-
1 yemiş
1. (a) dried fruit. 2. nut. 3. (a) fresh fruit. 4. prov. fig. - vermek to bear fruit. -
2 iğne
"1. needle, sewing needle. 2. pin, straight pin; safety pin. 3. brooch, pin. 4. pointer, needle (of a gauge). 5. style, gnomon (of a sundial). 6. stinger, sting (of an insect). 7. bot. style. 8. fishhook. 9. needle (of a coniferous tree). 10. needle, hypodermic needle. 11. syringe, hypodermic syringe. 12. shot, injection. 13. pricking sensation, prick, pricking. 14. biting remark. - atsan yere düşmez. colloq. The place is packed./It´s bursting at the seams. - deliği/gözü the eye of a needle. - deliğinden Hindistan´ı seyretmek to be able to draw important conclusions from a small event. - ile kuyu kazmak 1. to try to do a hard job with pitifully inadequate means. 2. to do a job that demands a lot of time and patience. - ile vermek /ı/ to give (a medicine) hypodermically. - ipliğe dönmek to become very thin, turn to skin and bones. -ye iplik geçirmek to thread a needle. -den ipliğe kadar including even the smallest items. - iplik kalmak to become very thin, turn to skin and bones. - işi needlework. (Önce) -yi kendine batır, (sonra) çuvaldızı ele/başkasına. proverb Prick yourself with a needle before you stick a darning needle into others. - topuzu/topu head of a pin, pinhead. - üstünde oturmak to be on pins and needles, be on tenterhooks. - yapmak/vurmak /a/ to give (someone) a shot, give (someone) a hypodermic injection. - yastığı pincushion. - yemek to be given a shot, be given a hypodermic injection. - yutmuş maymuna dönmek/- yemiş ite dönmek to turn to skin and bones."
См. также в других словарях:
vermek — i, e, ir 1) Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. Ö. Seyfettin 2) Bırakmak veya bağışlamak Hırsımdan bazılarına bedava verdim, alın götürün,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEFEKKÜH — Yemiş toplayıp vermek. Meyvedar olmak. Meyvelenmek. * Pişman olmak. * Pek hoşlanıp hayrette kalmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
koca — 1. is. Bir kadının evlenmiş olduğu erkek, eş, zevç Koca işinden çıktıktan sonra, borç boğazı aştı. R. N. Güntekin Birleşik Sözler kara koca karı koca Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller koca bulmak kocaya gitmek kocaya kaçmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meyve — is., bit. b., Far. mīve 1) Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş 2) mec. Ürün, sonuç, kâr Mektebimizin şapirografla basılan haftalık Fidan ında, en güzel… … Çağatay Osmanlı Sözlük
semere — is., esk., Ar. ṣemere 1) Yemiş, meyve, ürün 2) mec. İstenilen sonuç, verim Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller semeresini vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemişlenmek — yemi;lenmek, yemiş, meyve vermek, meyvelenmek. I I, 269; II I, 114, 197 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini