-
1 yazı
أبجديةألفباءحظخطقدرقسمةكتابةمقالة -
2 yazı
-
3 düz yazı
نثر [نَثْر]Anlamı: şiir olmayan yazı, nesir, mensur -
4 düz yazı
نثر -
5 anlatım
1. إبداء [إِبْداء]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek2. إبراز [إِبْراز]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek3. إظهار [إِظْهار]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek4. إيضاح [إِيضاح]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek5. بيان [بَيَان]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek6. تبيان [تِبْيَان]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek7. تبيين [تبيين]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek8. تجلية [تَجْلِيَة]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek9. تفسرة [تَفْسِرَة]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek10. تفسير [تَفْسِير]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek11. توضيح [تَوْضِيح]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek12. شرح [شَرْح]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek -
6 mesaj
1. خطاب [خِطَاب]Anlamı: yazı veya sözle gönderilen bilgi2. خطبة [خُطْبَة]Anlamı: yazı veya sözle gönderilen bilgi3. رسالة [رِسَالَة]Anlamı: yazı veya sözle gönderilen bilgi4. رسيل [رَسِيل]Anlamı: yazı veya sözle gönderilen bilgi5. كتاب [كِتَاب]Anlamı: yazı veya sözle gönderilen bilgi6. كلمة [كَلِمَة]Anlamı: yazı veya sözle gönderilen bilgi -
7 hikâye
1. حكاية [حِكَايَة]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü2. رواية [رِوَايَة]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü3. قص [قَصّ]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü4. قصص [قصص]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü5. قصة [قِصَّة]Anlamı: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düz yazı türü, öykü -
8 levha
1. رسم [رَسْم]Anlamı: bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha2. شكل [شَكْل]Anlamı: bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha3. صورة [صُورَة]Anlamı: bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha4. لوحة [لَوْحَة]Anlamı: bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha -
9 muhtıra
1. إنذار [إِنْذار]Anlamı: herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı2. تحذير [تَحْذِير]Anlamı: herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı3. تنبيه [تَنْبِيه]Anlamı: herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı4. توعية [تَوْعِيَة]Anlamı: herhangi bir şeyi hatırlatma, uyarma amacıyla yazılan yazı -
10 özetlemek
1. أجمل [أَجْمَلَ]2. جمل [جَمَلَ]3. لخص [لَخَّصَ]4. وجز [وَجَزَ] -
11 belge
1. محرر [مُحَرَّر]Anlamı: bir gerçeğe tanıklık eden yazı, resim vb2. مستند [مُسْتَنَد]Anlamı: bir gerçeğe tanıklık eden yazı, resim vb3. ورقة [وَرَقَة]Anlamı: bir gerçeğe tanıklık eden yazı, resim vb -
12 gazeteci
1. صحافي [صِحَافِيّ]2. صحفي [صَحَفِيّ]3. صحفي [صُحُفِيّ] -
13 tabelâ
1. لافتة [لَافِتَة]Anlamı: üzerinde yazı vb.açıklamalar bulunan levha2. لوحة [لَوْحَة]Anlamı: üzerinde yazı vb.açıklamalar bulunan levha3. يافطة [يافِطَة]Anlamı: üzerinde yazı vb.açıklamalar bulunan levha -
14 betim
1. صور [صَوَّرَ]Anlamı: bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak,.tasvir etmek2. وصف [وَصَفَ]Anlamı: bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak,.tasvir etmek -
15 betimlemek
1. صور [صَوَّرَ]Anlamı: bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak,.tasvir etmek2. وصف [وَصَفَ]Anlamı: bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak,.tasvir etmek -
16 çerçeve
1. برواز [بِرْواز]Anlamı: resim, yazı gibi şeylerin etrafına geçirilen kenarlık2. حوق [حُوق]Anlamı: resim, yazı gibi şeylerin etrafına geçirilen kenarlık -
17 hat
1. خط [خَطّ]Anlamı: yazmak işi, yazı2. كتابة [كِتَابَة]Anlamı: yazmak işi, yazı -
18 klişe
1. روسم [رَوْسَم]Anlamı: baskıda kullanılan, yazı çıkarılmış metal levha2. كليشيه [كلِيشِيه]Anlamı: baskıda kullanılan, yazı çıkarılmış metal levha -
19 lâyiha
1. كشف [كَشْف]2. لائحة [لائِحَة] -
20 mürekkep
1. حبر [حِبْر]2. مداد [مِدَاد]
См. также в других словарях:
yazı — 1. is., hlk. Düz yer, ova, kır Birleşik Sözler yazı yaban 2. is. 1) Düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi, yazma işi Türklerde yazının kullanılması eskidir. 2) Alfabe Türk yazısı. Arap yazısı. Nota yazısı 3) Harfleri yazma biçimi İnci gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazı — 1. is. 1. Yazmaq üçün tətbiq edilən qrafik işarələr sistemi; əlifba. Ərəb yazısı. Slavyan yazısı. Qot yazısı. Çin yazısı. Yazı ləvazimatı – yazmaq üçün lazım olan şeylər: qələm, mürəkkəb, kağız və s. Yazı masası (stolu) – yazı işləri üçün xüsusi… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
yazı — I (Ağdam, Cəbrayıl, Füzuli, Qazax, Laçın, Oğuz, Ordubad, Şahbuz, Tərtər, Zəngilan) çöl, səhra, düzənlik. – Quvatdıya <Qubadlıya> gedəndə yazı getdix’cə qutarmır (Laçın); – Yazıdan çayacan yağış məni döydü (Zəngilan); – Qavaxlar susuz… … Azərbaycan dilinin dialektoloji lüğəti
Yazi Tura - Kopf oder Zahl — Filmdaten Deutscher Titel: Yazı Tura – Kopf oder Zahl Originaltitel: Yazı Tura Produktionsland: Türkei Erscheinungsjahr: 2004 Länge: 110 Minuten Originalsprache: Türkisch … Deutsch Wikipedia
Yazı Tura - Kopf oder Zahl — Filmdaten Deutscher Titel: Yazı Tura – Kopf oder Zahl Originaltitel: Yazı Tura Produktionsland: Türkei Erscheinungsjahr: 2004 Länge: 110 Minuten Originalsprache: Türkisch … Deutsch Wikipedia
Yazı Tura – Kopf oder Zahl — Filmdaten Deutscher Titel: Yazı Tura – Kopf oder Zahl Originaltitel: Yazı Tura Produktionsland: Türkei Erscheinungsjahr: 2004 Länge: 110 Minuten Originalsprache: Türkisch … Deutsch Wikipedia
Yazı Tura — Filmdaten Deutscher Titel Yazı Tura – Kopf oder Zahl Originaltitel Yazı Tura … Deutsch Wikipedia
yazı-pozu — is. 1. Yazı işləri. Bunun da səbəbi odur ki, mən əhli savadam, yazı pozu mənim gözümə ziyan eləyibdir. C. M.. 2. Yazıb oxumaq bacarığı; savad. <Məhəmmədağa:> Oğlunuz burada oxuyub yazıpozu biləcəkdir. N. N.. <Şamama Cadu:> İndi heç az … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
yazı emekçisi — is. Hayatını yazı yazarak kazanan kimse Kendilerini yazı emekçisi olarak görenler çok küçük bir azınlık oluştururlar; sanatçılık kaygısı hep ağır basar. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazı kadrosu — is. Gazete, dergi vb. bir yayında sürekli yazı yazanların tümü Bu gazetenin yazı kadrosu geniştir … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazı masası — is. 1) Üzerinde yazı yazılan, genellikle çekmeceli masa Götürür, yazı masamın, geceleri de yatağımın baş ucuna koyardım. H. Taner 2) Alt dolapsız, bir veya iki alt dolaplı, genellikle oturarak ve elle yapılan büro işlerinde kullanılan mobilya … Çağatay Osmanlı Sözlük