-
1 مرر
geçirmek -
2 beleven
geçirmek [-ir] v -
3 doorbrengen
geçirmek [-ir] v -
4 ondergaan
geçirmek [-ir] v -
5 ondervinden
geçirmek [-ir] v -
6 вдевать
-
7 заправлять
geçirmek,sokmak; yakıt koymak,yakıt ikmali yapmak* * *несов.; сов. - запра́вить1) ( засовывать) geçirmek; sokmak2) çalmakзаправля́ть суп смета́ной — çorbaya ekşi krema çalmak
3) ( автомашину) (deposuna) yakıt koymak; yakıt ikmali yapmak -
8 while away
geçirmek* * *(to pass (time) without boredom: He whiled away the time by reading.) sıkılmadan vakit geçirmek -
9 διαπεραιώνω
geçirmek, karşıya geçirmek -
10 get over
geçirmek (hastalık), atlatmak, üstesinden gelmek, başa çıkmak, taşmak, iletmek, hazmetmek* * *kurtul* * *1) (to recover from (an illness, surprise, disappointment etc): I've got over my cold now; I can't get over her leaving so suddenly.) iyileşmek, atlatmak2) (to manage to make (oneself or something) understood: We must get our message over to the general public.) anlatmak3) ((with with) to do (something one does not want to do): I'm not looking forward to this meeting, but let's get it over (with).) (bir an evvel) yapıp kurtulmak -
11 pass on
geçirmek, devretmek, geçmek, devam etmek* * *gecikmeden git* * *1) (to give to someone else (usually something which one has been given by a third person): I passed on his message.) iletmek, vermek2) (to die: His mother passed on yesterday.) ölmek -
12 come through
geçirmek, atlatmak, iyileşmek, başarmak, sonuca ulaşmak, üstesinden gelmek* * *başarıyla çık -
13 күчерү
geçirmek, kopya etmek -
14 μεταδίδω
geçirmek, yaymak -
15 φερμάρω
geçirmek, koymak -
16 erleben
geçirmekgörmekyaşamak -
17 polstern
geçirmekkaplamak (kumaş) -
18 verbringen
geçirmek (zaman) -
19 verleben
geçirmekgörmek -
20 проводить
I несов.; сов. - провести́1) geçirmekпроводи́ть суда́ по каналу — gemileri kanaldan geçirmek
вас проведу́т по всему́ го́роду — size tüm kenti gezdirecekler
2) gezdirmek; dolaştırmakпровести́ ладо́нью по лбу — elini alnında gezdirmek
3) ( обозначать) çizmekпровести́ черту́ — bir çizgi çizmek / çekmek
провести́ границу по бе́регу реки́ — sınırı nehir kıyısından geçirmek
4) yapmak, kurmak ( сооружать); döşemek, çekmek (прокладывать, тянуть)проводи́ть желе́зную доро́гу — bir demiryolu yapmak / döşemek
в дере́вню провели́ электри́чество — köye elektrik getirildi
дире́ктор провёл на фе́рму газ — müdür çiftliğe havagazı getirtti
5) ( добиваться утверждения) geçirmek; çıkarmak; kabul ettirmekпровести́ законопрое́кт через парла́мент — yasa tasarısını parlamentodan geçirmek
провести́ свое предложе́ние — önerisini kabul ettirmek
6) ( осуществлять) yapmak, düzenlemek; uygulamakпроводи́ть интере́сные наблюде́ния — ilginç gözlemlerde bulunmak
предложе́ние провести́ матч / встре́чу — maç teklifi
проводи́ть поли́тику ми́ра — barış politikası gütmek / izlemek
прави́тельства, проводя́щие поли́тику ра́совой дискримина́ции — ırk ayırımı politikasını uygulayan hükumetler
провести́ ми́тинг — bir miting yapmak / düzenlemek
проводи́ть перегово́ры — görüşmeler yapmak, görüşmelerde bulunmak
премье́р-мини́стр провел пресс-конфере́нцию — başbakan bir basın toplantısı yaptı
проводи́ть кампа́нию — bir kampanya yürütmek
7) ( время) geçirmekгде он прово́дит свобо́дное вре́мя? — boş zamanlarını nerede geçiriyor?
как он прово́дит свобо́дное вре́мя? — boş zamanlarını nasıl değerlendiriyor?
Но́вый год проведе́м вме́сте — yılbaşını birlikte geçiririz
8) тк. несов. iletmek, geçirmekстекло́ не прово́дит электри́чество — cam elektrik geçirmez
9) разг. ( обманывать) aldatmak, yutturmakII сов., см. провожатьего́ не проведе́шь — onu aldatamazsın, ona yutturamazsın, oyuna gelmez, zokayı yutmaz
См. также в других словарях:
geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ele geçirmek — 1) yakalamak Bir yıl sonra verdiği sözü bozdu, bunu başka bir diyarda ele geçirmek sevdasına düştü. Y. K. Karaosmanoğlu 2) sahibi olmak İstanbul u ele geçirmek için bu muharebeye girdiklerini ilan etmekten başka bir şey yapamadılar. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
buhran geçirmek — bunalım geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
heyheyler geçirmek — büyük heyecanlar geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahlilden geçirmek — gözden geçirmek Kalabalığı kısa ve kuş bakışı bir tahlilden geçirelim. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
diş geçirmek — zorla veya inatla istediğini yaptırmak Karşısındakine diş geçirmek inadı gene kabarmıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kışı geçirmek — kış mevsimini bir yerde geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynuna geçirmek — bir şeyi kendine mal etmek, zimmetine geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafasına geçirmek — başına geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözden geçirmek — 1) okumak O günkü gazeteleri gözden geçirdi. F. R. Atay 2) niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak, incelemek, muayene etmek Akşam hazırlanmış sofrayı gözden geçirmek için odasından çıktı. A. Kutlu 3) araç, motor vb.nin çalışıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baygınlık geçirmek — 1) bayılmak 2) mec. çok heyecanlanmak, telaşlanmak Annem, üç gün sonra, sevinç baygınlıkları geçiren Yahudi nin avucuna on altın sayıp yalvardı. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük