-
1 гизү
gezmek -
2 wandelen
gezmek [-er] v -
3 spazieren
gezmek (in) -
4 гулять
gezmek,gezinmek; tatil olmak; eğlenmek,cümbüş yapmak* * *1) gezmek; gezinmekгуля́ть по па́рку — parkta gezinmek
гуля́ть с детьми́, води́ть дете́й гуля́ть — çocukları gezdirmek
2) разг. ( быть свободным от работы) tatil olmak3) прост. ( веселиться) eğlenmek; keyfetmek; cümbüş yapmak -
5 get about
gezmek, seyahat etmek, iyileşip ayağa kalkmak, yayılmak, gidip gelmek* * *dolaş* * *1) ((of stories, rumours etc) to become well known: I don't know how the story got about that she was leaving.) yayılmak2) (to be able to move or travel about, often of people who have been ill: She didn't get about much after her operation.) dolaşmak -
6 where is the best place to go for a stroll
gezmek için en iyi nereye gidilirEnglish-Turkish dictionary > where is the best place to go for a stroll
-
7 where is the best place to go for a stroll
gezmek için en iyi nereye gidilirEnglish-Turkish dictionary > where is the best place to go for a stroll
-
8 περιηγούμαι
gezmek, tur yapmak -
9 sabbatical
gezmek ya da ögrenim amaciyla isten alinan ücretli izin, (izin) ücretli -
10 ходить
yürümek; gezmek,dolaşmak; işlemek; giymek,takmak* * *1) врз gitmek; yürümek; gezmek; dolaşmak; devam etmek; (ziyaretine) gitmekребёнок ра́но на́чал ходи́ть — çocuk erken yürüdü
малы́ш то́лько у́чится ходи́ть — bebek emekliyor / sıralıyor
больно́й на́чал ходи́ть — hasta gezmeye başladı
ходи́ть пешко́м — yürümek
ходи́ть по́ лесу — ormanı dolaşmak
ходи́ть из угла́ в у́гол — köşeden köşeye gidip gelmek
наверху́ кто́-то хо́дит — yukarıda biri geziyor
ходи́ть вокру́г чего-л. — bir şeyin çevresinde dolanmak
ходи́ть на охо́ту — ava gitmek / çıkmak
ходи́ть по магази́нам — çarşı pazar dolaşmak
ходи́ть в шко́лу — okula gitmek / devam etmek
ходи́ть на ле́кции — konferanslara devam etmek / gitmek
ходи́ть в теа́тр — tiyatroya gitmek
ходи́ть по музе́ям — müzeleri dolaşmak
раз в неде́лю он хо́дит к врачу́ — haftada bir doktora gidiyor
ходи́ть в го́сти — konuk / misafir gitmek
он бо́льше к нам не хо́дит — bize gelmez / uğramaz oldu
2) ( о транспорте) işlemekтуда́ хо́дит авто́бус? — oraya otobüs işler mi?
авто́бус хо́дит туда́ три ра́за в день — otobüs oraya günde üç posta yapar
3) ( о часах) işlemek4) (в чем-л.) giymek; gezmek, dolaşmak; takmakходи́ть в пальто́ — palto giymek
ходи́ть без пальто́ — paltosuz gezmek
ходи́ть в чёрном — karalar giymek
ходи́ть в очка́х — gözlük takmak
здесь в ве́рхней оде́жде не хо́дят — burada palto ile dolaşılmaz
5) ( в игре) oynamak; oynatmak; hamle yapmak шахм.ходи́ть с да́мы — kızı oynamak
ходи́ть королём — şahı oynatmak
конь так не хо́дит — at böyle yürümez
вам ходи́ть — hamle sırası sizde (в шахматах, шашках); el sizde ( в картах)
6) разг. ( быть в обращении) geçmekэ́ти де́ньги уже́ не хо́дят — bu para artık geçmiyor
э́ти де́ньги в их стране́ не хо́дят — bu para onların ülkesinde geçersizdir
7) разг. olmak,...lık etmek / yapmakс утра́ хожу́ голо́дный — sabahtan beri aç duruyorum
когда́ он ходи́л в председа́телях... — başkanlık ettiği sıralarda...
8) bakmakходи́ть за больны́м — hastaya bakmak
ходи́ть за ребёнком — çocuğa bakmak
••э́та дета́ль станка́ хо́дит вверх-вниз — tezgahın bu parçası bir yukarı bir aşağı gider gelir
-
11 бездельничать
aylaklık etmek,boş gezmek* * *aylaklık etmek; boş gezmek, işsiz güçsüz dolaşmak -
12 бороздить
несов.; сов. - взборозди́ть, изборозди́ть1) сов. - взборозди́ть ( прокладывать борозду) iz / karık açmakтра́ктор взборозди́л зе́млю — traktör tomakta iz açıyordu
2) сов. - избороздить, перен. kırış kırış olmakего́ лицо́ бороздя́т морщи́ны — yüzü buruşuklar içinde
лицо́, изборождённое ме́лкими морщи́нами — kırış kırış bir yüz
3) перен. (karış karış) gezmek; gezmedik / dolaşmadık bir yanını bırakmamakборозди́ть моря́ и океа́ны — denizlerde gezmek
изборозди́ть все моря́ — gezmedik deniz bırakmamak
-
13 кататься
patinaj yapmak* * *1) ( катиться) yuvarlanmak2) ( с боку на бок) ağnamak (о лошади и т. п.)3) gezmekката́ться на ло́дке — kayıkla gezmek / dolaşmak
ката́ться на карусе́ли — atlıkarıncaya / dolaba binmek
ката́ться на са́нках — kızak kaymak
ката́ться на конька́х — patinaj yapmak
••ката́ться со́ смеху — gülmekten kırılmak
ката́ться по́ полу от сме́ха — gülmekten yerlere yatmak
-
14 облетать
I несов.; сов. - облете́ть1) ( вокруг) dolanmakоблете́ть Луну́ — Ay çevresinde bir tur yapmak
пти́ца облете́ла де́рево — kuş ağacın etrafında bir dolandı
2) ( пролетать стороной) yanından / ötesinden geçmek3) ( распространяться) yayılıvermek4) dökülmek ( о листьях); yaprakları dökülmek; yaprak dökmek ( о деревьях)II сов.облета́ть на самолёте всю страну́ — uçakla tüm ülkeyi gezmek
-
15 объезжать
несов.; сов. - объе́здить, объе́хать1) dolaşmak; gezmekобъе́хать всю страну на маши́не — arabayla tüm ülkeyi (karış karış) gezmek
2) сов. объе́хать (вокруг чего-л.) dolaşmak; dolanmakвса́дник объе́хал дом и останови́лся у двере́й — atlı evi dolanıp kapı başında durdu
3) сов. объе́хать ( проехать стороной) yanından geçmekобъезжа́й ров спра́ва — hendeğin sağından geç
4) сов. объе́здить ( лошадь) yırtmak; geme eyere alıştırmakэ́та ло́шадь не объе́зжена — bu at hergeledir
-
16 осматривать
несов.; сов. - осмотре́тьgözden geçirmek; muayene etmek; yoklamak; araştırmak; gezmek (музей, город и т. п.); revizyon yapmak тех.осма́тривать больно́го — hastayı muayene etmek
мы осмотре́ли весь дом (выбирая квартиру) — tüm apartmanı gezip gördük
осма́тривать достопримеча́тельности — görülecek yerleri gezmek
-
17 auto
n. otomobil, oto, araba————————pref. kendi kendine, kendi, oto————————v. otomobille gezmek, araba ile gezmek* * *1. kendinden 2. otomobil* * *['o:təu](short for automobile or automatic.) -
18 boat
n. kayık, sandal, tekne, bot, gemi, filika, kayık tabak————————v. kayıkla gezmek* * *kayık* * *[bəut] 1. noun1) (a small vessel for travelling over water: We'll cross the stream by boat.) kayık, filika, sandal2) (a larger vessel for the same purpose; a ship: to cross the Atlantic in a passenger boat.) gemi, vapur3) (a serving-dish shaped like a boat: a gravy-boat.) kayık tabağı2. verb(to sail about in a small boat for pleasure: They are boating on the river.) sandalla gezmek- boatman- in the same boat
- speedboat -
19 canoe
-
20 patrol
n. devriye, devriye gezme, keşif kolu————————v. devriye gezmek* * *1. devriye gez (v.) 2. askeri devriye (n.)* * *[pə'trəul] 1. past tense, past participle - patrolled; verb(to watch or protect (an area) by moving continually around or through it: Soldiers patrolled the streets.) devriye gezmek2. noun1) (a group of people etc who patrol an area: They came across several army patrols in the hills.) devriye2) (the act of watching or guarding by patrolling: The soldiers went out on patrol; ( also adjective) patrol duty.) devriye gezme
См. также в других словарях:
gezmek — nsz, er 1) Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu. O. C. Kaygılı 2) Bir yerde dolaşmak, yürümek Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
devriye gezmek — karakol gezmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
karakol gezmek — huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşmak, devriye gezmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tebdil gezmek — 1) tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek 2) mec. değişik görüntüde olmak Anlayana sivrisinek saz düşüncesine dayanan ve tebdil gezen bir şiir yaygınlaştı. S. Hilav … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı kapı dolaşmak (veya gezmek) — 1) ev ev gezmek 2) iş aramak için her yere başvurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
doktor doktor gezmek (veya dolaşmak) — tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler? A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenar gezmek — bir şeyden uzaklaşmış olmak Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri. Halk türküsü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kucaktan kucağa dolaşmak (veya gezmek) — kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
orası senin, burası benim dolaşmak (veya gezmek) — durmadan gezip dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
salma gezmek (veya dolaşmak) — başıboş hayvan gibi dolaşmak Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar. R. Akyavaş Sokaklarda salma geziyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
saya gezmek — çocuklar ramazanda ve özellikle bayramda çeşitli mâniler söyleyip kapı kapı dolaşarak ufak tefek hediye almak … Çağatay Osmanlı Sözlük