-
1 gezdirmek
1) -i прогу́ливатьçocuğu bahçede gezdirmek — води́ть ребёнка гуля́ть в саду́
2) -i, -de води́ть, проводи́ть чем по чемуelimi omuzunda gezdirdim — я провёл руко́й по его́ плечу́
ütüyü kumaşın üstünde gezdirmek — води́ть утюго́м по тка́ни
3) -i, -e пока́зывать (город и т. п.)bahçeyi misafirlere gezdirmek — показа́ть сад гостя́м
4) -e, -i полива́тьsalataya yağ gezdirmek — запра́вить сала́т ма́слом
-
2 gezdirmek
1) В [вы]води́ть [гуля́ть], прогу́ливатьçocuğu bahçede gezdirmek — води́ть [гуля́ть] ребёнка по са́ду
3) В, Д пока́зывать (дом и т. п.)bahçeyi misafirlere gezdirmek — показа́ть гостя́м сад
4) Д, В полива́ть (маслом, соусом и т. п.)salataya yağ gezdirmek — запра́вить сала́т ма́слом
-
3 gezdirmek
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > gezdirmek
-
4 etrafında\ gezdirmek
обводи́ть -
5 göz\ gezdirmek
огля́дывать -
6 kucak
(-ğı)1) объя́тияkucakta — на рука́х
- a kucak açmak — перен. приня́ть (встре́тить) с распростёртыми объя́тиями, раду́шно приня́ть (приюти́ть) кого
kucakına almak — а) заключи́ть в объя́тия, обня́ть; б) взять на́ руки (ребёнка)
kucakına atmak — броса́ть (толка́ть) в чьи-л. объя́тия
kucak çocuğu — грудно́й ребёнок, младе́нец
- ın kucakına düşmek — перен. попа́сть (угоди́ть) в чьи-л. ла́пы, оказа́ться в сетя́х кого- чего-л
kucak kucaka — в объя́тиях друг дру́га; в обни́мку
- ı kucakında gezdirmek или -ı kucakta gezdirmek — прям., перен. носи́ть на рука́х
kucaktan kucaka gezdirmek — передава́ть из рук в ру́ки (ребёнка)
2) оха́пкаkucak kucak — [це́лыми] оха́пками, вороха́ми, в большо́м коли́честве, в изоби́лии
bir kucak odun — оха́пка дров
bir kucak parlak saç — копна́ блестя́щих воло́с
◊
-ın kucakına oturmak — сесть на коле́ни к кому -
7 gezdirilmek
страд. от gezdirmek -
8 kalem
ру́чка (ж)* * *1) ру́чка; каранда́шkalem açmak — чини́ть каранда́ш
kalem kâğıt — пи́сьменные канцеля́рские принадле́жности
dolma kalem — автору́чка
kurşun kalem — каранда́ш
kamış kalemi — тростнико́вое перо́
taş kalem — гри́фель
tüy kalemi — гуси́ное перо́
2) резе́ц, долото́3) ки́сточка, то́нкая кисть ( для краски)4) канцеля́рия, бюро́kalem arkadaşı — сослужи́вец, колле́га
kalem odası — канцеля́рия, помеще́ние канцеля́рии
5) письмо́, слог, стильkaleme almak — написа́ть, изложи́в в пи́сьменном ви́де
kaleminden — из-под пера́ ( выйти)
kaleme gelmemek — не поддава́ться описа́нию
kalem gezdirmek — де́лать исправле́ния ( в написанном тексте)
kaleminden kan damlamak — писа́ть проникнове́нно, писа́ть от всего́ се́рдца
kalemi olmak — владе́ть перо́м
kalem oynatmak — а) написа́ть; б) пройти́сь карандашо́м, исправля́ть [текст]
kalem yürütmek — писа́ть, попи́сывать
kuvvetli kalemi var — он превосхо́дно владе́ет перо́м
6) перен. писа́тельedebiyatımızın usta kalemlerinden — оди́н из лу́чших писа́телей в на́шей литерату́ре
7) черено́к8) сорт, видbeş kalem ilâç — пять ви́дов лека́рства; пять разли́чных лека́рств
üç kalem erzak — три ви́да проду́ктов
••- kaleme gelir
- kaleme sarılmak
- kalemiyle yaşamak -
9 dikkatli
1.1) внима́тельный; забо́тливыйdikkatli bakış — внима́тельный взгляд
dikkatli hizmet — внима́тельное (предупреди́тельное) обслу́живание
dikkatli öğrenci — внима́тельный учени́к
2) аккура́тный; тща́тельный3) осторо́жный, предусмотри́тельный, осмотри́тельный (о человеке)2.1) (тж. dikkatli dikkatli) внима́тельноdikkatli dikkatli göz gezdirmek — внима́тельно (изуча́юще) осмотре́ть
2) осторо́жно, осмотри́тельно
См. также в других словарях:
gezdirmek — i 1) Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi. O. C. Kaygılı 2) Tanıtmak amacıyla dolaştırmak Konuklara Ankara yı gezdirdi. 3) e, nsz Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül gezdirmek — hlk. seçmek için aklından birçok şey geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz gezdirmek — 1) derinlemesine incelemeden okumak Masanın üstünde bir başka gazete var. Biraz evvel ona göz gezdirdiğim zaman birbiri ardı sıra üç havadis görmüştüm. R. N. Güntekin 2) bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kezitmek — gezdirmek II, 306 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bakınmak — nsz, e 1) Bakma işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak Şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken rehberim beni otele soktu. R. H. Karay 2) hlk. Muayene olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gezdirme — is. Gezdirmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
okşamak — i 1) Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor. H. Taner 2) nsz, mec. Hafifçe dövmek Bir gün hani bir huysuzluk ettiği zaman, al eline, biraz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ovmak — ar 1) Bir şeyin üzerine bastırarak el gezdirmek Şakaklarını, bileklerini kolonya ile ovdum. S. M. Alus 2) Bir yere bir şeyi kuvvetle sürterek temizlemek Tencereyi ovmak. Tahtaları ovmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıvazlamak — i 1) Bir şeyin üstünde yavaş yavaş, hafifçe el gezdirmek Kaşlarından süzülen yağmur damlalarını eliyle sıvazlayarak onlara baktı. O. Hançerlioğlu 2) Okşamak Titreye titreye birkaç kere başımı, sırtımı sıvazladı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük