-
81 quarrel
n. tartışma, ağız kavgası, atışma, hırgür, kavga, bozuşma, anlaşmazlık————————v. kavga etmek, atışmak, çekişmek, kavgalı olmak, küsmek* * *1. tartış (v.) 2. kavga (n.)* * *['kworəl] 1. noun(an angry disagreement or argument: I've had a quarrel with my girl-friend.) tartışma, münakaşa2. verb(to have an angry argument (with someone): I've quarrelled with my girl-friend; My girl-friend and I have quarrelled.) kavga/münakaşa etmek- quarrelsomeness -
82 rift
n. yarık, çatlak, açıklık, aralık, ara açıklığı————————v. yarmak, çatlatmak* * *[rift]1) (a split or crack.) çatlak, yarık2) (a disagreement between friends.) anlaşmazlık, sürtüşme -
83 strife
n. kavga, çekişme, bozuşma, anlaşmazlık, ihtilaf* * *kavga* * *(conflict, fighting or quarrelling: a country torn by strife; industrial strife (= disagreement between employers and workers).) mücadele -
84 altercation
n. tartışma, atışma, ağız kavgası, münakaşa* * *1. anlaşmazlık 2. kavga -
85 discordance
n. uyumsuzluk, ahenksizlik, anlaşmazlık* * *uygunsuzluk -
86 disunion
n. ayrılma, anlaşmazlık, ihtilaf* * *ayrılma -
87 divisive
adj. bölen, dağıtan, ayrılık yaratan, anlaşmazlık çıkaran* * *bölücü -
88 infighting
n. yakın dövüş, iç çatışma, iç anlaşmazlık* * *sürtüşme -
89 conflict of laws
yasal anlaşmazlık, kanunlar arası çelişki, devletler özel hukuku -
90 disaccord
n. anlaşmazlık, uyuşmazlık, fikir ayrılığı————————v. farklı görüşte olmak, uzlaşmamak, uyuşmamak -
91 disunity
n. anlaşmazlık, uyuşmazlık, ihtilaf -
92 divided counsel
n. anlaşmazlık, uyumsuzluk -
93 embroilment
n. karışma, karışıklık, bozuşma, anlaşmazlık -
94 imbroglio
n. karmaşık durum, karışık iş, karışıklık, anlaşmazlık -
95 incompatiblity
n. uyumsuzluk, uyuşmazlık, anlaşmazlık, geçimsizlik -
96 conflict of laws
yasal anlaşmazlık, kanunlar arası çelişki, devletler özel hukuku -
97 disaccord
n. anlaşmazlık, uyuşmazlık, fikir ayrılığı————————v. farklı görüşte olmak, uzlaşmamak, uyuşmamak -
98 disunity
n. anlaşmazlık, uyuşmazlık, ihtilaf -
99 divided counsel
n. anlaşmazlık, uyumsuzluk -
100 embroilment
n. karışma, karışıklık, bozuşma, anlaşmazlık
См. также в других словарях:
anlaşmazlık — is., ğı İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilaf Mustafa yedi yaşına basınca ana baba arasında anlaşmazlık kalmadı. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller anlaşmazlık çıkmak anlaşmazlığa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlaşmazlık çıkmak — bir konuda uyuşmazlık söz konusu olmak ... gelin odası, gelin giyim takımı için bu sefer de iki kız kardeş arasında bir anlaşmazlık çıksın. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
yorgan gitti, kavga bitti — anlaşmazlık sebebi olan şey ortadan kalktığında anlaşmazlık da sona erdi anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyuşmazlık çıkmak — anlaşmazlık olmak, ihtilaf doğmak Toplu iş sözleşmesi sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
zırıltı çıkarmak — anlaşmazlık sebebiyle kavga etmek Durup dururken zırıltı mı çıkarmalı? M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtilaf — anlaşmazlık; uyuşmazlık; çekişme; niza; görüş farklılığı … Hukuk Sözlüğü
ağız tatsızlığı — is. Bir topluluk içindeki geçimsizlik, anlaşmazlık, huzursuzluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara bulma — is. Anlaşmazlık durumunda bulunan kimseleri uzlaştırma işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman — is., Far. duşmān 1) Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır. S. F. Abasıyanık 2) Birbirleriyle savaşan devletler ve bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
har hur — is. Karışıklık ve anlaşmazlık Bir har hurdur gidiyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtilaf — is., Ar. iḫtilāf Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlık Yirmi beş senedir bir tek idare adamıyla ihtilafı olmamıştı. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ihtilafa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük