Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

yazık+etmek

  • 1 dirîğ etmek esirgemek.

    farsça دريغا ne yazık ki, vah vah, eyvahlar olsun.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > dirîğ etmek esirgemek.

  • 2 shame

    n. utanç, utanma, utanılacak şey, ayıp, yüz karası, leke, yazık
    ————————
    v. utandırmak, mahçup etmek, ayıp etmek, yazık etmek, namusunu kirletmek, tecâvüz etmek
    * * *
    1. utandır (v.) 2. utanma (n.)
    * * *
    [ʃeim] 1. noun
    1) ((often with at) an unpleasant feeling caused by awareness of guilt, fault, foolishness or failure: I was full of shame at my rudeness; He felt no shame at his behaviour.) utanç, mahcubiyet
    2) (dishonour or disgrace: The news that he had accepted bribes brought shame on his whole family.) utanç, şerefsizlik
    3) ((with a) a cause of disgrace or a matter for blame: It's a shame to treat a child so cruelly.) ayıp, yazık
    4) ((with a) a pity: What a shame that he didn't get the job!) yazık, ayıp
    2. verb
    1) ((often with into) to force or persuade to do something by making ashamed: He was shamed into paying his share.) utandırmak, mahcup etmek
    2) (to cause to have a feeling of shame: His cowardice shamed his parents.) yerin dibine geçirmek, rezil etmek
    - shamefully
    - shamefulness
    - shameless
    - shamelessly
    - shamelessness
    - shamefaced
    - put to shame
    - to my, his shame

    English-Turkish dictionary > shame

  • 3 hebâ

    arapça هبا boş. hebâ etmek yitirmek, yazık etmek, elden kaçırmak. hebâ olmak yitmek, yazık olmak, yok olmak. hebâya gitmek boşa gitmek, yazık olmak.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > hebâ

  • 4 heder

    arapça هدر yazık olma, boşa gitme. heder etmek yazık etmek, yitirmek, boşa harcamak. heder olmak yazık olmak, yitmek, kaybolmak.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > heder

  • 5 pity

    n. merhamet, acıma, acınacak şey, yazık
    ————————
    v. acımak, merhamet etmek
    * * *
    merhamet
    * * *
    ['piti] 1. noun
    1) (a feeling of sorrow for the troubles and sufferings of others: He felt a great pity for her.) acıma, merhamet
    2) (a cause of sorrow or regret: What a pity (that) she can't come.) yazık
    2. verb
    (to feel pity for (someone): She pitied him; She is to be pitied.) acımak, merhamet etmek
    - piteously
    - piteousness
    - pitiable
    - pitiably
    - pitiful
    - pitifully
    - pitifulness
    - pitiless
    - pitilessly
    - pitilessness
    - pityingly
    - have pity on
    - take pity on

    English-Turkish dictionary > pity

  • 6 تأسف

    I
    تَأَسَّفَ
    1. yazıklanmak
    Anlamı: esef etmek, teessüf etmek
    2. yerinmek
    II
    تَأَسُّف
    1. teessüf
    Anlamı: acınma, yerinme
    2. esef
    Anlamı: acınma, yerinme
    3. yazık
    Anlamı: kınama

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > تأسف

См. также в других словарях:

  • yazık etmek (veya olmak) — bir şey veya kimseye zarar vermek (verilmek) Kumaşa yazık etti. Çocuğa yazık ettiniz. Masrafa yazık oldu. Adama yazık oldu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hebâ — (A.) [ ﺎﺒه ] boş. ♦ hebâ etmek yitirmek, yazık etmek, elden kaçırmak. ♦ hebâ olmak yitmek, yazık olmak, yok olmak. ♦ hebâya gitmek boşa gitmek, yazık olmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • heder — (A.) [ رﺪه ] yazık olma, boşa gitme. ♦ heder etmek yazık etmek, yitirmek, boşa harcamak. ♦ heder olmak yazık olmak, yitmek, kaybolmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • günah — is., Far. gunāh 1) Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir. H. Taner 2) Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık Bu adama bu kadar eziyet etmek günahtır. 3) Sorumluluk,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dönüştürmek — i, e 1) Dönüşmesini sağlamak, tahvil etmek İnsan soyu ne yazık ki sükûneti kavgaya, anlaşmayı tartışmaya dönüştürmekte bütün öbür yaratıklardan önde geliyor. H. Taner 2) mat. Bir şekli, belli bir kurala göre, başka bir şekle çevirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zevk — is., Ar. ẕevḳ 1) Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık. Y. K. Beyatlı 2) Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • DİRİĞ — f. Men etmek, korumak, esirgemek. * Eyvâh, yazık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»