-
1 yukarı çekmek
v. drive up, hike, hike up, hoist, pull up -
2 yukarı çekmek
дещаен -
3 yukarı çekmek
to heave -
4 şiş vs.yi batırıp yukarı çekmek
têhildan -
5 kendini yukarı çekmek
зыкъыдэщэен -
6 подтягивать
1) çekmek, çekip getirmekподтяну́ть ло́дку к бе́регу — kayığı çekip kıyıya yanaştırmak
2) ( войска) yığmak; çekmek, sürmek3) sıkmak; sıkıştırmakподтя́гивать по́яс — kemerini sıkmak
подтя́гивать га́йку — somunu sıkıştırmak
подтяну́ть брю́ки — (eliyle) pantolonunu yukarı çekmek
5) перен., разг. ( делать дисциплинированнее) (daha) disiplinli kılmak6) ( подпевать) birinin okuduğu şarkıya katılmak -
7 hoist
n. kaldırma, çekme, yük asansörü, vinç————————v. yukarı çekmek, çekmek (bayrak), kaldırmak, çalmak, aşırmak* * *1. yükseğe kaldır (v.) 2. yükseğe kaldırma (n.)* * *[hoist] 1. verb1) (to lift (something heavy): he hoisted the sack on to his back; He hoisted the child up on to his shoulders.) kaldırmak2) (to raise or lift by means of some apparatus, a rope etc: The cargo was hoisted on to the ship: They hoisted the flag.) çekmek2. noun1) (an apparatus for lifting usually heavy objects: a luggage hoist.) vinç, palanga2) (a lift or push up: Give me a hoist over this wall, will you!) kaldırma; çekme -
8 pull up
kaldırmak, yukarı çekmek, çekmek (bandıra), durdurmak, yanaştırmak, durmak, sağa çekmek, durumunu düzeltmek, yetişmek* * *1. tırmanışa geç 2. durdur* * *((of a driver or vehicle) to stop: He pulled up at the traffic lights.) durmak -
9 hochziehen
hoch|ziehenirr vt -
10 hoist
yükseltmek, kaldirmak, yukari çekmek,yükseltme, yukari kaldirma; agir yük asansörü -
11 aufziehen
-
12 подтягиваться
-
13 hike
n. yürüyüş, gezinti, uzun yürüyüş, yükselme, yukarıya çıkma————————v. yürümek, dolaşmak, gezmek, gezinti yapmak, yürüyüşe çıkmak, yukarı çekmek* * *1. kırlarda yürüyüşe çık (v.) 2. yürüyüş (n.)* * *1. noun(a long walk, usually in the country: twenty-mile hike.) uzun kır yürüyüşü2. verb(to go on a hike or hikes: He has hiked all over Britain.) kırda uzun yürüyüşe çıkmak- hiker -
14 hike up
v. yukarı çekmek, yükseltmek* * *yürüyüş yap -
15 drive up
v. yükseltmek, yukarı çekmek, arabayla gitmek -
16 drive up
v. yükseltmek, yukarı çekmek, arabayla gitmek -
17 heraufziehen
-
18 aufziehen
açmakgırgır geçmekkaldırmaktakılmakyetiştirmekyukarı çekmek -
19 heraufziehen
kaldırmakyukarı çekmek -
20 heave
kaldirmak, yukari çekmek; firlatmak, kaldirip atmak; inip kalkmak, sisip inmek; (gemi) seyretmek, belli bir rotada gitmek,kaldirma; yatay atim
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ığrıp çekmek — balık yakalamak için atılmış ığrıbı yukarı çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
izbiro — is., den., İt. sbirro Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı — is. 1) Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı 2) Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri 3) sf. Bir yere göre daha alçak yerde bulunan Aşağı katı, sakin ve daha sıcak olduğu için seçtik. A. Gündüz 4) sf. Bayağı, adi 5) sf., mec. Niteliği düşük,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaldırmak — i 1) Bulunduğu yerden almak Örtüyü masanın üzerinden kaldır. 2) Yukarı doğru hareket ettirmek Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. S. F. Abasıyanık 3) Yükseltmek Duvarı bir metre daha kaldırmalı. 4) nsz Ürün toplamak, taşımak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çizme — 1. is. Koncu diz kapaklarına kadar çıkan bir çeşit ayakkabı Bedevi kadınları altı iri çivili bir tür yarım çizme giyiyorlar. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çizmeden yukarı çıkmak çizmeleri çekmek 2. is. Çizmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük