-
1 глохнуть
sağırlaşmak; sesi kesilmek; küllenmek,sönmek; körlenmek* * *несов.; сов. - огло́хнуть, загло́хнуть1) сов. - огло́хнуть ( терять слух) sağırlaşmak, kulağı sağır olmak2) сов. - загло́хнуть ( затихать) (sesi) kesilmekшум постепе́нно гло́хнет — yavaş yavaş gürültü kesiliyor
шаги́ загло́хли — ayak sesleri kesildi
мото́р загло́х — motor sustu
3) сов. - загло́хнуть, перен. ( исчезать) küllenmek; sönmekсо вре́менем э́та боль загло́хла — zamanla bu acı küllendi
дру́жба совсе́м загло́хла — dostluk büsbütün söndü
4) сов. - загло́хнуть ( зарастать) yabani otlar bürümekсад загло́х — bahçeyi yabani otlar bürüdü / boğdu
5) сов. - загло́хнуть ( приходить в запустение) körlenmekэ́та у́лица тепе́рь загло́хла — bu sokak körlenmiş bulunuyor
-
2 забываться
unutulmak,küllenmek; dalmak* * *несов.; сов. - забы́ться1) unutulmak; küllenmekтако́е не забу́дется! — öyle şeyler unutulmaz!
боль утра́ты ста́ла забыва́ться — kayıbın verdiği acı küllenmeye başladı
2) врз dalmakзабыва́ться трево́жным сном — kuşkulu bir uykuya dalmak
забыва́ться в мечта́х — rüyalara dalmak
больно́й забы́лся — hasta daldı
3) ( терять самообладание) kendine hakim olamamak; edep dışına çıkmak ( выходить за рамки приличия)не забыва́йся! — haddini bil!; kendine hakim ol!
-
3 утихать
dinmek,yatışmak; küllenmek,sakinleşmek* * *несов.; сов. - ути́хнуть1) dinmek, yatışmak; kesilmek, durmak; küllenmekболь ути́хла — ağrı dindi
бу́ря ути́хла — fırtına dindi / yatıştı
вражда́ утиха́ла — düşmanlık külleniyordu
2) ( успокаиваться - о человеке) sakinleşmek, yatışmak -
4 изворачиваться
несов.; сов. - изверну́ться1) ( от удара) çevik bir hareketle kaçmak2) перен. ( выпутываться) işin içinden sıyrılmak; hileye / hilelere başvurmak ( ловчить); hallenip küllenmek ( жить на ограниченные средства) -
5 перегорать
-
6 подёрнуться
сов.kaplanmak, bürünmekподёрнуться пле́сенью — pamuklanmak
подёрнуться золо́й (об углях) — küllenmek
её глаза подёрнулись слеза́ми — gözleri sulandı, gözlerini yaşlar bürüdü
См. также в других словарях:
küllenmek — nsz 1) Genellikle ateşin üzerinde kül oluşmak 2) mec. Bir acı, bir sıkıntı unutulur gibi olmak İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ... H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâllenip küllenmek — kendi imkânlarıyla iyi kötü geçinip gitmek, kendi yağıyla kavrulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
içinin ateşi küllenmek — sıkıntıdan kurtulmak İçimin ateşi hiç küllenmedi... Yıllar geçtikçe daha alevleniyor... Evlat acısı bu... H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâllenmek — nsz 1) Yeni bir duruma girmek, değişmek 2) Kendinden geçmek, bayılır gibi olmak 3) e, argo Bir şeye karşı istek duymak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hâllenip küllenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
küllenme — is. Küllenmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük