-
1 cismi
-
2 cismi
прил. физ. телесный (относящийся к телу как к материи, веществу, заполняющим определенную часть пространства). Cismi xassələr телесные свойства -
3 cismi-bimar
устар.Iприл. физически нездоровый, больнойIIв знач. сущ. больной, больная -
4 cismi-can
сущ. душа и тело -
5 cismi-tərkibi
устар. сущ. сложное тело, сложная структура -
6 gök cismi
-
7 gök cismi
астр.небе́сное те́ло -
8 ismi cismi yok
а) без ро́ду без пле́мениб) от него́ никако́й по́льзы нет; что есть, что нет; одно́ назва́ние -
9 ismi var cismi yok
исеме бар, җисеме юк -
10 sonsuz genişleme cismi
infinite extension field -
11 sayı cismi
number field -
12 cısım
(cısmı)тело (в разн. знач.), туловище, корпусorganik cısımlar - органические веществаyabaniy cısımlar - мед. инородные тела -
13 dimansiyon
Cismi ölçmədə istifadə edilən üç ölçüdən (uzunluq, genişlik, dərinlik) hər biri -
14 atmak
1. أرمى [أَرْمَى]2. أفرد [أَفْرَدَ]Anlamı: (bir kimseyi) uzaklaştırmak, göndermek, ilgisini kesmek3. بعد [بَعَّدَ]Anlamı: (bir kimseyi) uzaklaştırmak, göndermek, ilgisini kesmek4. ترك [تَرَكَ]Anlamı: bir şeyi bırakmak, terk etmek5. خذف [خَذَفَ]6. رمى [رَمَى]7. زج [زَجَّ]8. طرح [طَرَحَ]9. عتل [عَتَلَ]10. عزل [عَزَلَ]Anlamı: (bir kimseyi) uzaklaştırmak, göndermek, ilgisini kesmek11. قذف [قَذَفَ]12. نقل [نَقَلَ]13. وضع [وَضَعَ]Anlamı: bir şeyi yere doğru bırakmak14. وطد [وَطَدَ]Anlamı: bir şeyi yere doğru bırakmak -
15 cism
сущ. устар. тело:1. организм человека или животного в его внешних физических формах и проявлениях. Arıq cism худое (худенькое) тело, zəif cism слабое (бессильное) тело, xəstə cism больное тело, cansız cism безжизненное тело, var cismi titrəyir kimin всем телом дрожит (трясется) кто; cisminə can gəlmək оживать, ожить:1) вернуться к жизни, воскреснуть2) перен. воспрянуть духом, испытать прилив сил, бодрости; cismini yandırmaq зажечь огнем любви кого, cismi oda qalanmaq гореть огнём (в огне) любви, быть охваченным пламенем любви2. останки умершего человека. Mərhumun cismini torpağa tapşırmaq предать земле тело покойного (похоронить)3. физическое начало в человеке в противоложность духовному. Ölən cismidir şairin, özü yaşamaqdadır поэт умер телом (телесно, физически), а душой он жив -
16 نصب
Iنَصَب1. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu2. emekAnlamı: çok çalışmak, sa'y3. zahmetAnlamı: sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet4. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumuIIنَصَبَdikmekAnlamı: bir cismi dik olarak durdurmakنَصِبَ1. köpeklemekAnlamı: çok yorulmak2. didinmekIVنَصْبhokkabazlıkAnlamı: yalan dolanla görülen işVنُصُب1. sanemAnlamı: put2. heykelAnlamı: taş, bakır gibi maddelerden yontulan eser, yontu3. put4. anıtAnlamı: önemli ve çok değerli bir eserVIنُصْب1. sanemAnlamı: put2. heykelAnlamı: taş, bakır gibi maddelerden yontulan eser, yontu3. putنَصَّبَ1. görevlendirmekAnlamı: birine bir görev vermek, tavzif etmek2. atamakAnlamı: birini bir göreve getirmek, tayin etmek3. dikmekAnlamı: bir cismi dik olarak durdurmak -
17 çekimlemek
1. اجتذب [اِجْتَذَبَ]2. جبذ [جَبَذَ] -
18 dikmek
1. خاط [خاطَ]Anlamı: yırtılmış kumaş, deri yara vb. yi iğneye geçirilmiş iplikle tuturmak2. خيط [خَيَّط]Anlamı: yırtılmış kumaş, deri yara vb. yi iğneye geçirilmiş iplikle tuturmak3. نصب [نَصَبَ]Anlamı: bir cismi dik olarak durdurmak4. نصب [نَصَّبَ]Anlamı: bir cismi dik olarak durdurmak -
19 Weltkongreß
m ümumdünya konqresi; \Weltkongreßkörper m astr. göy cismi, səma cismi; \Weltkongreßkrieg m dünya müharibəsi; \Weltkongreßkugel t yer kürəsi -
20 isim
назва́ние (с) наименова́ние (с) существи́тельное (с)* * *выпад. -smi1) и́мя, назва́ниеisminde — по и́мени
Askar isminde biri — не́кто по и́мени Аска́р
isim günü — имени́ны
isim koymak — дава́ть и́мя / назва́ние, именова́ть
isim vermek — дава́ть и́мя ( при рождении)
ismi nedir? — как его́ зову́т?
2) и́мя, изве́стностьismi çıkmak — а) просла́виться, ста́ть изве́стным / знамени́тым; б) прослы́ть свои́ми дурны́ми де́йствиями и т. п.
isim yapmak — созда́ть / сде́лать себе́ и́мя, получи́ть изве́стность
3) грам. [и́мя] существи́тельное••- fabrika sahibinin ismini cismini aldı
- ismini cismini bilmemek
- ismiyle cismiyle
- ismi cismi yok
См. также в других словарях:
gök cismi — is., gök b. Gökyüzünde bulunan güneş, ay, gezegenler, kuyruklu yıldızlar, bulutsular vb. cisimlere verilen ortak ad … Çağatay Osmanlı Sözlük
ismi var cismi yok — 1) sözü edilen ancak gerçekte var olmayan 2) adı olmasına karşın görevini, etkinliğini yerine getirmeyen … Çağatay Osmanlı Sözlük
MA'DUM-ÜL CİSİM — Cismi olmayan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜCESSEM(E) — Cismi olan. Dış duygularımızla bilinip varlığından haberdar olduğumuz şey. Varlığı görünen. Cisimlenmiş olan. Bir şekli gösteren. Uzunluğu, genişliği ve kalınlığı olan cisim. Şekillenmi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
açısal hız — is., fiz. Hareket eden bir cismi duran bir noktaya birleştiren doğru parçasının birim zamanda taradığı açı … Çağatay Osmanlı Sözlük
açısal uzaklık — is., ğı, gök b. İki cismi gözlemciye birleştiren doğrular arasındaki açı … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan hızı — is., fiz. Hareket eden bir cismi, duran bir noktaya birleştiren doğru parçasının birim zamanda taradığı alan … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ay — 1. ünl. Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel! 2. is., gök b. 1) Dünyanın uydusu olan gök cismi, kamer 2) Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre 3) Yılın on iki bölümünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrıklık — is., ğı 1) Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma, istisna 2) gök b. Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı 3) fel. Kaplamları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyütme — is. 1) Büyütmek işi 2) Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse O, filancanın büyütmesidir. 3) gök b. Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı … Çağatay Osmanlı Sözlük