-
1 безостановочный
-
2 беспрерывный
-
3 беспрерывно
aralıksız; durmadan; ara vermeden -
4 непрерывно
aralıksız; kesintisiz; sürekli -
5 непрерывный
aralıksız; kesintisiz; sürekliнепреры́вная ли́ния — kesiksiz çizgi
непреры́вный рост произво́дства — üretimin kesintisiz artması
-
6 сплошной
aralıksız, sürekliТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > сплошной
-
7 сплошной
1) aralıksızкруго́м - сплошны́е поля́ — çevresi hep tarla
вдоль доро́ги сплошно́й лес — yolun boyu aralıksız orman
после́дняя страни́ца газе́ты - сплошны́е объявле́ния — gazetenin son sayfası baştan başa ilan
побере́жье на мно́гие киломе́тры - сплошно́й приро́дный пляж — kilometrelerce uzanan sahil boydan boya doğal bir plajdır
2) tüm; topyekun ( тотальный)страна́ сплошно́й гра́мотности — nüfusunun yüzde yüzü okuma yazma bilen bir ülke
3) разг. sırfвсё э́то - сплошна́я ложь — tüm bunlar sırf yalandır
лицо́ у него́ представля́ло собо́й сплошну́ю ра́ну — yüzü yekpare bir yaraydı
-
8 безостановочно
durmadan; aralıksız -
9 время
saat,süre,zaman* * *с1) zaman, vakit (- kti), sıra; süre; saatсо́лнечное вре́мя — güneş zamanı
ле́тнее вре́мя — yaz saati
ме́стное вре́мя — mahalli saat
по моско́вскому вре́мени — Moskova saat ayarıyla
во вре́мя войны́ — savaş süresince ( всю войну)
во вре́мя дождя́ — yağmur yağarken
в любо́е вре́мя — her zaman; her an
в любо́е вре́мя дня / су́ток — günün her saatinde
в э́то вре́мя позвони́ли — o sırada / derken zil çaldı
где он мог быть в э́то вре́мя? — o saatte nerede olabilirmiş?
за э́то вре́мя — bu süre içinde
до настоя́щего вре́мени — bugüne dek
до после́днего вре́мени — son zamana dek
с того́ вре́мени — o zamandan bu yana
в свобо́дное вре́мя — boş vakitlerinde
у неё нет вре́мени чита́ть — okumaya vakti yok
сейча́с не вре́мя — şimdi bunun sırası / vakti değil
2) ( пора) zaman; mevsimвре́мя жа́твы — hasat zamanı / mevsimi
послеобе́денное вре́мя — öğle sonrası
ночно́е вре́мя — gece saatleri
в ночно́е вре́мя — gece vakti
в ле́тнее вре́мя — yaz zamanında
но́вое вре́мя, но́вые вре́мена́ — yeni zamanlar
вели́кий учёный своего́ вре́мени — çağının / devrinin büyük bilgini
4) филос. zamanпростра́нство и вре́мя — zaman ve mekan
5) грам. zaman••вре́мя от вре́мени — zaman zaman; ara sıra
на вре́мя — bir süre için
взять что-л. на вре́мя — eğreti almak
дать вре́мя на что-л. — mühlet vermek
со вре́менем — zamanla
всё вре́мя — ( постоянно) her zaman; ( непрерывно) durmadan, aralıksız
одно́ вре́мя — bir vakitler / aralık
в пе́рвое вре́мя — önceleri, ilkin
в после́днее вре́мя — son zaman(larda)
в своё вре́мя — ( когда-то) vaktiyle; ( своевременно) vaktinde
в своё вре́мя узна́ешь — zamanı gelir öğrenirsin
в ско́ром вре́мени — yakında
вре́мя - де́ньги — погов. vakit nakittir
всему́ своё вре́мя — herşeyin vakti sırası var
-
10 непрекращающийся
ardı arası kesilmeyen; aralıksız -
11 передышка
жбез переды́шки — ( без отдыха) soluk almadan, durup dinlenmeden; ( непрерывно) aralıksız, durmamacasına
-
12 перерыв
ara* * *мпо́сле пятиле́тнего переры́ва — beş yıllık bir aradan sonra
переры́в на обе́д — öğle tatili
рабо́тать без переры́ва — aralıksız çalışmak
-
13 смолкать
несов.; сов. - смо́лкнутьsusmak, sesini kesmek; (sesi) kesilmekже́нщины сра́зу смо́лкли — kadınlar birden sustu
пе́сня смо́лкла — şarkı sustu
вы́стрелы смо́лкли — silah sesleri kesildi
аплодисме́нты не смолка́ли — alkışlar dinmiyordu
не смолка́я — kesilmeden, durmadan, aralıksız olarak
-
14 непрерывный
devamlı, sürekli, aralıksız, fasılasız, mütemadiТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > непрерывный
-
15 без передышки
soluk almadan,durup dinlenmeden; aralıksız -
16 всё время
her zaman; durmadan,aralıksız
См. также в других словарях:
aralıksız — sf. 1) Birbirine bitişik olan, aralarında açıklık bulunmayan 2) zf. Sürekli, aralık vermeden Her şey boyuna değişiyor, aşılıyor, en iyiye, en doğruya, en kolay ve en verimliye yönelen bir gelişim aralıksız sürüp gidiyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
ALE-L-İSTİMRAR — Aralıksız … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
sövüp saymak — aralıksız küfürler sıralamak, uzun uzadıya söverek yermek Kılıksız kıyafetsiz adamlardan biri güya kapımızdan içeri dalarak bize sövüp saymaya başlamış sanırdım. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
akarsu gibi — aralıksız, kesintisiz Cevapları pek açık ve akarsu gibi idi. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ardı arası kesilmemek — aralıksız olarak gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
makara gibi — aralıksız (konuşma) … Çağatay Osmanlı Sözlük
geceyi gündüze katmak — aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek ... başaramayacağı kadar çok işlerin altına girmekten çekinmedi, geceyi gündüze katıp çalışmaya başladı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne kapanmak — aralıksız çalışmak Nevin tercüme etmeye hazırlandığı romanın üstüne kapandı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
LÂYENKATI' — Aralıksız. Kesilmeksizin … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜDAVİM — Aralıksız devam eden. Devamlı olarak çalışan. * Bir yere devamlı olarak gidip gelen kimse … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜSTEMİRREN — Aralıksız olarak, bir düziye … Yeni Lügat Türkçe Sözlük