-
41 coşmamak
v. (neg. form of coşmak) bubble over, boil up, overflow, enthuse, effervesce, let oneself go, glow, gush, slop over -
42 effervesce
v. köpürmek, coşmak, galeyana gelmek* * *1. köpür 2. köpürme* * *[efə'ves](to give off bubbles of gas; to fizz: The champagne effervesced in the glasses.) köpürmek- effervescent -
43 exult
v. sevinçten havalara uçmak, çok sevinmek, bayram etmek, iftihar etmek, övünmek* * *sevin* * *((with in or at) to be very happy; to rejoice: They exulted in their victory / at the news of their victory.) mutlulukla coşmak- exultant- exultation -
44 glow
n. kızarma, kızgınlık, parıltı, coşku, heyecan, hırs, şevk, ihtiras————————v. kızarmak, kıpkırmızı olmak, korlaşmak, kızıllaşmak, coşmak, yanmak, parlamak* * *1. parılda (v.) 2. parıldama (n.) 3. yan (v.) 4. hararet (n.)* * *[ɡləu] 1. verb1) (to give out heat or light without any flame: The coal was glowing in the fire.) pırıldamak, kor gibi parlamak2) (to have red cheeks because of heat, cold, emotion etc: The little boy glowed with pride.) yanakları kızarmak2. noun(the state of glowing: the glow of the coal in the fire.) kızıllık- glowing- glow-worm -
45 gush
n. fışkırma, coşma, taşma, coşku, taşkınlık, sevgi gösterisi————————v. taşmak, coşmak* * *1. fışkır (v.) 2. fışkırma (n.)* * *1. verb1) ((of liquids) to flow out suddenly and in large amounts: Blood gushed from his wound.) fışkırmak2) (to exaggerate one's enthusiasm etc while talking: The lady kept gushing about her husband's success.) coşkunlukla konuşmak; aşırı biçimde göstermek2. noun(a sudden flowing (of a liquid): a gush of water.) fışkırma- gushing- gushingly -
46 overflow
n. taşma, sığmama————————v. azmak, coşmak, taşmak, azıtmak, dolup taşmak, dışına taşmak, su basmak* * *1. taşma 2. taş (v.) 3. taşma (n.)* * *1. [əuvə'flou] verb(to flow over the edge or limits (of): The river overflowed (its banks); The crowd overflowed into the next room.) taşmak2. ['əuvəflou] noun1) (a flowing over of liquid: I put a bucket under the pipe to catch the overflow; ( also adjective) an overflow pipe.) taşma2) (an overflow pipe.) akıntı oluğu -
47 boil up
v. coşmak, fokurdamak -
48 slop over
taşmak, dökülmek, coşmak, taşkınlık yapmak -
49 boil up
v. coşmak, fokurdamak -
50 slop over
taşmak, dökülmek, coşmak, taşkınlık yapmak -
51 بش
acısız; açılmak; bahtlı; bahtiyar; coşmak; ferahlamak; ferahlanmak; gailesiz; gamsız; gönenmek; hazzetmek; hoşlanmak; hoşlaşmak; hoşnut; kedersiz; keyifli; kıvançlı; kıvanmak; memnun; mesut; mutlu; neşeli; sevinçli; şen; üzüntüsüz -
52 بهج
acısız; ağrısız; bahtlı; bahtiyar; coşmak; ferahlamak; ferahlanmak; gailesiz; gamsız; hazzetmek; hoşlanmak; hoşlaşmak; hoşnut; kedersiz; keyifli; kıvançlı; kıvanmak; memnun; mesut; mutlu; neşeli; sevinçli; şen; şenlendirmek; üzüntüsüz; zevkli -
53 حبر
açılmak; âlim; arif; bezemek; coşmak; ferah; ferahlamak; ferahlanmak; ferahlık; haz; hazzetmek; hoşlanmak; hoşlaşmak; keyif; kıvanç; kıvanmak; malumatlı; memnuniyet; memnunluk; mutluluk; mürüvvet; mürekkep; neşe; sevinç; zevk -
54 طرب
acısız; bahtiyar; bahtlı; coşmak; coşturmak; gailesiz; gamsız; huzurlu; hoşnut; kandil; kedersiz; keyifli; kıvançlı; mest; memnun; mesut; musiki; mutlu; müzik; neşeli; sarhoş; sevinçli; şen; üzüntüsüz; zevkli -
55 berauschen
-
56 mitgehen
mitgehen v/i <unreg, -ge-, sn>: mit jemandem mitgehen b-le beraber gitmek;fam etwas mitgehen lassen bş-i yürütmek;mitgehen mit (D) ile coşmak -
57 Schwung
Schwung m <Schwungs; Schwünge> atılım, hamle; fig şevk, coşku, canlılık; (Energie) güç, enerji;in Schwung bringen harekete geçirmek; Person coşturmak;in Schwung kommen harekete gelmek; Person coşmak -
58 აღტაცება
f.sevinmek, zevk almak, coşmaki.sevindirme, takdir -
59 aşk
aşk s1) Liebe fbiriyle \aşk yapmak mit jdm Liebe machen\aşka düşmek sich verlieben\aşkını etkilemek için um seiner Liebsten zu imponierenyasak \aşk verbotene Liebekumarda kaybeden \aşkta kazanır ( prov) Unglück im Spiel, Glück in der Liebe2) ( reg)\aşk etmek ( hızla vurmak) hauen; ( tokat) scheuern3) ( fam)\aşka gelmek ins Schwärmen kommen; ( coşmak) (ganz) aus dem Häuschen geraten4) \aşkına um... WillenTanrı [o Allah] \aşkına um Gottes Willen -
60 coşma
См. также в других словарях:
coşmak — nsz, ar 1) Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyan etmek Askerler sevgili efendilerinin yüzünü görür görmez coşuyorlar. Y. K. Beyatlı 2) Doğa olaylarından herhangi biri birdenbire çoğalıp hızlanmak Coşan sele dur diyorsun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
galeyana gelmek — coşmak, hiddetlenmek ... bir an çalgılar sustu, herkes şaşırmıştı, kimse padişahın birdenbire galeyana gelmesinin sebebini bilmiyordu. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
vecde kapılmak — coşmak, kendinden geçmek Eski konakların mutfağını anlatırken bir tapınağı tasvir eder gibi vecde kapılır. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
arpası çok gelmek — coşmak, azmak, kudurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği parlamak — coşmak, heyecanlanmak Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır adam olmalı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
komınmak — coşmak II, 324 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ateşlenmek — nsz 1) Ateşleme işine konu olmak 2) Vücut ısısı artmak 3) mec. Coşmak, kızışmak, şiddetlenmek Giderek tartışma daha da ateşlendi … Çağatay Osmanlı Sözlük
başkaldırmak — e 1) Ayaklanmak, isyan etmek Hiçbir şeye isyan etmez, kimseye başkaldırmazdı. P. Safa 2) nsz İyice coşmak, kabarmak Başkaldırmış denizle dövüşe dövüşe boğulanı gördün mü? Z. Selimoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
coşma — is. Coşmak işi, galeyan Kadın bir izzetinefis coşmasına benzeyen öfke ile gözlerini açtı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
coşuvermek — nsz Çabucak veya ansızın coşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çağlamak — nsz 1) Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden. Ö. B. Uşaklı 2) mec. Coşmak Musiki, gönüllerin hüzünleriyle zevklerinin birleştiği sınırda çağlayan sesleridir. A. Ş. Hisar Atasözü, Deyim… … Çağatay Osmanlı Sözlük