-
1 çapraşık
çapraşık verworren, vertrackt -
2 çapraşık
-
3 çapraşık
запу́танныйçapraşık bir duruma düşmek — попа́сть в затрудни́тельное положе́ние
çapraşık bir mesele — запу́танный вопро́с
-
4 çapraşık
запу́танный, непоня́тный; заковы́ристыйçapraşık bir mesele — запу́танный вопро́с
-
5 çapraşık
буталчык; чуалчык -
6 çapraşık
adj. complicated, entangled, inexplicit, perplexed, recondite* * *1. complex 2. inexplicit 3. convoluted (adj.) -
7 çapraşık
çeprast -
8 çapraşık
Qarışıq -
9 çapraşık
عسرعويصغلقمتعسرمستغلقمعقد -
10 çapraşık
1. عسر [عَسِر]Anlamı: anlaşılması güç2. غلق [غَلِق]Anlamı: anlaşılması güç3. متعسر [مُتَعَسِّر]Anlamı: anlaşılması güç4. مستغلق [مُسْتَغْلِق]Anlamı: anlaşılması güç5. معقد [مُعَقَّد]Anlamı: anlaşılması güç6. عويص [عَوِيص]Anlamı: anlaşılması güç -
11 çapraşık
complicated, involved, confused, entangled, abstruse -
12 çapraşık
"1. complicated; convoluted, involved; tangled. 2. transverse, crosswise, crossing." -
13 çapraşık
çəlpəşik, dolaşıq -
14 inexplicit
çapraşık -
15 çəlpəşik
çapraşık -
16 мудрёный
мудрёная зада́ча — çapraşık / çok çetin bir problem
••у́тро ве́чера мудрене́е — погов. akşamın hayrından sabahın şerri yeğdir; sabah ola hayır ola
-
17 буталчык
çapraşık, karışık, karmaşık -
18 پيچيده
çapraşık; dolaşık -
19 ingewikkeld
çapraşık adj -
20 inexplicit
çaprasik, karisik
См. также в других словарях:
çapraşık — sf., ğı 1) Karışık, dolaşık, girift Çapraşık akıntılar birden düz yön aldı. R. E. Ünaydın 2) mec. Anlaşılması, çözülmesi veya içinden çıkılması güç, karışık, muğlak Benimseyemediği çapraşık bir dünyanın binbir dolabı içinde bunalmış genç bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapraşıklaşmak — nsz Çapraşık duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapraşıklık — is., ğı Çapraşık olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapraşmak — nsz 1) Karışık, çapraşık, çözülmez duruma gelmek 2) İki şey birbiriyle çapraz olarak kesişmek Döne döne çapraşan, su yolları gibi ucu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
dallı budaklı — sf. Karışık bir duruma girmiş olan, çapraşık Onun derdi de dallı budaklı olur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolambaçlı — sf. 1) Dolambacı olan Sedyeyle apartmanın dar, dolambaçlı merdivenlerinden çıkarmaya çalışıyorlar. M. Ş. Esendal 2) mec. İçinden zor çıkılır, çapraşık ... müessesesinin epeyce karışık ve dolambaçlı işleri içinde bunalmış kalmış. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düğüm — is. 1) İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum 2) mec. Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer. P. Safa 3) ed. Edebî… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gayya kuyusu — is. Karmaşık işlerin döndüğü yer veya çok çapraşık durum … Çağatay Osmanlı Sözlük
girift — sf., Far. girift 1) Birbirinin içine girip karışmış, girişik, çapraşık Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır. M. C. Anday 2) Güzel yazı sanatında boş yer bırakmayacak biçimde iç içe istif edilmiş (yazı) 3) is., müz.,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karışık — sf., ğı 1) Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş Karışık salata. 2) Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız 3) Saf olmayan Karışık süt. 4) Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılçıklı — sf. 1) Kılçığı olan Kaşık adası bilek kalınlığında, mor kılçıklı, yarım metre uzunluğunda zarganalarla doludur. S. F. Abasıyanık 2) mec. Pürüzlü, çapraşık, karışık Bu iş pek kılçıklı, içinden nasıl çıkılır? … Çağatay Osmanlı Sözlük