-
1 раствор
мeriyik (-ği); çözelti; harç (-cı) ( строительный)насы́щенный раство́р — doymuş çözelti
физиологи́ческий раство́р — fizyolojik çözelti
раство́р и́звести — kireç şerbeti
-
2 раствор
harç, eriyik, solusyon- асфальтовый раствор
- бентонитовый буровой раствор
- битумный раствор
- буровой раствор
- гидравлический раствор
- гипсовый штукатурный раствор
- глицериновый раствор
- жидкий цементный раствор
- жирный раствор
- известковый раствор
- известковый штукатурный раствор
- кислотостойкий раствор
- мозаичный раствор
- огнеупорный раствор
- однородный раствор
- подвижный раствор
- простой раствор
- пуццолановый раствор
- специальный раствор
- строительный раствор
- тощий раствор
- трассовый раствор
- цементно-известковый раствор
- цементный раствор
- штукатурный раствор
- штукатурный раствор для нижних слоев штукатурного наметаТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > раствор
См. также в других словарях:
eriyik — is., ği, kim. İçindeki katı bir madde erimiş bulunan sıvı, mahlul Birleşik Sözler dispersiyon eriyik … Çağatay Osmanlı Sözlük
dispersiyon eriyik — is., ği Çok ince katı taneciklerin su vb. sıvılarda erimeden dağılması durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşı — is., kim. 1) Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik 2) Bu eriyiğin uygulanması Çiçek aşısı. Kolera aşısı. Tifo aşısı. 3) Bir ağacın dalı veya gövdesi üzerine, aynı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyar madde — is., kim. 1) Bazı ortamlarda çözünerek ortama belli renk veren, doğal veya yapay renkli madde 2) bit. b. Hücre öz suyu içinde eriyik durumunda bulunan renkli madde … Çağatay Osmanlı Sözlük
bromürlü — sf. Yapısında bromür bulunan Bromürlü eriyik … Çağatay Osmanlı Sözlük
dağılım — is. 1) Dağılarak birbirinden ayrılma 2) top. b. Bir toplumda, bir kümede incelenen bir veya birçok özelliğin zamana, yere, seçilen herhangi bir değişkene göre hesaplanan sayısal ve oransal dağılışı 3) db. Bir ses biriminin, anlam biriminin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
donma noktası — is., fiz. 1) Eriyik durumda bulunan bir metalin kendi özelliğine bağlı olarak donmaya başladığı andaki ısı derecesi 2) kim. Suyun donmaya başladığı derece … Çağatay Osmanlı Sözlük
donmak — nsz, ar 1) Sıvı, soğuğun etkisiyle katı duruma gelmek, buz tutmak 2) Yaşamını yitirmek, soğuktan ölmek Donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım. S. F. Abasıyanık 3) Çok üşümek 4) Bitki soğuktan zarar görmek, yararlanılmaz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
magma — is., jeol., Fr. magma Yerin içinde, sıvı veya hamur kıvamında uçucu gazlarla doymuş olarak bulunan eriyik … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahlul — sf., lü, esk., Ar. maḥlūl 1) Hallolmuş, çözülmüş, dağılmış 2) huk. Mirasçısı olmayan bir kimseden hükûmete kalan (mülk) 3) is., kim. Eriyik … Çağatay Osmanlı Sözlük