Перевод: с английского на турецкий

с турецкого на английский

üretme

  • 1 generating routine

    üretme yordami

    English to Turkish dictionary > generating routine

  • 2 production

    n. üretme, üretim, yapım, imal, yapıt, eser
    * * *
    üretim
    * * *
    1) (the act or process of producing something: car-production; The production of the film cost a million dollars.) üretme, imalât
    2) (the amount produced, especially of manufactured goods: The new methods increased production.) üretim miktarı
    3) (a particular performance, or set of repeated performances, of a play etc: I prefer this production of `Hamlet' to the one I saw two years ago.) yapım

    English-Turkish dictionary > production

  • 3 ranch

    n. çiftlik, hayvan üretme çiftliği
    ————————
    v. çiftlik işletmek, çiftlikte yaşamak, hayvancılık yapmak (çiftlikte)
    * * *
    büyük çiftlik
    * * *
    (a farm, especially one in North America for rearing cattle or horses.) hayvan üretme çiftliği

    English-Turkish dictionary > ranch

  • 4 hatchery

    n. üretme çiftliği, balık üretme yeri

    English-Turkish dictionary > hatchery

  • 5 hatchery

    n. üretme çiftliği, balık üretme yeri

    English-Turkish dictionary > hatchery

  • 6 hatchery

    kuluçka yeri, üretme çiftligi, balik üretme istasyonu

    English to Turkish dictionary > hatchery

  • 7 breeding

    n. doğurma, yetiştirme; üretme, üreme, terbiye, görgü kuralları, görgü
    * * *
    1. soy (n.) 2. üre (v.) 3. üreyerek (prep.) 4. yavrulama (n.) 5. yavrula (v.) 6. yavrulayarak (prep.)
    * * *
    noun (education and training; good manners: a man of good breeding.) yetişme

    English-Turkish dictionary > breeding

  • 8 culture

    n. kültür, medeniyet, medenilik; üretme, yetiştirme, ekim; bakteri kültürü
    * * *
    kültür
    * * *
    1) (a form or type of civilization of a certain race or nation: the Jewish culture.) kültür
    2) (improvement of the mind etc by education etc: He was an enthusiastic seeker of culture.) eğitim
    3) (educated taste in art, literature, music etc: He thinks that anyone who dislikes Bach is lacking in culture.) kültür; zevk ve anlayış
    4) ((a) cultivated growth of bacteria etc.) kültür, üretik
    5) (the commercial rearing of fish, certain plants etc.) yetiştirme
    - cultured

    English-Turkish dictionary > culture

  • 9 fabrication

    n. üretme, imal etme, bir araya getirme, uydurma, yalan, sahtesini yapma
    * * *
    1. imalat 2. yapım
    * * *
    1) (a lie: Your account of the accident was a complete fabrication.) uydurma, yalan
    2) (the act of fabricating.) uydurma

    English-Turkish dictionary > fabrication

  • 10 fish farm

    noun (an area of fresh water for breeding fish as a business.) balık üretme çiftliği

    English-Turkish dictionary > fish farm

  • 11 fish hatchery

    noun (a place for hatching fish eggs.) balık yumurtası üretme çiftliği

    English-Turkish dictionary > fish hatchery

  • 12 generation

    n. kuşak, dünyaya getirme, nesil, jenerasyon, üretme, üretim, oluşturma
    * * *
    nesil
    * * *
    1) (one stage in the descent of a family: All three generations - children, parents and grandparents - lived together quite happily.) nesil, kuşak
    2) (people born at about the same time: People of my generation all think the same way about this.) nesil, kuşak

    English-Turkish dictionary > generation

  • 13 nursery

    n. çocuk odası, yuva, kreş, bakımevi, anaokulu, fidanlık, üretme çiftliği
    * * *
    fidanlık
    * * *
    plural - nurseries; noun
    1) (a room etc for young children.) çocuk odası
    2) (a place where young plants are grown.) fidanlık

    English-Turkish dictionary > nursery

  • 14 address generation

    adres üretme

    English-Turkish dictionary > address generation

  • 15 back formation

    kökten türetilen kelime
    * * *
    sözcük üretme

    English-Turkish dictionary > back formation

  • 16 creating from raw materials

    ham maddeden üretme

    English-Turkish dictionary > creating from raw materials

  • 17 procreation

    n. doğurma, üretme, meydana getirme
    * * *
    üreme

    English-Turkish dictionary > procreation

  • 18 producing

    adj. üretken, üreten, verimli
    ————————
    n. üretme
    * * *
    1. üretici (n.) 2. üret (v.) 3. üreterek (prep.)

    English-Turkish dictionary > producing

  • 19 working

    adj. çalışan, işleyen, temel, yeterli, çalışma, iş
    ————————
    n. çalışma, işleme, iş, işletme, üretme, halletme, çaba, mayalanma, kazı (maden)
    * * *
    1. çalışma (n.) 2. çalış (v.) 3. çalışarak (prep.)

    English-Turkish dictionary > working

  • 20 address generation

    adres üretme

    English to Turkish dictionary > address generation

См. также в других словарях:

  • üretme — is. Üretmek işi veya durumu, çoğaltma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KWS SAAT — AG Rechtsform Aktiengesellschaft ISIN DE0007074007 …   Deutsch Wikipedia

  • Nevzat Üstün — (* 1924 in Istanbul; † 8. November 1979 in Bolu) war ein türkischer Dichter und Schriftsteller. Nevzat Üstün wurde 1924 als Sohn einer wohlhabenden Familie in Istanbul geboren. Seine Grundschulzeit verbrachte er in Develi, Kayseri. Nach dem… …   Deutsch Wikipedia

  • Üstün — Nevzat Üstün (* 1924 in Istanbul; † 8. November 1979 in Bolu) war ein türkischer Dichter und Schriftsteller. Nevzat Üstün wurde 1924 als Sohn einer wohlhabenden Familie in Istanbul geboren. Seine Grundschulzeit verbrachte er in Develi, Kayseri.… …   Deutsch Wikipedia

  • balıkçılık — is., ğı 1) Balık tutma, avlama işi 2) Balık üretme ve satma işi Muharrem artık yalnız balıkçılıkla geçiniyordu. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler dip balıkçılığı kıyı balıkçılığı kültür balıkçılığı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baraj — is., Fr. barrage 1) Suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla akarsu üzerine yapılan bent Atatürk Barajı. Kurtboğazı Barajı. 2) sp. Futbol veya hentbolda serbest atışı yapacak oyuncunun önünde karşı takım oyuncularının yan yana dizilip… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çimentoculuk — is., ğu Çimento üretme veya satma işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ekonomi — is., Fr. économie 1) İnsanların yaşayabilmek için üretme, ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü, iktisat 2) Bu ilişkileri inceleyen bilim dalı, iktisat 3) Tutum Birleşik Sözler ekonomi coğrafyası ekonomi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fotoelektrik — is., ği, fiz., Fr. photoélectrique 1) Işığın etkisiyle elektrik üretme 2) Işık ışımalarının etkisiyle oluşan her tür elektrik olayı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gülcülük — is., ğü Gül üretme veya alıp satma işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • imal — is., li, Ar. iˁmāl 1) Ham maddeyi işleyip mal üretme 2) Yapım Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller imal etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»