-
1 освещаться
-
2 озаряться
несов.; сов. - озари́тьсяaydınlanmak тж. перен. -
3 просветлеть
сов.1) ( о погоде) açmakк ве́черу просветле́ло — akşama doğru hava açtı
2) перен. aydınlanmakу меня́ просветле́ло на душе́ — içim aydınlandı
когда́ голова́ у него́ немно́го просветле́ла,... — kafası biraz açılınca...
-
4 проясняться
несов.; сов. - проясни́ться1) ( о погоде) açmak2) ( о лице) aydınlanmak3) ( становиться понятным) aydınlığa kavuşmak, netleşmekположе́ние проясни́лось — durum aydınlığa kavuştu
-
5 светлеть
несов.; сов. - посветле́ть1) aydınlanmak; (rengi) açılmakраство́р / цвет раство́ра посветле́л — eriyiğin rengi açıldı
2) безл., → сказ. açmakна у́лице светле́ет — hava açıyor
светле́ло (перед рассветом) — ortalık ağarıyordu
••на душе́ у неё посветле́ло — içi aydınlandı
См. также в других словарях:
aydınlanmak — nsz 1) Aydınlık olmak 2) mec. Bir sorun üzerine gereği kadar bilgi edinmek, tenevvür etmek Personelin yeteri kadar aydınlandığına kani olduktan sonra iki ciddi alarm denemesi yaptı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenevvür etmek — aydınlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavazzuh etmek — aydınlanmak, açıklık kazanmak, belirli duruma gelmek Vaziyet tavazzuh edinceye kadar gizlenmekten aylardır yüzünü görmedim. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün ışığına çıkmak — 1. açıklığa kavuşmak, aydınlanmak 2. (bir sorun veya bir durum) açıklığa kavuşmak, aydınlanmak Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doğru dürüst bir düzen kurabileceğine inanmak zordur. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
açmak — i, ar 1) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak Örtüyü açmaya mecburum. R. H. Karay 3) Engeli kaldırmak Karla kapanan yolu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aydınlanıvermek — nsz Çabucak aydınlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aydınlanma — is. 1) Aydınlanmak işi 2) mec. Bir sorun üzerine gereği kadar bilgi edinme, tenevvür 3) fiz. Bir yüzeyin, karşısına konulan eşit ışık kaynaklarının sayısı ile orantılı olarak aydınlık görünmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
feyizlenmek — den Feyzalıp aydınlanmak, faydalanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ışıklanmak — nsz Işıklı duruma gelmek, aydınlanmak, ışımak Durum aynı kaldığı hâlde, onun duruma bakış açısı ışıklanır ve sevimli kahkahalarını atmaya başlardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ışımak — nsz 1) Işıklanmak, aydınlanmak ... ancak dört beş saat uyuyor, gün ışırken gözlerimi açıyorum. Y. Z. Ortaç 2) Işık saçmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şıkırdamak — nsz 1) Birbirine çarpan metal nesneler şıkırtı sesi çıkarmak Demir gagalı geveze leylekler gibi durmadan şıkırdayan makamları dinliyordum. Ö. Seyfettin 2) hlk. Aydınlanmak, parlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük