-
1 спаянный
-
2 ансамбль
uyum,beraberlik; topluluk,heyet* * *м1) ( согласованность в исполнении) uyum, beraberlik2) topluluk, heyetанса́мбль пе́сни и пля́ски — şarkı ve oyun topluluğu
••архитекту́рный анса́мбль — (mimarı bakımdan bir bütün oluşturan) yapılar grubu
-
3 единение
birlik,beraberlik* * *сbirlik; beraberlikв едине́нии - си́ла — birlikten kuvvet doğar
-
4 монолитность
ж( единение) birliktelik; beraberlik -
5 ничейный
1) разг. sahipsiz2) спорт. berabere bitenниче́йный результа́т — beraberlik
ниче́йная па́ртия — berabere biten parti
-
6 ничья
ж, спорт.у нас ничья́ — berabere kaldık; yenişemedik
сде́лать ничью́ — berabere kalmak
око́нчиться ничьёй — beraberlikle / berabere bitmek
согласи́ться на ничью́ — beraberde anlaşmak; berabere anlaşması yapmak; berabere razı olmak
-
7 равнять
несов.; сов. - сравня́ть1) ( делать равным) eşit kılmak, eşitlemekсравня́ть счёт — спорт. beraberlik sayısını yapmak
2) тк. несов. (считать одинаковым по качествам и т. п.) bir tutmakты его́ с бра́том не равня́й! — onu kardeşiyle bir tutma!
-
8 спайка
ж1) ( действие) lehimleme2) ( место соединения) lehim yeri3) мед. yapışıklıkспа́йка пле́вры — plevra yapışıklığı
4) перен. ( единение людей) (birlik ve) beraberlik -
9 спаянность
жberaberlik, (birbirine) kaynaşmışlık -
10 сплочение
-
11 сплочённость
жberaberlik, birliktelik, dayanışmaеди́нство и сплочённость наро́да — halkın birlik ve beraberliği
-
12 сплочённый
1) birlik ve beraberlik / danışma halinde bulunan; tekvücut ( монолитный)2) в соч.сплочёнными ряда́ми — sıkışık saflar halinde, omuz omuza
-
13 устраивать
kurmak; düzenlemek; tertiplemek; düzene koymak; yerleştirmek* * *несов.; сов. - устро́ить1) kurmak, yapmak2) düzenlemekустро́ить вы́ставку — bir sergi düzenlemek
устро́ить обе́д — yemek vermek
3) tezgahlamak; tertiplemekустра́ивать полити́ческие уби́йства — siyasi cinayetler tezgahlamak
4) (скандал, сцену) çıkarmak5) düzenlemek, düzene koymakустро́ить свои́ дела́ — işlerini yoluna koymak
6) yerleştirmekустро́ить кого-л. на рабо́ту — birini işe yerleştirmek
7) sağlamakя вам устро́ю встре́чу с ним — sizin onunla görüşmenizi sağlarım
он устро́ил нам два биле́та — разг. bize iki bilet sağladı
устро́ить кому-л. побе́г — разг. birinin kaçmasını sağlamak
ему́ устро́или торже́ственную встре́чу — ona bir karşılama töreni yaptılar
8) işine gelmek; hesabına gelmekэ́то вас устро́ит? — bu, işinize gelir mi / yarar mı?
его́ устро́ит и ничья́ — ona beraberlik de yarar
См. также в других словарях:
beraberlik — is., ği 1) Birlikte olma durumu Onların beraberliği tam elli yıl sürmüştür. H. Taner 2) Baş başa kalma durumu 3) Başa baş kalma durumu Birleşik Sözler beraberlik müziği … Çağatay Osmanlı Sözlük
beraberlik müziği — is., müz. Orkestra, koro veya oda müziğinde olduğu gibi birçok sesle oluşturulan müzik … Çağatay Osmanlı Sözlük
KEBSE — Beraberlik, eşitlik, müsavat. * Ebucehil karpuzu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MAİYYET — Beraberlik. Arkadaşlık. * Yüksek rütbeli bir kimsenin emri altında bulunan hey et. * Yan. Nezd … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MURAFAKAT — Beraberlik, arkadaşlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜKÂFEE — Beraberlik, eşitlik, müsavat … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜZAMELE — Beraberlik, muâdele … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TAADÜL — Beraberlik, eşitlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEKÂFÜ' — Beraberlik, eşitlik, müsâvilik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TİNNÜ — Beraberlik, eşitlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÜSVE(T) — Beraberlik. * Halka reis olmak. * Dert ortağı. Sâdık arkadaş. Manevî tabib. * Nümune ve örnek tutulacak olan insan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük