Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

yol+kapamak

  • 1 barrer

    Dictionnaire Français-Turc > barrer

  • 2 засыпать

    uyumak,
    uykuya dalmak; kapamak,
    doldurmak; örtmek
    * * *
    I засып`ать
    несов.; сов. - зас`ыпать
    1) (яму и т. п.) kapamak; doldurmak

    доро́гу засы́пало сне́гом — yol karla örtüldü / kar altında kaldı

    ему́ засы́пало глаза́ песко́м — gözlerine kum doldu

    3) разг. salmak

    засыпать рис в бульо́н — pirinci et suyuna salmak

    4) перен. boğmak; yağdırmak

    засыпать кого-л. комплиме́нтами — iltifata boğmak

    засыпать кого-л. вопро́сами — birine sual yağdırmak; birini sual yağmuruna tutmak

    II засып`ать
    несов.; сов. - засну́ть
    uyumak; uykuya dalmak; içi geçmek

    Русско-турецкий словарь > засыпать

  • 3 cover

    n. örtü; kapak, kap, kaplık, paket; zarf, kılıf; kuver; av yeri; sığınak, bahane
    ————————
    v. kapamak, örtmek, kaplamak, kapatmak, üzerini kapatmak, korumak; yetmek; içermek; kapsamak
    * * *
    1. kapsa (v.) 2. örtü (n.)
    * * *
    1. verb
    1) (to put or spread something on, over or in front of: They covered (up) the body with a sheet; My shoes are covered in paint.) örtmek, kaplamak
    2) (to be enough to pay for: Will 10 dollars cover your expenses?) yetmek, karşılamak
    3) (to travel: We covered forty miles in one day.) katetmek, yol almak
    4) (to stretch over a length of time etc: His diary covered three years.) kapsamak, içine almak
    5) (to protect: Are we covered by your car insurance?) sigorta etmek
    6) (to report on: I'm covering the race for the local newspaper.) haber toplamak, röportaj yapmak
    7) (to point a gun at: I had him covered.) nişan almak, silâh çekmek
    2. noun
    1) (something which covers, especially a cloth over a table, bed etc: a table-cover; a bed-cover; They replaced the cover on the manhole.) örtü
    2) (something that gives protection or shelter: The soldiers took cover from the enemy gunfire; insurance cover.) siper, sığınak
    3) (something that hides: He escaped under cover of darkness.) örtü, perde
    - covering
    - cover-girl
    - cover story
    - cover-up

    English-Turkish dictionary > cover

См. также в других словарях:

  • Грамматика турецкого языка — Турецкий язык относится к агглютинативным (или «приклеивающим») языкам и, тем самым, существенно отличается от индоевропейских. Содержание 1 Морфология 1.1 Гармония гласных 1.2 Число …   Википедия

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • anahtar — is., Rum. 1) Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı 2) Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu 3) Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol 4) Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • at — is. 1) Atgillerden, binme, yük çekme, taşıma vb. hizmetlerde kullanılan, tek tırnaklı hayvan 2) Satrançta, her yönde siyahtan beyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak L biçiminde hareket eden taş Birleşik Sözler at arabası atbalığı atbaşı at… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapı — is. 1) Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı 2) Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. S. F. Abasıyanık 3) Tavla oyununda iki pul üst üste… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tıkamak — e, nsz 1) Bir şeyin ağzını, deliğini, içine konulan veya dışarıdan uygulanan bir nesneyle kapamak Camına vurdular, açtı, Ahmet kızın ağzına bir mendil tıkadı. S. F. Abasıyanık 2) i Yol, su, geçit vb. şeyleri bir engelle işlemez, akmaz, geçilmez… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»