-
1 скручивать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > скручивать
-
2 вить
bükmek* * *несов.; сов. - свить, врзвить гнездо́ — yuva yapmak
вить венки́ — çelenk örmek
••вить верёвки из кого-л. — birini parmağında oynatmak
-
3 гнуть
-
4 вить
bükmek, örmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > вить
-
5 гнуть
bükmek, eğriltmek, eğmekТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > гнуть
-
6 гнуть
bükmek, mayıştırmaq, qıyıştırmaq -
7 загибать
bükmek, mayıştırmaq -
8 загнуть
bükmek, mayıştırmaq -
9 сгибать
bükmek; mayıştırmaq; egmek; egriltmek; qatlamaq; qıyıştırmaq -
10 подгибать
несов.; сов. - подогну́ть1) kıvırmak; bükmekподгиба́ть край бума́ги / листа́ — kağıdın kenarını kıvırmak
2) bükmekподогну́ть под себя́ но́гу — ayağını altına almak / bükmek
-
11 сгибать
несов.; сов. - согну́тьeğmek; kıvırmak; bükmek тж. перен.согну́ть коле́но — dizi bükmek
согну́ть ру́ку в ло́кте — kolu dirsekten bükmek
его́ мо́жно уничто́жить, но согну́ть нельзя́ — imha edilebilir, fakat bükülmez
го́ре не согну́ло её — dertler onun belini bükmedi
-
12 загибать
kıvırmak,bükmek; saçmalamak* * *несов.; сов. - загну́ть1) kıvırmak; bükmekзагну́ть страни́цу — sayfayı kıvırmak
-
13 кривить
несов.; сов. - скриви́ть, покриви́тьeğriltmek; çarpıtmakу него́ скриви́ло рот на́ сторону — ağzı (yana) çarpıldı
••криви́ть гу́бы — dudak bükmek
-
14 крутить
1) çevirmek; döndürmek; fırıldatmakкрути́ть кран — musluğu çevirmek
2) bükmek; sarmak ( папиросу)крути́ть ус / усы́ — bıyık burmak
3) перен., разг. (командовать кем-л.) birini kukla gibi oynatmak; parmağında oynatmak4) разг. ( хитрить) evirip çevirmekне крути́, говори́ пра́вду! — evirip çevirme, doğrusunu söyle!
-
15 перегибать
несов.; сов. - перегну́ть1) bükmek; katlamakперегну́ть лист бума́ги попола́м — kağıdı ikiye katlamak
2) перен., разг. ileri gitmek, dozunu kaçırmak, aşırılığa kaçmak -
16 прясть
-
17 свивать
несов.; сов. - сви́ть1) bükmek; örmek ( сплетать)2) (изготовлять, скручивая) (bükerek) yapmakсвить гнездо́ — yuva yapmak; перен. yuvalanmak
3) ( свёртывать) dürmek ( трубкой); yumaklamak ( в клубок) -
18 складывать
несов.; сов. - сложи́ть1) yığmak; istif etmekскла́дывать дрова́ в поле́нницы — odunları istif etmek
сложи́ть ве́щи в чемода́н — eşyasını bavula doldurmak
2) мат. toplamak3) yapmak, örmekсложи́ть сте́ну — bir duvar örmek
зда́ние сло́жено из кру́пных камне́й — yapı büyük taşlardan yapılmıştır
4) katlamak; bükmek; devşirmekсложи́ть соро́чку — gömleği katlamak
сложи́ть вдво́е / попола́м — ikiye katlamak
сложи́ть ковёр — halıyı devşirmek
сложи́ть нож — çakıyı / sustalıyı kapamak
сложи́ть ру́ки на груди́ — ellerini göğsünde kavuşturmak
сложи́ть ру́ки ру́пором — ellerini (ağzına) boru yapmak
••сложи́ть го́лову — başını vermek
гото́вый сложи́ть го́лову за... —...a başını koymuş
сложи́ть ору́жие — silahını bırakmak
-
19 скручивать
несов.; сов. - скрути́ть2) ( связывать) kıskıvrak bağlamakскрути́ть кому-л. ру́ки — birinin ellerini (bileklerinden) kıskıvrak bağlamak
-
20 сломить
сов.1) yıkmak, kırmak2) перен. kırmak, yıkmak; moralini kırmak; belini bükmekсломи́ть сопротивле́ние кого-л. — birinin direncini yıkmak
сломи́ть во́лю кого-л. — birinin iradesini kırmak
он был потрясён, но не сло́млен — sarsıldı, fakat yıkılmadı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
bükmek — i, er 1) Sertçe çevirmek, kıvırmak Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı. S. Birsel 2) nsz Birkaç tel ipliği burarak sarmak İpek bükmek. 3) Eğmek Olur der gibi başını büktü. Çelik halatı büktü. 4) Katlamak Büktüğüm yeri kaybetmişim,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bükmek — durdurmak, toplanmak, bükmek I, 100bkz: bügmek yere kapanmak, yemekten doyup, usanmak, doymak, kanmak, II, 18, 19bkz: bökmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boyun bükmek — boynunu bükmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
burun bükmek — beğenmemek, önem vermemek ... şöyle demiştim, böyle yapmıştım, diyene burun büker. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dudak bükmek — bir şeyi beğenmediğini, küçümsediğini belli etmek, umursamamak, pek aldırış etmemek Selma Hanım dudaklarını büktü, cevap vermeye lüzum bile görmedi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıyık burmak (veya bükmek) — çalım yapmak amacıyla bıyıklarını kıvırmak Bıyık buran, göğüs geren erleriz. E. B. Koryürek … Çağatay Osmanlı Sözlük
belini bükmek — (bir şey birinin) çaresizlik içinde bırakmak Şu kör olası işsizlik belimi fena hâlde büküyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
dudağını bükmek — ağlayacak gibi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir ayak üstünde bin yalan söylemek (veya bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek) — çok kısa sürede pek çok yalan söylemek Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez, bakkala bozdurulan paranın gerisini daima eksik getirirdi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynunu bükmek — 1) acındırıcı, çaresiz bir durumda kalmak Biraz düşündükten sonra ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü. Y. Z. Ortaç 2) bir durumu, bir işi ister istemez kabul etmek Nevin hayretle boynunu bükerken içeri Behiç girdi. P. Safa 3) bitki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulağını bükmek — (birinin) bir sorun karşısında dikkatli davranması için uyarıda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük