-
1 confidently
güvenle -
2 уверенно
уве́ренно смотре́ть в бу́дущее — geleceğe güvenle bakmak
уве́ренно идти́ к це́ли — emin adımlarla hedefe doğru gitmek
уве́ренно держа́ться в седле́ / на ло́шади — atın üstünde güvenli durmak
он сказа́л э́то уве́ренно — bunu emin bir tavırla söyledi
мо́жно уве́ренно сказа́ть, что... —... güvenle söyleyebiliriz
-
3 fiducially
güvenle, emniyetle -
4 getrost
1) ( vertrauensvoll) güvenle;der Zukunft \getrost ins Auge blicken geleceğe güvenle bakmak2) ( ruhig) huzur içinde;\getrost sterben huzur içinde ölmek -
5 vertrauensvoll
-
6 смело
1) cesaretle, yiğitçe; (gözü) yılmadan, korkusuzca ( бесстрашно)2) rahat rahatв э́ту маши́ну сме́ло поме́стятся де́сять челове́к — bu arabaya rahat rahat on kişi sığar
3) güvenleсме́ло могу́ сказа́ть, что... — düvenle söyleyebilirim ki...
-
7 confidently
adv. güvenli olarak, emin olarak, kendine güvenerek, ataklıkla* * *güvenle -
8 on trust
veresiye, güvenle, güvenerek, kredi ile -
9 on trust
veresiye, güvenle, güvenerek, kredi ile -
10 aplomb
-
11 confiant
1 qui a confiance güvenli [ɟyven'li]2 kendinden emin -
12 confiante
1 qui a confiance güvenli [ɟyven'li]2 kendinden emin
См. также в других словарях:
emniyet düğmesi — is. Patlayıcı ve yanıcı aletlerin güvenle kullanılmasına yardımcı olan, kullanıldığı zaman açık, kullanılmadığında da kapalı tutulan düğme … Çağatay Osmanlı Sözlük
güvenilme — is. Güven duyulma, güvenle bakılma … Çağatay Osmanlı Sözlük
güvenilmek — e Güvenle bakılmak, kendisine güven duyulmak Görevini benimseyen insanlara güvenilir … Çağatay Osmanlı Sözlük
inan — is. 1) İnanma işi 2) Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman, itikat ... kendi paylarına düşen fedakârlığı, devlet, millet uğrunda inanla, güvenle, umutla bir daha tazeliyorlardı. R. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
trafik şeridi — is. Taşıtların bir dizi hâlinde güvenle seyredebilmeleri için taşıt yolunun işaretle ayrılmış bir bölümü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıbını basmak — bir şeyi güvenle doğrulamak Aklı yerinde ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAZARÎ — Köyde ve kasabalarda yaşayanların yaşayış şekli ve tarzlarına ait. Şehirli. * Sulh ve asâyiş, sükun ve istirahat zamanlarına mensub ve müteallik. Barış ve güvenle alâkalı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük