-
21 for one's life
adv. canla başla, can havli ile -
22 get weaving
dört elle sarılmak, canla başla çalışmak -
23 wade in
saldırmak, sert bir dille eleştirmek, girişmek, canla başla çalışmak, dört elle sarılmak -
24 wire in
dört elle sarılmak, canla başla girişmek, sıkı tutmak -
25 with heart and soul
adv. canla başla -
26 work with heart and soul
v. canla başla çalışmak -
27 for dear life
adv. can havliyle, canla başla, can havli ile, gayret ederek -
28 for one's life
adv. canla başla, can havli ile -
29 get weaving
dört elle sarılmak, canla başla çalışmak -
30 wade in
saldırmak, sert bir dille eleştirmek, girişmek, canla başla çalışmak, dört elle sarılmak -
31 wire in
dört elle sarılmak, canla başla girişmek, sıkı tutmak -
32 with heart and soul
adv. canla başla -
33 work with heart and soul
v. canla başla çalışmak -
34 Einsatz
Einsatz m <Einsatzes; Einsätze> (eingesetztes Stück) (-in içine konan) parça; (Spieleinsatz, Wetteinsatz) sürülen para;den Einsatz verdoppeln -in çift katını sürmek; (Engagement) angajman;mit vollem Einsatz canla başla;unter Einsatz seines Lebens canını ortaya koyarak; (Gebrauch) kullan(ıl)ma;im Einsatz hizmette;zum Einsatz kommen kullanılmak, hizmete girmek;im Einsatz stehen MIL görev başında olmak -
35 can
can Leben n; Seele f; (a als Zählwort); Gesundheit f; Lebenskraft f; adj Person feinfühlig; entgegenkommend; aufrichtig; besonders Kind lieb;can acısı heftige(r) Schmerz;can alacak nokta (oder yer) Kernpunkt m, des Pudels Kern;can alıcı ohrenbetäubend; vernichtend; fig heikel; wunde(r) Punkt;can almak (Todes)Opfer fordern;can atarcasına leidenschaftlich;-e can atmak sehnlichst wünschen (A oder zu …); sich flüchten (zu D);can baş üstüme … wird gern erledigt;can borcunu ödemek das Zeitliche segnen;can çekişmek mit dem Tode kämpfen; sich herumquälen;can damarı Lebensnerv m;can dostu Busenfreund m;can düşmanı Todfeind m;can havliyle aus Leibeskräften;can kaybı Verluste m/pl an Menschenleben;can kurtaran yok mu Hilfe!;can sıkıntısı Langweile f; Ärgernis n, Verdruss m;can vermek umkommen; (-e) jemandem wieder Mut geben; wieder zum Leben erwecken A;… için can vermek sein Leben opfern für; lechzen nach;cana yakın sympathisch; Lied rührend;canı ağzına gelmek wie gerädert sein; abgehärmt sein; einen Schreck bekommen;-i canı çekiyor er/sie hat Appetit (auf A);canı çıkmak den Geist aufgeben; fam krepieren; sich umbringen (-den vor D); Kleid sich abtragen, zerschleißen;canı pek Person zäh;-in canı sıkılmak sich langweilen; bedrückt sein; sich ärgern (-den über A);-in canı yanmak heftige Schmerzen haben; satt haben (-den jemanden);canına yandığım(ın) fam verflixt; herrlich; Teufels-;canla başla mit Herz und Seele;canım mein(e) Liebe(r)!; mein Kind;yok canım aber nicht doch!?; wirklich!?; sieh mal an!;canım [dʒaː'nƗm] herrlich, wunderschön -
36 вера
ж 1. inam, inanma; 2. e'tibar; 3. məzhəb, e'tiqad, din, iman; принять на веру inanmaq, dəlilsiz, sübutsuz inanmaq; верой и правдой (служить) köhn. sədaqətlə, canla-başla (qulluq etmək). -
37 ilgilenmek
candan ilgilenmek, canla başla ilgilenmek — быть кро́вно заинтересо́ванным
bu işle çok ilgilendim — я о́чень заинтересова́лся э́тим де́лом
-
38 Hand
el;an \Hand von yoluyla;aus erster/zweiter \Hand birinci/ikinci elden;von \Hand elden;jdm die \Hand geben birine eline vermek;jdm die \Hand schütteln birinin elini sıkmak, biriyle tokalaşmak;linker/rechter \Hand sol/sağ elde;linker/rechter \Hand sehen Sie... sol/sağ elde... görüyorsunuz;eine \Hand voll bir tutam [o avuç dolusu];alle Hände voll zu tun haben ( fam) işi başından aşkın olmak;etw aus der \Hand legen bir şeyi elinden bırakmak;etw in die \Hand nehmen bir şeyi eline almak; ( fig) bir şeyi ele almak;in die Hände klatschen el çırpmak;etw zur \Hand haben bir şeyi el altında bulundurmak, bir şey elinde bulunmak;jds rechte \Hand sein ( fig) birinin sağ kolu olmak;zwei linke Hände haben ( fam) elinden bir şey gelmemek;sich mit Händen und Füßen verständigen ( fam) el kol yordamıyla anlaşmak;sich mit Händen und Füßen gegen etw wehren ( fam) bir şeye canla başla karşı koymak;mit leeren Händen eli boş olarak, elini kolunu sallaya sallaya;ein gutes Blatt auf der \Hand haben eli iyi olmak;\Hand und Fuß haben tutarlı olmak;die \Hand im Spiel haben bir işte parmağı olmak;es lässt sich nicht von der \Hand weisen, dass...... olduğu yadsınamaz;\Hand in \Hand el ele;\Hand in \Hand mit jdm arbeiten biriyle el ele çalışmak;freie \Hand zu etw haben bir şey yapmakta serbest olmak;das liegt auf der \Hand bu elle tutulur gözle görülür;von der \Hand in den Mund leben elden ağıza yaşamak;er ist bei ihnen in guten Händen onların yanında iyi ellerdedir;in festen Händen sein ( fam) sözlü olmak;etw von langer \Hand planen bir şeyi uzun uzadıya planlamak;etw unter der \Hand verkaufen bir şeyi el altından satmak;jdm etw zu treuen Händen übergeben birine bir şeyi emanet vermek;jdm etw in die \Hand drücken birinin eline bir şey sıkıştırmak;jdm in die Hände fallen birinin eline düşmek;etw aus der \Hand geben bir şeyi elinden çıkarmak;jdn in der \Hand haben birini avcunun içinde tutmak;jdm aus der \Hand lesen birinin el falına bakmak;zu jds Händen birinin eline, birine verilmek üzere;Hände hoch! eller yukarı!;Hände weg! çek elini!;eine \Hand wäscht die andere ( prov) bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar -
39 Leib
Leib <-(e) s, -er> [laıp] m( geh)1) ( Körper) beden, vücut;er schlotterte am ganzen \Leib bütün vücudu zangır zangır titriyordu;bei lebendigem \Leibe canlı canlı;etw am eigenen \Leibe erfahren bir şeyi bizzat yaşamak;jdm auf den \Leib rücken ( fam) birini sıkıştırmak;mit \Leib und Seele canla başla;diese Rolle ist ihr wie auf den \Leib geschrieben bu rol onun için biçilmiş kaftan;einer Aufgabe zu \Leibe rücken bir görevi üstlenmek2) ( Bauch) karın;nichts im \Leib haben karnı aç olmak -
40 best
I a (superl vom gut) ən yaxşı; beim \besten Willen canla-başla; im \besten Schlafe sein bərk yatmaq; der erste \beste hər kəs gəldi; II adv: am \besten hər şeydən yaxşı; \bestens, aufs \beste mümkün olan qədər yaxşı, lap yaxşı; etw. für das \beste halten nəyisə daha üstün tutmaq; j-n zum \besten haben kimisə ələ salmaq, lağa qoymaq
См. также в других словарях:
canla başla — zf. Seve seve, her türlü yorgunluğu göze alarak, var gücüyle Dünyanın en ilginç ve muhteşem müzelerinden biri olan sarayı güçlendirmek için canla başla çalıştı. T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vardırmak — i, e Varmasına yol açmak, götürmek Hasan la ilgilerini evlenme kertesine vardırmak için canla başla çalışan Mesture Hanım... H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ait olmak — ilgilendirmek, birinin olmak, birine düşmek Burasını, kendisine ait olsa bu kadar canla başla çevirmeye uğraşmazdı. K. Tahir … Çağatay Osmanlı Sözlük
cansiparanə — f. canından keçərək, canla başla, sədaqətlə … Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti