-
1 ancak
I konj\ancak bir şart ile nur unter einer Bedingung2) ( lâkin) jedoch, allerdings3) erst\ancak ikinci deneyişte erst beim zweiten Anlauf\ancak şimdi gelebildim jetzt erst konnte ich kommenII adv1) ( en erken) frühestens, ehestens\ancak yarın gelebilirim ich kann frühestens morgen kommenoraya akşama doğru \ancak varabildim ich kam dort erst gegen Abend an2) ( güçlükle) gerade (noch), (so) ebenotobüse \ancak yetiştim ich habe den Bus gerade noch erreichtücretiyle \ancak geçinebiliyor mit seinem Lohn kommt er so eben aus -
2 ancak
'ancak adv nur, lediglich; höchstens, kaum;ancak yarın erst morgen -
3 ancak
1.1) то́лько, лишь, всего́ лишьancak beş dakika — всего́ лишь пять мину́т
ancak bu şartla — то́лько при э́том усло́вии
2) (тж. ancak ancak) са́мое бо́льшее, от си́лы2.ancak otuz yaşındadır — ему́ от си́лы три́дцать лет
одна́ко, но то́лькоgeziye çıkarız ancak yağmur yağmazsa — мы вы́йдем погуля́ть, но то́лько, е́сли не бу́дет дождя́
-
4 ancak
[T ancak, Az ancaq]: onlyA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > ancak
-
5 ancak
1) то́лько, лишь, всего́ лишьancak beş dakika — то́лько пять мину́т
2) обяза́тельно, непреме́нно3) одна́ко, но; с друго́й стороны́, между те́м -
6 ancak
анчак; бары; фәкать; кенә; ләкин -
7 ancak
adj. only--------adv. barely, hardly, merely, purely, scarcely--------conj. however, on the other hand, but, nevertheless, yet* * *however -
8 ancak
rack, shelf -
9 ancak
encax--------lê--------lêbelê -
10 ancak
dopiero; jedynie; tylko; zaledwie -
11 ancak
АУ(э) -
12 ancak
зэу, зызакъоу -
13 ancak
αλλά, έλα όμως που, ωστόσο -
14 ancak
bamboo stand or container for offerings to spirits. 2 rack, shelf. -
15 ancak
"hardly, barely, only, merely, just; but, however" -
16 ancak
1. only, solely, merely. 2. just, hardly, barely. 3. but, on the other hand, however. 4. only, not until. -
17 ancak
ancaq -
18 ancak
jedině; jen; pouze; prostě; toliko -
19 ancak-ancak
indifferent, causal, nonchalant -
20 ancak-ancak
indifferent, casual, nonchalant.
См. также в других словарях:
ancak — zf. 1) Yalnızca anlamında, sınırlama anlatan bir söz Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. O. C. Kaygılı 2) Olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle anlamlarında, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
anca — ancak … Beypazari ağzindan sözcükler
dut kurusu ile yâr sevilmez — ancak büyük fedakârlıklarla elde edilebilecek güzel bir şey, fedakârlık yapılmadan elde edilemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
uç uca gelmek — ancak yetişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeter ki — ancak, şu şartla Yeter ki biri ona iyice bakmış, oturup onunla konuşmuş olsun! M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
şu kadar ki — ancak, bununla birlikte, ne var ki … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalım yok ki sözüm dinlensin — ancak yaşlı kimselerin söz ve öğütleri dinlenir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
iki el bir baş için — ancak kendi geçimini sağlayabilenler, başkalarına yardım edecek bir durumda değildir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
KEFAF — Ancak yaşayabilecek kadar olan rızık. * Misil, miktar. * Berâberlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KÜFYE — Ancak geçinebilecek kadar olan yiyecek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MAHZA — Ancak. Yalnız. Tek. * Sâde. Hâlis. Katıksız. Tam … Yeni Lügat Türkçe Sözlük