-
1 güçlenmek
güçlenmek v/i erstarken -
2 güçlenmek
уси́ливаться, станови́ться си́льным; обрета́ть си́лу -
3 güçlenmek
v. grow stronger, become strong, stiffen, wax strong -
4 güçlenmek
bihêzbûn -
5 güçlenmek
уси́ливаться, укрепля́ться; станови́ться мо́щным; обрета́ть си́лу -
6 güçlenmek
قوي -
7 güçlenmek
قوي [قَوِيَ]Anlamı: güçlü duruma gelmek -
8 güçlenmek
to get strong, to gain strength, to strengthen, to consolidate -
9 güçlenmek
to get strong. -
10 gitgide güçlenmek
v. go from strength to strength -
11 gittikçe güçlenmek
v. go from strength to strength -
12 نيرومند شدن
güçlenmek -
13 grow stronger
güçlenmek, kuvvetlenmek* * *daha kuvvetli geliş -
14 беку
güçlenmek, kapanmak, köklenmek, kökleşmek, pekleşmek, sağlamlaşmak, yerleşmek -
15 беку
güçlenmek, kapanmak, köklenmek, kökleşmek, pekleşmek, sağlamlaşmak, yerleşmek -
16 укрепляться
sağlamlaşmak; güçlenmek,kuvvetlenmek* * *несов.; сов. - укрепи́ться1) sağlamlaşmak; tutmakв тако́м гру́нте сва́я не укрепи́тся — bu toprağa çakılsa kazık tutmaz
2) ( становиться более сильным) kuvvetlenmek, güçlenmekмы́шцы у него́ укрепи́лись — kasları kuvvetlendi / güçlendi
3) перен. sağlamlaşmak, perçinlenmek, güçlenmek; sıkılaşmak; temel tutmakукрепи́лся сою́з ме́жду... —... arasındaki ittifak perçinlendi
свя́зи ме́жду колхо́зами продолжа́ли укрепля́ться — kolhozlar arasındaki bağlar sıkılaşmaya devam etmekteydi
в э́той стране́ укрепи́лся и развива́ется госуда́рственный се́ктор — bu ülkede devlet sektörü temel tutmuş, gelişmektedir
-
17 упрочиться
sağlamlaşmak,güçlenmek* * *сов.sağlamlaşmak; güçlenmek; temel tutmak ( укорениться)его́ положе́ние упро́чилось — durumu sağlamlaştı
-
18 усиливаться
yoğunlaşmak; artmak,şiddetlenmek; hızlanmak; güçlenmek* * *несов.; сов. - уси́литьсяartmak; yoğunlaşmak, şiddetlenmek; hızlanmak; sıklaşmak; güçlenmekдождь уси́лился — yağmur hızlandı / şiddetlendi
уси́лились голоса́ проте́ста — protesto sesleri daha da yükseldi
уси́ливалась зави́симость страны́ от За́пада — ülkenin Batı'ya karşı bağımlılığı artıyordu
уси́ливающаяся эксплуата́ция — yoğunlaşmakta olan sömürü
-
19 go from strength to strength
gitgide güçlenmek, gittikçe güçlenmek -
20 go from strength to strength
gitgide güçlenmek, gittikçe güçlenmek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
güçlenmek — nsz Güçlü duruma gelmek, kuvvetlenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyümek — nsz 1) Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri çocuklar uyurken. F. H. Dağlarca 2) Yetişmek İhtiyar Süleyman Çavuşun ellerinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çelikleşmek — nsz 1) Çelik durumuna gelmek 2) mec. Güçlenmek, güç kazanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dişlenmek — nsz 1) Dişleme işine konu olmak, dişle ısırılmak 2) Tanelenmek, diş tutmak 3) mec. Güçlenmek, dediğini yaptırır olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğrulmak — nsz 1) Eğik veya eğri bir şey, düz bir duruma gelmek 2) Oturan veya yatan bir kimse toparlanmak, dik bir duruma gelmek Uzandığım yerden hafifçe doğrularak onları çizmeye başlıyorum. R. N. Güntekin 3) e Yönelmek Çocuk hızlı, paytak adımlarla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
güçlenme — is. Güçlenmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabarmak — nsz 1) Ağırlığı artmadan hacmi büyümek Ekmek iyi kabardı. 2) Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur. R. N. Güntekin 3) Niceliği artmak, büyümek Masraf… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pekişmek — nsz 1) Sertleşmek, katılaşmak 2) Sıkışmak, tıkanmak 3) mec. Güçlenmek, artmak, çoğalmak, kuvvetlenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
pekleşmek — nsz 1) Sertleşmek, katılaşmak 2) mec. Güçlenmek, sağlamlaşmak Hatta Hüsmen, bir gece rüyasında eşeğin palanını yeşil bir kadifeyle kaplı görmüş, inancı pekleşmişti. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
perçinleşmek — nsz Arkadaşlık, dostluk ilişkileri çok güçlenmek, pekişmek, sağlamlaşmak Zamanla dostlukları daha da perçinleşti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
yükselmek — nsz 1) Yükseğe çıkmak Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti. N. Cumalı 2) Fiyat, çoğalmak, artmak 3) Aşaması artmak 4) Unvan, rütbe vb. ilerlemek 5) mec. Güçlenmek, şiddetlenmek Sağdan soldan nargile… … Çağatay Osmanlı Sözlük