-
1 würfeln
zar atmak -
2 dice
zar, oyun zarlari,(yemek) kusbasi dogramak, küp seklinde kesmek; (for, with ile) zar atmak, zarlarla oynamak -
3 würfeln
-
4 ტყორცნა
f.atmak, fırlatmak, (hayvan) yavrulamak, (zar) atmaki.atış, fırlatış -
5 würfeln
-
6 dice
n. zar oyunu, zarlar————————v. zar atmak; küp küp kesmek* * *1. zarla oyun oyna (v.) 2. oyun zarları (n.)* * *plural; see dice -
7 Würfel
-
8 dé
-
9 попытать
-
10 play dice
v. zar atmak -
11 play dice
v. zar atmak -
12 knobeln
knobeln v/i <h> (um için) zar atmak;(an için) kafa patlatmak -
13 knobeln
-
14 die
n. zar, zar oyunu, barbut————————v. ölmek, gebermek; canı çıkmak, sıkıntıdan ölmek; göçmek; sona ermek; solmak; sıkılmak; tatmak* * *1. öl (v.) 2. balyoz (n.)* * *I present participle - dying; verb1) (to lose life; to stop living and become dead: Those flowers are dying; She died of old age.) ölmek2) (to fade; to disappear: The daylight was dying fast.) yok olmak, sona ermek3) (to have a strong desire (for something or to do something): I'm dying for a drink; I'm dying to see her.) ölmek, can atmak•- diehard- die away
- die down
- die hard
- die off
- die out II noun(a stamp or punch for making raised designs on money, paper etc.) damgaIII see dice -
15 pip
interj. bip————————n. işaret (kağıt, zar), ufak çekirdek, tomurcuk (tek), bip sesi (radyo, telefon vb.), rütbe yıldızı, radar ekranındaki görüntü, dilaltı hastalığı (tavuk), sıkıntı, dert————————v. yenmek, yaralamak (kurşun), vurmak (mermi), oybirliği ile atmak, karşı oy vermek, ölmek* * *meyva çekirdeği* * *I [pip] noun(a seed of a fruit: an orange/apple pip.) çekirdekII [pip] noun(a short sharp sound on radio, a telephone etc, used eg to show the exact time: He put his watch right by the pips.) sinyal
См. также в других словарях:
zar atmak — 1) zarı hızla yuvarlamak 2) mec. kader ile oynamak, geleceği için plan uygulamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zar — 1. is., esk., Ar. izār dan Kadınların örtündükleri çarşaf, car (II) 2. is. 1) İnce perde veya örtü 2) anat. İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar veya organ bölümleri, çeper 3) bit. b. Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gele — is. Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar Gele atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük