-
1 gerektiğinde
conj. when -
2 gerektiğinde ve gerektikçe
as and when required -
3 as and when required
gerektiğinde ve gerektikçe -
4 as and when required
gerektiğinde ve gerektikçe -
5 надо
I н`адобезл., → сказ.1) ( следует) gerek; lazım; isterкогда́ надо — gerektiğinde
е́сли надо бу́дет — gerekirse
мне надо е́хать — gitmem gerek, gitmeliyim
ско́лько надо — gereği / icabı kadar
для э́того надо мно́го потруди́ться — bunun olması için çok çalışmak ister / gerek
осма́тривать не надо? — muayene istemez mi?
всё надо бы́ло стро́ить за́ново — herşeyi yeni baştan kurmak gerekmişti
куда́ мне надо обрати́ться? — nereye başvurmam gerekir?
2) ( о потребности)что тебе́ надо? — sana ne(ler) gerek? Neye / nelere muhtaçsın?
де́нег ме́ньше, чем надо — para, ihtiyacından azdır
тако́го мне не надо — böylesinin bana gereği yok
••что тебе́ здесь надо? — ne arıyorsun burada?
кого́ вам надо? — kimi istiyorsunuz?
таки́х друзе́й лу́чше не надо! — böyle dost eksik olsun / olmaz olsun!
ему́ то́лько э́того и надо! — bu hal (onun) canına minnet!
так ему́ и надо! — oh olsun (ona)!
II см. надо́чень мне надо! — umurumda değil!
-
6 when
adv. dığı zaman, ne zaman, iken————————conj. ne zaman, iken, gerektiğinde, dığı sırada, dığında————————interj. ne zaman————————n. ne zaman, ne zamandan kalma* * *1. de (ýf.) 2. ne zaman| (wh.) 3. ne zaman (q.)* * *1. [wen] adverb(at what time(?): When did you arrive?; When will you see her again?; I asked him when the incident had occurred; Tell me when to jump.) ne zaman2. [wən, wen] conjunction1) ((at or during) the time at which: It happened when I was abroad; When you see her, give her this message; When I've finished, I'll telephone you.)...-diğinde,...-ince2) (in spite of the fact that; considering that: Why do you walk when you have a car?) olduğu hâlde•- whence- whenever -
7 gegebenenfalls
gegebenenfalls adv gerektiğinde -
8 gerektik-
gerektik-: gerektiği gibi in gebührender Weise;gerektiğinde im Bedarfsfalle -
9 gerekmek
vi1) nötig sein, gehörenonun için cesaret gerekir dazu gehört Mutşimdi acele etmek gerekiyor nun heißt es, schnell handelngerekmez es ist nicht nötig2) gerektiğinde bei Bedarfgerekirse wenn nötig, wenn es notwendig [o erforderlich] ist3) brauchen, müssenbugün çalışmam gerekmiyor ich brauche heute nicht zu arbeiten, ich muss heute nicht arbeitengerekmez es muss nicht seinbunun doğru olması gerekmez das muss nicht stimmen [o richtig sein] -
10 Bedarf
1) ( Bedürfnis) gereksinme, gerekseme, ihtiyaç;bei \Bedarf gerekirse, gerektiğinde;(je) nach \Bedarf ihtiyaca göre;den \Bedarf an etw decken bir şeyde talebi karşılamak -
11 Umstand
Umstand <-(e) s, -stände> mdie näheren Umstände sind noch nicht bekannt ayrıntılar henüz bilinmiyor2) jur sebep;mildernde Umstände hafifletici sebeplerunter Umständen duruma göre, belki, gerektiğinde;unter keinen Umständen hiçbir durumda [o şekilde];unter diesen Umständen bu durumda, bu koşullar [o şartlar] altında;unter allen Umständen hangi şartta olursa olsun, ille;den Umständen entsprechend şöyle böyle;in anderen Umständen sein bebek beklemek, hamile olmakdas macht gar keine Umstände hiç zahmet değil;machen Sie sich keine Umstände! (hiç) zahmet etmeyin! -
12 u. U.
u. U.Abk von unter Umständen duruma göre, belki, gerektiğinde -
13 nötigenfalls
gerekirsegerektiğinde -
14 مرتجل
مُرْتَجِلhazırcevapAnlamı: gerektiğinde çabuk, yerinde cevaplar bulup veren -
15 hazırcevap
مرتجل [مُرْتَجِل]Anlamı: gerektiğinde çabuk, yerinde cevaplar bulup veren
См. также в других словарях:
hini hacet — gerektiğinde … Hukuk Sözlüğü
para yatırmak — gerektiğinde almak üzere bir yere para vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bayrak — is., ğı 1) Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
besi merası — is. Besleme değeri oldukça yüksek mera bitkileri ile kaplı ve gerektiğinde kesime gönderilecek hayvanların fazla ağırlık kazanmalarını sağlamak için otlatıldıkları doğal veya yapay verimli mera … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekyat — is. Gerektiğinde açılıp yatak durumuna getirilebilen koltuk, kanepe Ben holde çekyatın üzerinde yatmaya başladım. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
depo — is., Fr. dépôt 1) Korunmak, saklanmak veya gerektiğinde kullanılmak için bir şeyin konulduğu yer, ardiye Eşya deposu. Su deposu. 2) Bir malın toptan satıldığı ve çokça bulunduğu yer Ben depoya güzel bir portatif eczane ısmarlayacağım. M. Yesari… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dip koçanı — is. Hesap çıkarmaya, gerektiğinde koparılan parça ile karşılaştırma yapmaya yarayan ve yaprakları deftere bağlı olan bölüm … Çağatay Osmanlı Sözlük
hazırcevap — sf., bı, Ar. ḥāżir + cevāb Gerektiğinde çabuk, yerinde cevaplar bulup veren (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihanet — is., Ar. ihānet 1) Hıyanet, hainlik 2) Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik 3) Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ihanet etmek ihanete uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâğıt torba — is. Ambalajlamada kullanılan, kâğıttan yapılan, gerektiğinde özel makinelerde dikilerek hazırlanan torba … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan bankası — is., tıp Gerektiğinde hastalara aktarmak için sağlam kimselerden alınan kanların saklandığı yer … Çağatay Osmanlı Sözlük