kıvrılan yeri, büklüm 2) Bir tür tatlı Cevizli kıvrım. 3) Ayrım, dönemeç Yolun kıvrımında ayrılanlarla dönüp bakıştık. A. Gündüz 4) jeol. Kıvrılma sonunda oluşan toprak dalgası Birleşik Sözler kıvrım kıvrım … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvrım kıvrım — sf. 1) Kıvrımları olan, dalgalanmış bir yüzey veya dalgalı bir çizgi biçiminde olan Saçları kıvrım kıvrım. Kıvrım kıvrım yollar. 2) zf. Kıvrımlı bir biçimde Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kıvrım kıvrım kıvranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvrım kıvrım kıvranmak — 1) çok acı çekerek kıvranmak 2) yalvarma, sıkıntı vb. bir sebeple çok kıvranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bukleli — sf. Kıvrım kıvrım olan (saç) Dal gibi, kara bukleli, aydınlık alınlı ve yaramaz, delişmen... S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
büklüm büklüm — sf. Çok büklümlü, kıvrım kıvrım Büklüm büklüm alnına dökülen kıvırcık saçları vardı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalga — is. 1) Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket Rıhtıma vuran dalgaların temposu da içimdeki ölçüye uyuyor. H. Taner 2) Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem… … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüle lüle — sf. Kıvrımları olan, kıvrım kıvrım Halamın bir kucak, sapsarı, lüle lüle saçları vardı. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıyrılmak — den 1) Sıyırma işine konu olmak Enseden topuğa kadar kıvrım kıvrım düşen esvaplarından yavaş yavaş sıyrılır. Y. K. Beyatlı 2) mec. Bir yerden veya bir durumdan çıkmak, kurtulmak Kaldırımı tıkayan insanların arasından sıyrılıp Bankalar a doğru… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılan gibi — 1) hain, sevimsiz ve soğuk (kimse) 2) kıvrım kıvrım … Çağatay Osmanlı Sözlük
tâbdar — (F.) [ راﺪﺑﺎﺕ ] 1. kıvrım kıvrım, kıvrık. 2. parlak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
HAM-BE-HAM — f. Kıvrım kıvrım. Büklüm büklüm … Yeni Lügat Türkçe Sözlük